Paçavra

6.3K 253 28
                                    

Duruyorum...
Sanırım bazen durmak gerekiyor. Etrafa baktığımda gördüğüm tek şey hareket ve yanılsamalar. Bu denli bir deliliğin fazlası benim için hüsran olacak. Nitelikli bir hüsranlık için ise güzel bir gece sayılır. Çünkü gece yazarı olmak ayrıca bir hüsran içeriyor temelinde. Ama şu an duruyorum...

Acı perisi sokağımda uçuşuyor. Benden kaçmamı istediklerinde yükseklerden aşağı bırakıyorum ruhumu. Ne canım var ne pahası, ne yaram kaldı ne sızısı. Sadece sus. Yalın bir sessizlik bırak bana. Tüm tabuları yıkmak için yaşıyorum bu hayatta. Vücudumda bir yangından kalma is kokusu, etrafımda kor alevler...

Bir hışımla uyandım gecenin ayazında. Zaman, sabahın gri tonlarında. Kafamda kurduğum bütün senaryoları oynatıyorum göz ucuyla. Tek bir kelime bile edemeden bakıyorum olanlara. Neden? Tek başınalık bir perişanlık mı sizin gözünüzde? Güçlü olmaktan ziyade güçlü görünmek sizler için marifet. Anlamsızlıklar içinde tereddüt ediyorum. Yolun neresinden dönmeliyim bu karışıklıkta? Çıkış yolları aradıkça düğümleniyor, boğazım gibi ümitler. İlmek ilmek ediliyor defalarca, sessizce...

Sert bir rüzgar esiyor ruhumun derinliklerine. Sabahın koyu aydınlığına bakıyorum. Tanrının ayak işlerini yapmaktan çok sıkıldım. Yalpalayarak gidiyorsun caddeler boyu hatalarınla. Geriye dönecek bir evin kalmamış. Geriye dönebilecek birisi kalmamış. Sen artık ölü bir insansın. Bu da ölü bir insanın anılarını yaşatan paçavralar.  Yarısı hayal kırıklığı, yarısı umutsuzluk dolu. Mavilikler kandırıyor ruhunu oysa sen kapalı bir kutusun. Ruhunun eli kolu bağlı ama uçmak istiyorsun. Ne ahmaklık ama değil mi? Gerçeklerle yüzleş bir akşamüstü. Bulunmak istemediğin bir yerde acı çekmeye çalışmak istiyor bedenin. Bir alışkanlık gibi. Derin nefes al, ver.

Bir şiir okuyorum içimden ojeli tırnaklara. Mentollü bir sigara gibi ferahlık var dudaklarında. Üfledikçe kısılan gözlerinde geçmişini görüyorum. Acının senfonisini oynatıyor parmaklarıyla. Duruyorum, izliyorum. Siyah güller biriktirmiş, elleriyle yolmuş dikenlerini hayatın. Sahtelesmiş bir ifadeyle bahsetti bana tanrıdan. Dudaklarından akan tebessümüyle yıkıntıları araladı. Sadece tebessümüyle... Nice çığlıklar anlattı bana insanoğlu bakışlarıyla. Sustum çaresizce. Avuçlarımla kavramak istedim sessizliği. Çünkü biliyorum, görüyorum, hissediyorum. En kötüsü atamadıkları çığlıkları duyuyorum. Yokuş aşağıya gidiyor her şey. Her olanaksızlığa sesleniyorum şiddetle. Benden gözlerini kaçıran insanların bakışlarına taşınıyorum giderek. Vazifeler üstleniyor dilin kemiği. Anlatıyorum gecelerce. Belki de gökkuşağında salıncak yapmak istiyorum tüm ölülere... Sebepsizce.

Delilik EşiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin