İslam'da Temel Kaynaklar

23 3 31
                                    


Selamün aleyküm kardeşler 😍 yine biz kaldık hakkınızı helal edin. Rahatsız etmiyoruzdur inşaAllah 🙃

Neler yaparsınız ? Neler edersiniz ? Bir söyleyiveren bakalım 🤭

Bayramımız nasıl geçiyor 🤗

Bugün kısa bir bölümle geldik 😁 konu bulamıyoruz yazacak ne yapalım. Sizde söylemiyorsunuz, şu da olabilir diye 😐 bakın darılırız size ona göre.

Şaka şaka 🙃 insan hiç kardeşine küsebilir mi hiç. Sizi Allah için çok seviyoruz biz ❣️

Hadi bölüme geçelim 🤗

Dinimiz, daima doğru olmak, haktan ayrılmamak, adalet gibi dünya ve ahiret saadeti için uyulması gerekenleri emreder. Her türlü kötülüğü de yasaklar.

Dinimizdeki bütün emir ve yasaklar, başta Mukaddes Kitabımız olmak üzere Sünnet-i Seniyye, icma, içtihat gibi kaynaklara dayanır. Bu kaynaklardan çıkarılan hükümler bütününü ifade eden fıkıh da, bazı temel kavramlar üzerinde şekillenir.

Dinimizin Yüce Allah’ın emirlerini bildiren temel kaynakları esas itibarıyla dört kısma ayrılır. Bunlar Kur’an-ı Kerim, Sünnet, İcma ve Kıyas’dır.

Bunları bilen varsa bir el kaldırsın 🤭 ✋

Şimdide bunları açıklayalım. 

Kur’an-ı Kerimimiz ❣️

Kur’an-ı Kerim Allahu Tealâ’nın kelâmıdır. Rabbimiz bu mukaddes kitabı rasulü Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.’e, insanlar ve cinler alemini küfr ve zulmetten aydınlığa çıkarması için indirmiştir.

Kur’an-ı Kerim, İslâm hükümlerinin ilk kaynağıdır. Müçtehit alimler bir meselenin hükmünü öğrenmede ilk önce Kur’an’a müracaat eder, eğer burada bulunursa ona göre hükmeder.

Mesela: Kumar oynamanın, içki içmenin, putlara tapmanın, fal bakmanın haram oluşunu Rabbimiz Kur’an’da bildirir: “Ey İnsanlar! Şarap, kumar, dikili taşlar, şans okları çekmek şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 90) Bunun gibi, alış veriş ve ribanın (faizin) hükmünü de Kur’an’dan öğreniriz. “Allah, alış verişi helal, ribayı (faizi) haram kılmıştır.” (Bakara, 275)

Kur’an-ı Kerim İslâm fıkhının ilk kaynağıdır, fakat bütün meseleleri teker teker zikredip hükümlerini açıklamamıştır. İslâm inanç esaslarının üzerinde tafsilatlı bir şekilde durmuş, ibadet ve insanlar arası ilişkilere dair hükümleri ise genel prensipleriyle açıklamıştır. Kur’an’da müslümanlar için ana hatlar çizilmiş, tafsilat Rasulullah s.a.v.’in Sünnet’ine bırakılmıştır.

Mesela: Kur’an’da namaz kılınması emredilmiş, fakat hangi şekilde, kaç rekât olarak kılınacağı açıklanmamıştır. Zekat emredilmiş, ne kadar ve hangi maldan verileceği ise açıklanmamıştır. Bunlar gibi daha birçok misal, Hz. Peygamber s.a.v.’in Sünnet’iyle açıklanmıştır.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerim Sünnet-i Rasulullah ile sıkı sıkıya irtibatlıdır. Sünnet-i Seniyye, Kur’an-ı Kerim’in mücmel (genel) kısımlarını tafsilatlı olarak açıklar.

Sünnet-i Seniyye 💕

Sünnet, Peygamber s.a.v. Efendimiz’den nakledilen söz, fiil ve bir durum karşısındaki tavrı (takrir) demektir. Üçe ayrılır:

Sözlü (kavlî) Sünnet: Peygamberimiz’in muhtelif vesilelerle söylemiş olduğu sözlerdir. Bu sözlere “hadis” denir. Efendimiz s.a.v.’in sözlerinden dinî hükümleri açıklama mahiyetinde olanlar, dinimizin anakaynağıdır.

Fiilî Sünnet: Peygamber s.a.v.’in yaptığı hareket ve işlerdir. Mesala: Namazın rekâtlarını ve rükûnlarını eda etmesi, bir şahit ve davacının yeminini kabul edip hüküm vermesi gibi işler fiilî sünnetlerindendir.

Takrirî Sünnet: Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in yapılan bir işe, söylenen bir söze karşı sükut etmesi, yani itiraz ve ret etmeyişi takrirî sünneti meydana getirir. Takrir bir şeyi kabul etmek anlamındadır.

İcma 💞

Kelime olarak bir meselede görüşbirliği manasına gelir. Fıkıhta ise Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in vefatından sonra müçtehit alimlerin dinî bir hüküm üzerinde görüş birliği etmeleridir.

İcmada üç şartın buluması gerekir:

1- Müçtehit olmayanların görüş ve ittifakları dinî bir delil sayılmaz. Zira müçtehitler bir konuda ittifak ettikleri zaman onunla amel etmek vaciptir.

2- Dinî bir meseledeki hüküm, müçtehitlerin ilk görüş birliği sağladığı anda aranır ve ondan sonra fikir değiştirmekle icma bozulmaz.

3- Dinî yönü olmayan konulardaki ittifaklar icma sayılmaz.

İcma müracaat bakımından Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’den sonra gelir. Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’te bulunamayan dinî bir mesele hakkında alimler icmaya müracaat eder.

Kıyas 💗

Kıyas, bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak manasına gelir. Fıkıhta hakkında hüküm olmayan bir şeyi, hakkında hüküm olan benzeri bir şeyle karşılaştırmaktır. Karşılaştırılan iki şeyin de illeti, yani sebebi aynıdır. Bir misal olarak: Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şarabı haram kılmıştır.

Bunun haramlığının sebebi, aklı gidermesi ve sarhoşluk vermesidir. Bu sebeple müçtehit alimler, sarhoşluk veren madde ne olursa olsun, hangi isim verilirse verilsin, şaraba kıyas ederek haram olduğuna hükmetmişlerdir.

Fıkıh ilmi bir ana prensip olarak Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve İcma’da bulunamayan dini bir mesele hakkında kıyası kaynak kabul eder. Yani müracaat bakımından dördüncü derecede yer alır. İcma ve kıyas, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’e tabidir.

Hatta bunlara ek olarak yanlış değilsek kaza namazı da kıyas yoluyla bizlere sunulmuştur. 🙃

Kardeşler İnşaAllah bu bölüm sizlere faydalı olmuştur. ☺️

Eğer aklınıza takılan bir soru varsa bu satıra alabiliriz..👉

Allah'a emanet olun 🤗👋

SORARLARSA NE DİYECEKSİN ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin