Farklı Dünyanın İnsanı

6K 200 23
                                    

Size tanıdığım bir çocuktan bahsetmek isterim...  Bir zamanlar bulunduğu yerlerden belirli aralıklarla ayrılmış, düzensizlikler içerisinde kendine bir düzen kurmaya çabalamış ve aynı oranda başarısız olmuş biri. Adı veya kimliğinden daha değer verilmesi gereken yönüyse fikirleri, algılayışları, kararlılığı ve bir şeyleri değiştirme arzusudur...

Küçüklüğünden beri ipe sapa gelmez hayaller kuran ve bu hayalleri bir gün gerçekleştireceğini düşünen ütopik bir karakter bu şahıs. Onunla tanışmanız gerektiğini düşünüyorum. Bu fiziki anlamda bir tanışma değil asla. Bir insanın fikri dokusuna ulaşmaktan bahsediyorum. Günümüz dünyasının karmaşıklığı arasında sıkışmış, yeri geldiğinde hayalleri kırılmış ve şanssızlıkları paçalardan akan bir insanoğlu bu...

Yazık ki insan nedir bilmiyordu ve içindeki iyilik dokusunu herkese yansıtmaktan çekinmiyordu. Yaşayışı gereği kimse gibi art niyetli olamıyor ve iyilik adına çıkar işlerine girişmiyordu. Modern bir saflık vardı üstünde ama bu saflığı, ruhi bir saflık olarak bedeninde taşıyordu. Zamanla çemberindeki dünyaya ayak uyduramamaya ve varoluşsal düşüncelere kapılmaya başladı. Kötü giden ilişkileri, çıkar dünyasının ekmeğini yemiş arkadaşlıkları ve bitmek bilmez nedensiz sorunlarla boğuşuyordu. Sessiz ve sakince dönüp duran dünyanın içinde olanları izlemeye başlamıştı. Her şeyi görüyor, algılıyor ve kafasında çözümlüyordu. Mükemmel biri olduğunu veya zeki olduğunu söylemese bile kendisinin nasıl bir insan olduğunun farkındaydı ve bu asıl tehlikeydi. Çünkü insan kendisinin ne olduğunu bildiği zaman soyutlaşır. Yeri gelir belli kurallardan, belli insanlardan veya çevresinden, kendisinden soyutlaşır. Bu kaçınılmaz bir gerçeklik. Çünkü belli bir seviyenin üstü her zaman tehlikelidir ve bunu nasıl idare etmesi gerektiğini bilmek gerekir...

Ne kadar çok uğraşırsa uğraşsın hayatındaki en basit olayların bile en zor yoldan olduğunu gözlemledi. Bu gözlem sonucunda geçmişe dönük bütün hayatı boyunca sanki yaşam değil, eziyet çekmiş olduğu izlenimine kapıldı. Çevresindeki dünyayı sevmiyor, insanlardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyordu. Bu nasıl mümkün olabilir ki? Bunun mümkünlüğü olmasa bile bunu yapıyormuş izlenimi hoşuna gidiyor ve aynı şekilde devam ediyordu. Önce etrafındaki insanlardan, arkadaşlarından kurtuldu. Niteliksiz ve çıkarcı ilişkilerinden. Ama unuttuğu ve hesaba katmadığı bir şey vardı. Kafasının içindeki insandan nasıl kurtulacaktı? Geceler boyu düşünen, ince düşünen, sürekli düşünen, düşünen düşünen...

Bu kadar düşünce belki de kendisine zarar veriyordu. Her şeyi yerli yerine koyamıyor ve sıkılgan bir tavra bürünüyordu. Ama bu çocuğun en sevdiğim özellikleri farklılığı ve gözlemleriydi. Her şeyi en ufak ayrıntısına kadar gözlemler, farklı insanlara ve görüşlere saygı duyup farklılıklarını özümserdi. Belki de hiç bir bağlantısı ve ortak noktası bulunmayan insanlarla aynı ortamda bulunur, onları bir gözlemci edasıyla gözlerdi. Hayattaki eğri ve doğruyu anlamaya çalışır, yanlışları ve yanlışlıkları nelerin oluşturduğunu anlamaya çalışırdı. Dinlerdi ve çok konuşmazdı. Konuşunca, sanki bir ışık gibi karşısındaki insanın ruhunu aydınlatır, onu düşünmeye zorlardı. Bir insan ne kadar alçakgönüllü olabilirse o kadar alçakgönüllü, bir insan ne kadar saygılı olabilirse o kadar saygılı, şefkatli ve duyarlıydı...

Biliyorum ki bu büyük duyarlılık ve bilinç onu mutsuz eden temel faktörlerdi. Bu iğrenç dünyada benim oluşturabildiğim karakter böyle bir insan olurdu ancak. Gerçekten soruyorum... Böyle bir insana bu dünyada mutluluk kalır mı?

Delilik EşiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin