Bu bölüm, ve diğer gelecek olan bölümler okuyacağınız üzere en özel bölümlerdir. Bol bol yorum yapmayı unutmayın, sonuçta özel bölümlerle siz de özel olup, düşüncelerinizi paylaşmayı esirgemeyin. Bu bölümü bitene kadar kesinlikle BARBER - Adagio For Strings ile okuyunuz. Aşırı özeldir, bilginize! Bittikçe, tekrar başa sarın. İyi okumalar dilerim.
Pinhan'ın Bakış Açısından1 Ay Sonra
İstanbul'a dönüyorum. Ama Bulut'u görmek için değil. Aylardır mezarına gitmediğim çocuklarım için gidiyorum. Bunun bana ne kadar kötü geleceğini biliyorum. Ama umrumda değil. Ne hissedersem hissedeyim, hakkım.
Mezarda, o toprakta uyumak istiyorum. O toprağı elime alıp, koklamak istiyorum.
Bulut'un sevdiği ormandalar... Bana oraya gömdüğünü söylemişti. Hiç kızmamıştım. Daha da güvende olacaklarına inandım. Gerçekten de uzak ve çok karışık bir orman. Daha önce hiç gitmedim ama yerini biliyorum.
Bulut her sorduğunda, gitmek istemediğimi söylemiştim. Ama ilk defa gideceğim. Bu sefer hiçbir korkum yok. Korkun yoksa, kalbin bir yerlerde saklanmış demektir.
Tuğçe beni asla yalnız bırakmadı ama bu sefer ben yalnız kalmak istedim. Bu yüzden benimle gelemedi. Ona döneceğimi söyledim.
Uçakta, başımı cama koydum ve gözlerimi kapattım. Havasını içime çekmekten korktuğum şehire gelmek üzereydim...
☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️
Kabusum olan yerdeyim.
Neden insan hep korktuğu yerde olur? Korktuğu yer daha mı güçlüdür yoksa insan mı onun yanına kaçmak ister? Belki de normal olan yer, onun sırdaşıdır.
Karanlık da olsa dost, dosttur.
En azından sana ne yapacağını biliyorsun, tanıyorsun. Şaşırmıyorsun.
Uzun süreli bir taksi yolculuğundan sonra hep görmek istemediğim yere gelmiştim.
O orman...
Ne kadar da ıssız. Ağaçlar bile üzgün.
Ayaklarım taşlı ve bol topraklı zemine hafifçe basıyordu. Havanın bol sisi, gözüme doluyordu.
Rüzgar kuzeyden geliyor...
Daha ormanın içindeki yapraklara basmadan korkmaya başladım. Halbuki korkumun yok olduğunu sanıyordum. Yine yanılmışım.
Boğazımdaki kuruluk, gırtlağımı yakıyor. Yutkunmakta zorluk çekiyorum.
İlk yaprağa bastığım an, rüzgar inadına yüzüme sertçe vurdu. Ellerimi ceketimin cebine koydum ve yürümeye devam ettim.
Cebimde bir sürü sakızlı şeker vardı. Bir tan, bir tane atacağım buralara... Şeker gibi kalsın buralar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Koruyucu Kız 2-Karanlık
RomanceBulutların üstüne geldiğimde,hiç düşmeyeceğimi sanan bir yağmurdum. Gelinliğimi giyindiğimde,her şeyin daha mükemmel olacağına inanmıştım. Sahi ,insan hep inanınca mı kaybeder? "Sen çok asi ve bir o kadar da güçlü bir kadınsın." "Sen içindeki cehen...