Naçar

6K 206 33
                                    

İşlemek istemediğim ama işleyeceğim bir günah gibi karşımda dikiliyor. Aynı tonda hayat gibi. Sanki gökyüzü ve ırmaklar vadediyor bütün vücuduma. Bir o kadarda boşluk dolduruyor ruhun her zerresine, şaşırtıcı...

Ne zaman doğru veya yanlış karar seçilecek olsa, sanki yanlışın bir cezbediciliği varmış gibi sürekli yanlışı seçiyoruz. Ama düşününce yanlışı ve doğruyu biz mi belirliyoruz sanki? Belki bir enkazız, belki de gerçekten o huzur ve mutluluk oradaymışta bizi bekliyormuş gibi. Hepsi bir illüzyondan ibaret bunun. Kandırma kendini işte gördüklerin ve düşündüklerin sadece hayalden ibaret. Yapma bunu kendine, neden yapıyorsun ki? Kendine söz verdiğin her şeyi ne çabuk unutuyorsun...

Çölde görünen vahadan bir farkı yok ki tüm olanların. Var ve yok arasında kalmak, seni güzelliğe inandırmak ve sonunda hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmekten ibaret bir vaha. Tüm çöller de sensin bu hikâyede. Ah hayat! İnsanların ağzına bal çalmayı ne de çok seviyorsun. Umutlandırıyor ve umudunu kırmaktan zevk alıyorsun. Dünyanın adi yanından sanki hiç dersini almamış gibi davranmalarda nereden çıktı acaba? O minicik hücrelere söz geçirememekten her şey. Kendi kontrolünü sağlayamayan bir canlıdan öte bir şey değiliz...

Madem öyle yapma bunu, yaklaşma ruhuma. Zihnimdeki insanlıkla oynama artık. Bırakın da bazı şeyler yerli yerinde kalabilsin. Sahteleşmiş bir samimiyet timsali sadece bakışlarınız. Olmaz, uyuşmaz. Daha kaç kere anlatmalıyım, kaç kere sığlıklara kaçmalıyım? Naçar bir ruha sahiplik ediyor bedenim. Buyurun bir akşam konuk olun fikirlerime, hislerime. Ancak kaçıyor ve yalanlar söylüyorsunuz...

Zaman dün gibi demekten ve bu kadar zamanın nasıl geçtiğinden bahsettiğimiz zaman, anlıyoruz her şeyi. O zaman içerisinde zamana bulanıp bulanmadığı ve nerede kaldığımız ortaya çıkıyor. Gönülleri hoş etmek için söylenen sözlerden ziyade, gerçekten içten gelen bir nefreti tercih ederim. Çünkü nefrette olsa bir duyguya dokunmuş olurum. Öbür taraf bir sahtelik abidesi ve dünyamız en iyi sahteciler adına mükemmel bir ortam halinde. Ne yazık demek isterdim ama biliyorum ki hakediyorsunuz. Kendimizi kaptırmayı ve sorgusuz sualsiz bazı şeylere takılıp gitmeye bayılıyoruz. Hiçbir şey eskinin tadını vermeyecek ama heyecanlanıyoruz. Neden? Çünkü niteliksiz bir karakteriz, aptalız ve çaresiziz. İnsanoğlu güçsüz olmaya ve kendini güçsüz, zavallı, sefil bir duruma sokmayı çok sever. Böceğin bile bir haysiyeti vardır ama insanoğlunun bir haysiyeti yoktur. Haklılığımı benim bilmem bana yeterli. Çünkü kendimden başka kimseyi kandırmıyorum...

İyilik karşısında ve iyi insan karşısında ayaklarınızın bağı çözülüyor, yalpalayarak yürüyorsunuz. Düz gidemezsiniz. Fırsatçı ve tüccarsınız. Derin duygu ve düşüncelere karşı zaafınızın olmasının sebebi bu. Sadece vahasın, kayboluyorsun. Çünkü görmek isteyen arzulamadığı zaman yok hükmündesin ama insanların  çöllerinde çiçekler açtırdığını sanıyorsun. İşte o düşüncelerinizde bir kaktüs edasıyla doğuyor, büyüyor ve olgunlaşıyorum...

Düşündüğün her şey yalanmış gibi devam et, kendini kandırmaktan vazgeç. Bir gün geldiğinde yaşanmışlıkları affet.

Delilik EşiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin