Siyahlar İçinde

3.1K 235 37
                                    

Gökyüzünde uğulduyorum... Beynimin içinde dolaşan seslerle yaşıyorum. Durdurmak için defalarca mücadele ettiğim bir yenilgi bu. Belki de yenilgilerde bulunan tatsız kırıklığın ruhuma kattığı sızıları seviyorum. En nihayetinde alışkanlık yapmış bir şeyden kopmak için büyük bir güce sahip olmak gerekiyor. Ben giderek güçsüzleşiyorum...

Uzun bir yola çıkıyorum herkesten habersiz bir şekilde. Görmek istediğim şeye ulaşma arzusuyla ruhumu huzurlu ve mutlu tutabiliyorum. Sonuçlar önemsiz. Bazen neye anlam katmak istediğimiz bizimle ilgilidir. Ben ince ayrıntıları ve istediklerimi başarabilmeyi seviyorum. Yol çok uzun ve hava soğuk. Gidiyorum...

Sevdiğim müzikler süslüyor camın kenarında beni. Renkli gözlü olmanın güzel yanı ithaf edilen renkli şarkılar olabilir. Bir kasım soğuğu var insanların yüzünde ama sanki hepsini bakışlarımla ısıtıyorum. Ne sonuç vereceği belli olmayan bir yolculukta nedensiz bir enerji var yüreğimde. ''İşte olunca böyle oluyor'' demelerimin nedeni, bu denli hayata bağlılığımın olmasından kaynaklıydı sanırım. Bir kargaşa var etrafımda, insanlar koşuşturuyor. Ben yolculuğumun 3. saatindeyim oysa. Sabahın ilk ışıkları gözüme vuruyor yaslandığım penceremde. Biraz aceleci davrandım sanırım diye düşünmeden edemesemde, en sevdiğim şeylerden birisiydi şaşırtıcı hareketler. Hiç bilmediğim bir şehire adım attığımda yeniden doğmuş gibiydim. Öyle ki gülümseyerek ilerliyordum bir tramvay istasyonuna. Bir bilet, bir insan kazandırmadı sadece bana. Duraklar boyu düşünce bıraktı miras olarak...

İndiğim yerde geniş caddeler karşıladı beni. Ben İstanbul'un sıkışıklığından sonra cennete düşmüş gibiydim. Asıl cennetin kapısına dadanmak için bilmediğim sokaklarda adımlarımı hızlandırıyordum. Geçtiğim sokakları, caddeleri ve mekanları unutmama huyumdan dolayı her şeyi aklıma istemsiz kazıyordum. Ve en sonunda bulunmak istediğim rotaya varmış bulunuyorum...

İnsan bir şaşkınlık yaşıyor elbette ve bu şaşkınlığını sıkıca kucaklıyor. Biraz düşünüyor ve anlamlar aramaya başlıyor. Oysa ben bir neden aramıyordum. İstediğim yerde bulunmanın huzurunu yaşıyordum. İnsan yapamadığı şeylerin altında ezilmekten, gitmek istediği yerlere gidememekten dolayı acı çekiyor. Tarifsiz olan ise aslında bunun sonucunda senin ne hissettiğindir. Korkaklık ve çekingenlik yapıp ulaşmak istediğin şeyi ertelemenin sonucu hüsran olduğu zaman ağlamayı seviyoruz. Haykırmak, bağırmak istediğimiz yerlerde susuyoruz. Çünkü biz nitelikli bir delilik yaşıyoruz. Bu tıp dünyasının tanımladığı delilikten ziyade, hiç tanımadığımız ruhumuzun deliliği... 

Hayalini kurduğun, düşündüğün şeyi karşında gördüğün zaman bunun gerçek olup olmadığını anlamaya çalışmak... Bir süre izlemek ve gülümsemek. İnsanın tüm yorgunluğu ve uykusuzluğunu alan sıcak bir gülümseme... Küt saçlı, siyahlar içinde bir kadın konuşuyor karşında ve acılarından bahsediyor sana. Saçının, gözünün önüne düşen tarafını kulağının arkasına doğru götürüyor seni dinlemeye geçince. Bazen insan susmak istiyor. Çünkü tamamlanan her şeyin bir maneviyatı vardır. Sanırım bu tamamlanmış bir hikaye. Bir insan istediği şeye ulaşmış ve onun tadını çıkarıyor sessizce. Bu çok insani ve eşsiz bir duygu. Dinledikçe gönlünü aydınlatmaya başlamış bir varlık var karşısında. Işığında bekliyorsun ve karanlık tarafları göstermeye başlıyor. Yok olmayacak bir emanet bırakıyor ve bütün algılarını yıkacak gerçekliklerle karşılaşıyorsun. Şanslısın! Sen bu hikayede öyle bir şey kazandın ki bu seni hayatın boyunca asla yalnız bırakmayacak bir şey. Bir insan tanımadın sadece... Düşüncelerine dokunan bir değnek ile karşılaştın bu yolculukta... 

Tolstoy'un dediği gibi...

Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar:
Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.

Bu muhteşem bir hikayeydi...

Delilik EşiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin