☁️19.Bölüm

728 56 59
                                    

Bu bölüm o kadar önemli ki, benim için. Yazarken, gözlerimin dolduğu ve okurken hala aynı etkide olduğum bir bölüm... Hasta olsam da, en kötü halimin  bir iyi halini dileyerek bu bölümü bugün yazdım. Bu arada şiddetle, James Blunt'dan Goodbye My Lover parçası ile okumanızı öneririm. Çünkü bu şarkı, tamamen bu bölüme ait. Aşağıdaki kişiye ait... O kişiyi anlatan tek şarkıdır. Ve bölüm sonunda lütfen, sizler için hazırladığım Türkçe çeviriyi okuyun. Bu parçanın ne kadar da ona ait olduğunu anlayın... İyi okumalar dilerim, sizleri seviyorum.


        ~ Uraz'ın Bakış Açısından ~

Yine ben geldim başımın en güzel belası... Saçlarını, gözlerini, yüz hatlarını, her şeyine özlem duyuyorum.
Hamileymiş benim küçük kızım... Çok özledim seni. Beni hiç merak etti mi, bilmiyorum. Ama görünce ne yapacak, ben merak ediyorum. Korkutmak istemiyorum onu. Sadece Bulut'u gebertip, gideceğim. O sırada ya Pinhan benimle gelecek ya da beraber öleceğiz. Kararım net ve basit. Bulut Bey, hazırlıksız yakalanacak galiba. Ne üzüldüm, ne üzüldüm ona... Yıllardır, sevdiğim kadını o aldı. Şimdi de ondan hamile... Gözümden sakındım onu, hiç incitmedim. Hep uzaktan izledim. Saçının telini sakladım yıllarca. Bana bu iğrençliği yaşatan hayat, az sonra da biraz o piçe yaşatsın.

Pinhan,televizyonu kapatırken bende yavaşça arkasına yaklaştım. Fark etmiyordu, dalgın olduğu belli... Silahımı çıkarmam lazım. Yoksa bir şekilde zorluk çıkaracak.
Pinhan, arkasını dönünce gözleri kocaman açılmış bir şekilde bana baktı. Öyle korkmuştu ki, aniden sarılmak istedim öylece. Tam bağıracakken, ağzını kapattım hızlıca. Silahı beline temas ettirdim hafifçe.

"Sana asla zarar vermem... Sadece sessizlik istiyorum."

Dediklerim karşısında çırpınmadı bile. Biraz şaşırmıştım. Eskiden olsa, bir şey yapardı mutlaka.

"Şimdi elini ve ayağını bağlamam lazım, tamam mı?" dedim, kulağına eğilerek. O ise hiçbir şey söylemedi. Elime damlayan gözyaşları ile ona baktım.

"Ağlıyorsun."dedim, ona bakarak. İçimdeki cızlama ile dudağımı ısırdım. Onu hala korumaya muhtaç bir çocuk gibi görüyorum. Ağlamasına kıyamam ben. Bir şey de söylemiyordu.

"Korkuttum seni, ondan mı?" dedim, tekrar. Koltuğa oturdu ve ellerini uzattı bana. Neler oluyor ona? Birbirimize daldık öylece... Ben özlemimi gidermeye çalışıyordum, o adeta şaşkınlığını yenmiş ve sanki eskilere göz atıyor gibi bakıyordu  bana.

"Bağlamayacak mısın?" dedi, burnunu çekerek. Dizlerimin üzerine çöktüm ve ona baktım.
Anlamaya çalışıyordum onu... Çünkü onu, en çok ben tanırım. Ne olduğunu, ne hissettiğini hemen anlarım. Gözlerine daldım.

"Seni üzdü." dedim, gözlerine bakarak. Sadece hayır der gibi kafasını salladı.

"Kendini kandırıyorsun." dedim, elini tutarak.

Ağlıyordu... Ama ilk defa bu kadar sessiz ve çok. Ben nasıl dayanayım şimdi? Benim küçük kızıma nasıl acı çektireyim? Bulut'a ne aşık öyle... Bunu kabullenmek çok zor. Ama görüyorum. Gözlerindeki sevgiyi, aşkı görüyorum. Benim onu sevdiğim gibi seviyor. Çaresizlik sırası yine bende.

"Seviyorum."dedi,hıçkırarak.

" Biliyorum. "dedim, elini sıkıca tutarak.

" Her şey çok değişti, korkuyorum. "dedi, gözlerime bakarak.

Hala öyle güzel bakıyor ki... Dünya yansa, umrumda olmaz. Sadece kuru bir sevgi değil bu. Benimki, dünyadan çok öte... Ben ona bakarken, çocukluğumu, gençliğimi, hayallerimi görüyorum. Benim her şeyim, başkasının her şeyi...

Sert Koruyucu Kız 2-KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin