Kur'an'ın çizdiği aile modeli

44 8 9
                                    


Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

Allah Teâlânın, Selâmı ve Rahmeti ve Bereketi Mümin kulları üzerine olsun.

Biz geldik gençler.

Tekrardan buluşturan Rabbimize Hamd olsun

Nasılsınız?

Neler yapıyorsun?

Sınava girecekler var mı?

Aramızda varsa da sanırım buralarda cirit atmazlar değil mi 😅

Bu arada sınava girecek kardeşlerim hakkınızda hayrlısı ne ise o olsun. ÂMÎN.

Eveeet sizlere müsmükemmel bir başlık ve bölümle geldik 😃

Kur'ân-ın Çizdiği Aile Modeli nedir, ne değildir öğrenelim 😊

Aile ve din insanlığın tarihi kadar kadîm iki kurumdur ve bu iki müessese birbiriyle sıkı münasebet hâlindedir. Din, ailenin oluşmadan önceki aşamalarında, kuruluşunda, işleyişinde ve sonlanmasında önemli ilkeler ve ayrıntılı hükümler getirmiştir. Bütün dinlerde aile ile ilgili hükümler vardır.

Bir başka açıdan bakıldığında dinî değerlerin korunmasında ailenin rolü ne kadar büyükse ailenin korunmasında da dinin tesiri o kadar önemlidir. Dolayısıyla bu iki kurum bekâsı için belli ölçüde birbirine muhtaçtır. Son din İslâm ve onun öğretilerinin yön verdiği Müslüman aile için de bu esas geçerlidir.

Acaba İslâm'ın iki ana kaynağı Kur'ân ve Sünnet aile için nasıl bir model öngörmektedir? Öncelikle aile nikâh akdiyle kurulur. Nikâh, insan neslinin varlık sebebi olan ailevî münasebetin tek meşru yoludur.

Kâinattaki canlıların varlık ve neslinin devamı erkek ve dişinin birleşmesine bağlanmıştır. Sadece insanlarla alâkalı değil hayvan ve bitkiler ile ilgili genel kural da budur.

Meselâ rüzgârların fonksiyonlarından birisi erkek ve dişiyi buluşturarak bitkileri aşılamak ve sebze-meyve oluşumunu sağlamaktır. Bu sebeple canlı varlıklar çift yaratılmış, Hz. Nûh'a (aleyhisselam) tufandan önce gemisine her cins hayvandan birer çift alması emredilmiştir. "Bütün çiftleri o yaratmıştır" âyeti varlıkların hayata çıkmaları ve nesillerinin devamlılığının bu yolla sağlandığına ve bunun da bir lütuf olduğuna işaret etmektedir.

Bu sebeple erkek-dişi, kadın-erkek birisi diğerinin varlık sebebi olacak ölçüde birbirlerine mahkûmdurlar. Kadın-erkek arasındaki mutlak üstünlüğü ya da üstünlük tartışmalarını mânâsız kılan da budur.

Neslin devamı için kadın ve erkek birbirine ilgi duyacak şekilde yaratılmıştır. Esasen bu, fıtrat kanunudur. Çünkü zıt kutuplar birbirini çeker. Varlık da bundan doğar. Karı-koca için kullanılan zevc kelimesinde de bu incelik gözükmektedir. Zîrâ zevc aynı cinsten fakat zıt özellikteki, karşıt kutuplu varlıklar (erkek-dişi) için kullanılır.

Karı-koca arasındaki uyum, ahenk ve ünsiyeti sağlayan, varlığı doğuran, sürekliliği sağlayan da budur. Arzular, tatmin edildiklerinde son bulsa da, bahse konu özellikleriyle eş olmak her ân birbirlerine olan arzuyu tazelediğinden eşler arasında sürekli bağlılık sağlanmaktadır.

Karşıt cinsleri birbirlerine cazibe merkezi hâline getiren şehvet dürtüsüdür ve bu arzu insanın en zayıf yönünü teşkil eder.

Bunun için Kur'ân-ı Kerîm zina yapmayın yerine zinaya yaklaşmayın ifadesiyle zinaya götürebilecek ortamlardan uzak durulmasını talep eder. Zîrâ o girdabın içinden çıkmak kolay bir iş değildir.

Bundan dolayıdır ki hadîste zina daveti alan ve Allah'tan korktuğunu beyan edip bu talebi reddeden mü'min hesap gününde Yüce Yaratıcı'nın özel misafiri olarak ağırlanacak yedi sınıf içinde sayılmıştır.

SORARLARSA NE DİYECEKSİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin