☁️36.Bölüm

521 54 24
                                    

Sabah beraber kahvaltı hazırlamıştık. Bulut, üç bardak çay içince yanmıştı. Onun bu hallerine ayrı aşığım.

"Aşkım, ben bugün markete gideyim. Evde fazla malzeme kalmadı. Bir şey ister misin benden?"

"Çikolata alırsan çok mutlu olurum." dedim, gülümseyerek. O da yanıma gelip, yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Alırım hayatıma. Yarın iş başıyım artık. Doktorluk hayatım başlıyor tamamen. Aksatmadan devam ettireceğim bu sefer." deyince, yüzüne dokundum.

"Evet, her konuda başarılı olursun umarım."

"Umarım güzelim." dedi, gülümseyerek.

Beraber kahvaltı masasını topladık. Ben ikimize kahve yaptım, Bulut da masayı iyice sildi.

Koltukta oturdum ve Bulut'u bekledim. Kısa sürede gelince, kahvemi yudumlamaya başladım.

"Oh be! Özlemişim bu manzarayı."

"Ben de..." dedim, gülümseyerek.

"Nasıl hissediyorsun?" deyince, kahvemi kenara koydum.

"Gayet iyiyim."

"Sevindim." dedi, gülümseyerek.

Sessizlik olunca, aklım eskilere gitmişti. Onca yıkık olay arasında ayakta kalmak... Hala yaşıyor olmak, gülebilmek. Ne tuhaf... İnsanlar gerçekten çok tuhaf.

"Güzelim,ben markete gideyim. Sonra da eve gelince, onları yerleştiririm. Bu günki yemekler benden olsun." deyince, kafamı salladım.

"Sen de gelmek istersen gelebilirsin."

"Teşekkürler ama hiç halim yok." dedim, göbeğimi tutarak.

"Benim meleğim..." dedi, ilk alnımı sonra da göbeğimi öperek.

Bulut, yavaşça kalkıp hazırlanmaya başladı. Bende o sırada mutfağa gittim. Birkaç şeyle uğraştım. Bulut, beni çağırınca yanına gittim.

"Çikolatadan başka bir şey ister misin güzelim?"

"Hayır..." dedim, elini tutarak. O da elimi öptü ve iyice nefes aldı.

"Görüşürüz meleğim." dedi ve yavaşça yürüdü. Arkasından el salladım ve gülümsedim. Kapıyı kapatınca, odaya bir göz attım. Her yer düzenliydi. Biraz uzansam belki iyi gelir. Kafamı dinlemiş olurum.

Rahatça koltuğa uzandım ve gözlerimi kapattım.
Rahatlığımı bozan zil sesi ile irkildim. Bulut bir şey unutmuş olmalı. Hemen kalktım ve kapıyı açtım.

Bir sürelik şokla dağıldım.

"İçeriye giremeyeceğim sanırım." dedi, elindeki ince sigara ile Bulut'un babası. Bir şey diyemedim ve kenara geçtim. O da ağır ağır içeriye girdi.

Tekli koltuğa oturup, bacak bacak üstüne attı. Ben ise hala ayaktaydım.

"Geç otur, Pinhan." deyince, karşısındaki koltuğa oturdum. Aklıma tek tek Tolga'nın söyledikleri geliyordu. Babamın, Bulut'un ailesine yaptığı haksızlık... Karşımda duran, Bulut'un babasıydı. Çok şaşkınım ve utanç duyuyorum.

"Köpüklü kahveni içerim. Bol kahveli olsun." deyince, hızla kalktım ve kafamı salladım. Cidden konuşamıyordum.

Kafamı hissetmiyorum resmen. Bulut gelip, bu manzarayı görünce ne olacak? Çok fena...

Sert Koruyucu Kız 2-KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin