Pinhan'ın Bakış AçısındanSabah uyandığımda, Bulut'la sarmaş dolaş olduğumu fark ettim. O hala uyuyordu.
Onu izledim biraz. Çünkü çok özlemiştim. Onu izlerken aklıma Doruk gelmişti. Onu bayıltmıştım. Fakat ne ara gitti evden? Bulut görmemişti çünkü. Benden önce uyanmış olmalı.
Telefonuma baktım ve saatin erken olduğunu gördüm. Doruk yazıyordu... Tamam da ben onu kaydetmedim ki... İlginç.
Bulut'un yanından yavaşça kalktım ve odadan çıktım. Telefonu açtım.
"Günaydın Pinhan!" deyince, dişlerimi sıktım.
"Sen hala ne istiyorsun aptal!"
"Kim olduğumu öğrenmekten vazgeçtin gibi." deyip, gülmeye başladı.
"Evet, vazgeçtim!" dedim, sinirle.
"Tüh! Ben de tam önemli bir şey söyleyecektim. Neyse." deyince, sessizce sövdüm.
"Söyle!"
"Neredeyim biliyor musun?"
"Neredesin?!"
"Şey çatı katı olan bir evdeyim. Güzel bir evmiş. İzmir'de harika bir ev! Biliyor musun orayı?" deyince, ağzım açık kalmıştı.
"Ya sen deli misin? Hemen çık oradan!" dedim, sesimi yükselterek. Kendimi kontrol edememiştim.
"Elimde de yeni aldığım bir çakmak var. Baya beğenerek almıştım. Yanlışlıkla açıp da bir yerleri yakmak istemem."
"Ne istiyorsun?"
"Bulut'la beraber gelmeyeceksin." deyince, tekrar dişlerimi sıktım.
"Bunu yapamam."
"Sen bilirsin." deyip, güldü. Ben de korkuyla nefes alıp verdim.
"Tamam tamam! Gelmeyecek benimle."
"Hah şöyle, tatlı kız ol. Sevmeye başladım seni." deyince, telefonu hemen kapattım.
Lanet olsun! Keşke o kimliği hiç düşürmeseydim. Başıma ne belalar açar bu kalleş... Ne yapacağım ben? Onun yüzünden kafayı yiyeceğim.
"Pinhan'ım?" deyince, olduğum yerde zıpladım. Bulut bana yarı kapalı gözleriyle bakıyordu.
"Korkuttum mu güzelim?" deyince, aniden sarıldım ona. Yapabileceğim tek şey bu. Sadece sarılmak... O da aynı şekilde bana sarıldı.
"Ne oldu güzelim, anlat bana." deyince, yüzüne gülümseyerek baktım.
"Bir şey olmadı. Kahvaltı hazırlayacaktım bir an dalmışım."
"Anladım bir tanem."deyip,saçımdan öptü. Tekrar yüzüne baktığımda, gözlerim dolmuştu.
" Bir şey var. "dedi, yüzümü tutarak.
"Yok, çok özledim ondan." dedim, ağlamamak için içimden dua ederek.
"Peki, öyle olsun. Hadi o zaman hazırlanalım. İzmir'e gidiyoruz." deyip, kocaman gülümsedi. Dayanamayıp, ağlamaya başladım.
"Pinhan! Neler oluyor?" deyip, elimi tuttu. Beraber tekrar yatağa oturduk. Ağlamam kesilene kadar ikimiz de konuşmadık. En son biraz toparlamayı başardım.
"Bulut..." dedim, iç çekerek.
"Seni dinliyorum." dedi, elimi sıkıca tutarak.
"Ben İzmir'e seninle gidemem."
"Nedenmiş o?"
"Çünkü babam elbet öğrenir..."
"Bu konuyu dün konuşmuştuk. Ben her şeyi hallettim." deyince, gözlerine iyice baktım.
"İçimde kötü hisler var. İçimdekiler olmasa, sana gelme demezdim."
"Birden mi oldu bu hisler?" deyince, kafamı salladım.
"Tamam öyle olsun. O halde ben de arkadaşlarımla araştırma yaparım sen gelene kadar. Kaç gün kalacaksın?"
"En fazla iki."
"Tamam, geç kalma hadi. Bir duşa gir, sonra da hazırlan." deyince, gülümseyerek kalktım yanından.
Banyoya girdiğimde, ağlamaya başladım. Sesimin gitmemesi için, suyu sonuna kadar açtım. O kadar berbat hissediyordum ki. Doruk hakkında bir şeyler yapmalıyım. Herhangi bir şey. Gitmesini sağlayacak bir şeyler...
☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️
Banyodan çıktığımda, Bulut’un valizimi hazırladığını gördüm. Ona gülümseyerek yaklaştım ve yanağına bir öpücük kondurdum.
"Haydi, üstünü giyin." deyince, dolabıma ilerledim ve rahat bir şeyler çıkardım. Hemen giyindim ve ona tekrar baktım.
"Hazırım." dediğimde, yanıma yaklaştı ve saçlarımı topladı. Neden diye sormak istemedim. Bana dokunmasını seviyorum.
Beraber evden çıktık ve arabaya bindik. Bugün şarkı açmayacaktık. Havalimanına doğru yol alıyorduk. Onu yine deli gibi özleyecektim. Ama şartlar bana başka bir yol göstermiyor.
"Bulut, arabayı sessiz sakin bir yerde durdur!" dedim, aniden. O ise daldığı yola bakmaktan vazgeçip, bana baktı.
"Neden?"
"Lütfen." dedim, gözlerine bakarak. O ise bir şey demeden sürmeye devam etti.
Bir süre sonra çok sessiz bir yerde durdu. İyice kontrol ettim olduğumuz yeri.
"Ne oluyor?" dedi, bana korkuyla bakarak. Eğilip, camını tamamen kapattım. Kendiminkini de kapattım.
"Pinhan?!" dedi, kaşlarını çatarak. Üstümdeki tişörtü çıkardım ve arka koltuğa fırlattım.
"Pinhan ne yapıyorsun?" deyince, pantolunumun düğmesini açtım ve zorla çıkardım.
"Bir şey yapmıyorum." dedim ve kucağına çıkıp, dudağına yapıştım.
"Pinhan..." dedi, sessizce. Onu dinlemeden, öpmeye devam ettim. O da bir süre sonra karşılık verdi. Yüzümü sımsıkı tuttu ve dudağımı emmeye başladı. Nefesim kesilince, öpmeyi bıraktım ve yüzüne doğru nefesimi verdim. Ellerini, kalçamda birleştirdim ve üstünde sürtünmeye başladım. Böyle yaptığımda, benim de bir elim, Bulut’un elinin üstündeydi. Diğeri ise ensesindeydi. Dudaklarını göğsümün üstünde gezdirmeye başladı. O anda bütün vücudumun yandığını hissettim. Beni geriye doğru yatırdı ve dilini göbeğime kadar gezdirdi.
"Arkaya geç." deyince, hemen arkaya geçtim. O da üstüme geldi ve tişörtünü çıkardı. Sonra da pantolonunun düğmesini açtı. O anda dövmelerini öptüm tek tek. Hepsini ezberlemişim.
Bacaklarımı araladığında, hissettiğim dört saniyelik acıyla inledim. Sonra tamamen gözlerimi kapattım ve kollarımı boynuna doladım. Ona ait hissetmeyi seviyorum. Sanki hapsolduğum zincirden kurtuluyormuşum gibi.
Üstlerimizi giyindiğimizde, Bulut sigara yakmıştı bile. Tişörtümü düzenlerken, onu izliyordum. Elindeki sigarayı aniden aldım ve içmeye başladım.
"Çok hızlısın!" deyip, güldü.
"Öyleyimdir." dedim, aynı şekilde gülerek.
"Aniden üstüme çıkma sebebin neydi?" deyince, ağzımdaki tüm dumanı yüzüne üfledim.
"Gitmeden yapmak istedim."
"Diyorsun?"
"Diyorum." dedim, gülümseyerek.
Sigaramın sonuna geldiğimde, dışarıya fırlattım. Bulut’a baktığımda, beni izliyordu.
"Kendini çok özletme olur mu? Her an mesaj at, ara." deyince, gülümsedim.
"Merak etme."
☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Koruyucu Kız 2-Karanlık
RomanceBulutların üstüne geldiğimde,hiç düşmeyeceğimi sanan bir yağmurdum. Gelinliğimi giyindiğimde,her şeyin daha mükemmel olacağına inanmıştım. Sahi ,insan hep inanınca mı kaybeder? "Sen çok asi ve bir o kadar da güçlü bir kadınsın." "Sen içindeki cehen...