İstifa

88 38 16
                                    

Bugün içimde çok uzun zamandır yapamadığım ve bunun ezikliği, burukluğu içerisinde kaldığım bir prangadan kurtuluşumun ilk günü... Belki de çok genç yaşımda bazı şeylerin farkına varabilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Yani verdiğim kararın neticesinde bir zaman kaybı yaşayabilirim ve bununla beraber öğrenme sürecimi geliştirebilirim. Aslında her şey ucu açık bir şekilde beni bekliyor. Bugün düzen haline gelmiş saçma sömürüye istifayı bastığım gündür...

Evet herkesin bir yaşam gayesi ve arayışları olabilir. Bazen insanlar içlerinde yaşadığı dünyanın saçma yanları ve diretilmiş olgularına karşı savunmasız haldedir. Bir yandan bu düzeni istemiyorken, diğer yandan bunu engelleyecek bir işlem yapmıyorlar veya yapamıyorlar diyebilirim. Bir eşikten sonra kendini keşfetme isteği ve bana diretilenden ziyade ben ne yapmak istiyorum düşüncesi insanı sarıp sarmalıyor. Şahsen beni sarıp sarmalayarak içine aldığını söyleyebilirim. Çünkü bir süredir sadece bunu düşünür, ne yapmalıyım diye kendimi keşfetme eğiliminde bulunuyordum. Üzüldüğüm nokta ise insanların şu konu komşu ne der, elalem ne der tafralarıdır. İnsan, başkaları birkaç dakika farklı düşünceler ve cümleler kullanacağı için neden kendini olmadık bir insan sıfatına büründürsün? Bunlar hayalcilik değil bunlar kalıplar ve insan zorunluluk kölesi haline gelmiş durumda. Ben artık mutsuz yüzler içerisinde, mutsuz bir insan olarak, mutsuz bir yaşam sürmek istemiyorum. Evet tam olarak bu cümlelerle durumu açıklayabiliyorum. Para denilen kağıt parçası veya o ne der, bu ne der algısı için yaşamıyorum. Bunlar bizleri sınırlandırmak, köle yapmak, kan emicilere yem olmak ve toplumda sınırlı bir yer edinebilmek için size yansıtılan şeyler. İnanın her şey bakış açısı ve bakış açınızı değiştirip, kendinizin ne yapmak istediğinizi sorduğunuzda bu durumdan kurtulmaya bir adım daha yaklaşıyorsunuz...

Kendimi bağımlı hissetmiyorum, bağımsızlık benim özgürlüğüm. Kendimden başka bir şeye ihtiyaç duymuyorum, yalnızlığım en büyük huzurum. Size sorumluluk diye dayatılan bu dayatmacı düzenin kirli oyunlarını görebildiğiniz an gerçeklere yakınlaşıyorsunuz. Neyin sorumluluğu gerçekten? Bazılarınız bu ne diyor yahu falan diyebilir. Hiç şaşırmıyorum çünkü bütün hayatı boyunca ona gösterilen pencereden dünyaya bakmış. Her şey onun için bir kağıt parçası veya bu tür şeyler. Ben de hayatın toz pembe olmadığını görecek kadar, belki de yaşımın üstünde şey yaşadım. Neden böyle dediğime gelirsek gerek okul, iş veya sosyal hayatımda çevremde bulunan yaşıtlarımın dünyaya, olaylara ve kişilere bakışıyla kendimin bakışlarını çok farklı buldum. Bunu biraz daha kurcaladığım zaman farklılığın insanın yaşantısıyla ilgili olduğunu gördüm. Tabii ki herkesin gördüğü ve yaşadığı problemler var ve burada en büyük problemler benim gibi bir çığırtkanlık yapmıyorum. Sadece bir tespitimden bahsediyorum. Doğruluğu ve yanlışlığı umurumda değil ama ben böyle düşünüyorum. Gel gelelim bu toz pembe olmayan yaşantınız da mutsuzluk sendromları ve öfke problemleri yaşayan insanları çok yakınımda tespitledim. Sadece o sorumluluk dediğiniz kavramı o insana dayattığınız için geldiği farklılık evresini gördüm. Kişiliğinizi ve insanlığınızı kaybettiğiniz zaman elinizde sadece bunları kaybederken kazanım olarak gördüğünüz kağıt parçacıkları kalacak. Mutluluk nedir peki? İnsan kalabilme evresi size ne ifade ediyor?

Yıllarca okul okudum ve okuyup, öğrenmenin keyfini seviyorum. Şu mesleki kimliğim ise öğretmenlik. Çok severek yaptığım zamanlar oldu gerçekten ve bütün öğretmenlere de saygı duyuyorum. Bundan farklı olarak kitapları sevdiğim için yayınevi ve kitabevi deneyimlerim oldu. Fark ettiğim şey gerçekten ben ne yapmak istiyorum sorusuydu. Gerçekten ne yapmalıyım ve tamamen insan yanımı nasıl koruyabilirim? Bunları anlatmamın sebebi çalıştığım yerler vs değil. Elbette ufak tefek şeyler olabilir ama burada benim isteğim büyük resmi görmenizi istemem. Uzun bir yol gidiyorsun, saçma insanlarla birlikte oluyorsun, sinir, stres, kaba bir yaşantı ve zamanını tüketmek. Hem de döndüğünde yıkılmış bir şekilde yatağa gömülmek. Neden? İşte bu soruya gözlemlerimle cevap vereceğim. İnsanlar genelde bir ismin altında bulunmayı bir çatı gibi görüyor ve onun altında saklanmak istiyor. Büyük bir markanın bilmem nesiyim. Ya da para için hayatından, evliyse eşinden, çocuğu varsa çocuklarından çalarak yavaş yavaş eriyerek emeklilik beklemek. Ölüme yakın bir zamanda bir miktar para alabilmek için bütün gençliğini heba ediyorsun. Göremediğin şehirler, ülkeler, insanlar... Okuyamadığın kitaplar, dinleyemediğin müzikler, keşfedilmemiş milyonlarca şey, düşünülmemiş onca fikir, yazılmamış nice şiir... Bütün gününüzü bir yerde modern köle olarak geçirip ertesi gün aynı şekilde devam etmek. Ne kadar direnebileceksiniz? Neyin doğru olduğunu ne zaman keşfedeceksiniz? Gerçekten bu popülerlik sizin için bu kadar önemli mi lütfen düşünün. Kafanızı dinlemek ve kendinizi, hayata dair gayelerinizi keşfetmek için bir yolculuğa çıktınız mı hiç? Sessiz bir yerde durup düşünmek için vakit ayırdığınız oldu mu hiç? Haklısınız öyle bir eylemi gerçekleştirmek için para gerekiyor ama siz gidip o parayla son model bir telefon alırsınız veya aldınız bile. Tercihler, dayatmalar ve sanki doğru denen şeyin doğru olması için başkaları tarafından kabul görme işlemi. Ne kadar aptalca bir şey bu. Bu sizin aklınızla alay etmek. Hayatımız kötü bir evreye girip bizi yoldan çıkarttığı zamanlar, doğru karar verebilmek sadece bizi ilgilendiren bir durumdur. Neticeleri sadece bizi etkiler. Cesurlar için bahaneler yoktur sadece prangalar vardır. İnandığın yolda çok şey kazanabilirsin ama kaybedersen bile bu uğurda bir şeyler kaybedersin. Sen sadece korkuyorsun. Basaramama duygusu empoze edilmiş sana ve sanki sana gösterilen hayattan başkası yok zannediyorsun. Dediğim gibi her şey düşüncede ve bakış açısında bitiyor...

Şimdi ne mi olacak? Ben kendimi bu yaşantıdan kurtarmak için bir karar verdim. Ve yapacaklarım sadece bana ait olacak. Gerçekten yaşadığımı hissetmek istiyorum. Kendim için yaşadığımı...

Delilik EşiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin