16. Bölüm "Ön okuma"

4K 519 29
                                    


Not: Yorumlar her yazarın ilham kaynağıdır. Yeni bölüm yazmak için kamçısıdır. Sizde bizleri mutlu ederseniz sevinirim!"

*****

Erem çıldırmış gibi etrafına dönerken olana inanamıyordu. Kendisi genç kıza ulaşamazken Hüzün istediği an ona ulaşabilmesine rağmen kendisini göstermiyordu. Bir yandan bu durumun iyi olduğunu düşünse de annesine verdiği söz aklından çıkmamıştı. Her zaman Hüzün'ün yanında olacağına dair ona söz vermişti. Şimdi ise genç kıza ulaşamıyordu. Derin bir iç çekerek kanepeye çöktü. Başını ellerinin arasına alırken can acısını silmeye çalışıyordu. Gözlerini her kapattığında anne ve babası ile çıktığı son yolculuk gözünün önüne geliyordu. Annesinin kendisini arabadan atışı gözlerinin önünden gitmiyordu. Gözlerinde ki korkuyu unutmasına imkan yoktu. Yaşadıklarının hepsinin hesabını sormaya yemin eden genç adam sadece Hüzün'ün fazla yara almamasını diliyordu. İntikam alacağı kişiler onun anne ve babasıydı.

"Abicim?" Sude genç adamın arkasından gelerek öne eğik başını ellerinin arasına alıp alnını ovalamaya başladı.

"Yine başın mı ağıyor?"

"Sen dokununca geçti güzelim."

"Neden kızdın bu kadar?" Erem kardeşinin ellerini tutarak alnından ayırdı. Tek elinden çekerek yan tarafına oturmasını sağlarken iki elini de avucunun içine hapsederek derin bir nefes aldı.

"Yakında gideceğim biliyorsun!" Sude duydukları ile yüzünü asarken başını sallamakla yetindi.

"Asma yüzünü, biliyorsun geri dönmek için bazı şeyleri göze almamız gerek. Senin güvenliğin için gitmek zorundayım. Amcam ve Özlem abla ile burada kalmalısın."

"Ama abi..."

"Lütfen Sude, hem yakında Hüzün ablanda gelecektir." Sude başını iki yana sallayarak gözleri dolu dolu abisine baktı.

"Hüzün ablam gelmeyecek..." küçük kız yanağından aşağıya akan yaşı elinin tersi ile silerken hıçkırarak devam etti. "Onu bıraktığımız için sana küsmüş, gelmeyecek." Erem kardeşinin sözleri ile kaskatı kesilirken derin bir nefes aldı. Küçük kızı kucağına çekerek kollarını sıkıca narin bedenine doladı. "O bana küstü, sana değil küçüğüm. Merak etme, seni görmek için gelecek," dediğinde içinden bunun doğru olması için dua ediyordu. Bir süre kardeşini kollarında tutan genç adam ondan bir ses gelmeyince Sude'ye bakmış, küçük kızın kapalı gözlerini görünce de gülümsemişti. Yerinden kucağında kardeşi ile doğrulan Erem sessizce onu kendi odasına götürmüştü. Bir süre kendi yatağında uyuyan kardeşini izledikten sonra telefonuna gelen bildirimle gözleri komodinin üzerinde olan telefonuna kaymıştı. Sıkıntı ile telefonunu eline aldığında ekrana gördüğü 'kaçak' ismi ile dişlerini sıkmıştı.

"İyi geceler!" Erem elinde ki telefonu o kadar çok sıkmıştı ki neredeyse elinde parçalanacaktı. Odasının penceresine doğru ilerleyen genç adam dışarıda etrafta dolanan devriye askerlerini bir süre izledikten sonra kapısının tıklatılması ile hafif başını geriye döndürmüştü.

"Müsait misin?"

"Gel amca..." Orhan yatakta yatan Sude'yi görünce duraksamıştı. Sude abisinin yanında yatıyorsa demek ki yolculuk vakti gelmişti.

"Gidiyor musun?"

"Evet, yarın şirket için geri döneceğim."

"Henüz erken olduğunu biliyorsun, neden bu ısrarın?"

"Daha ne kadar kaçak bir şekilde yaşayacağız amca?"

"Sen kaçak değilsin, benim yanımdasın... Amcanın..."

"Yine de doğduğum yerden çok uzaktayım. Kardeşimin ailemin anılarının olduğu yerde büyümesini istiyorum. Şimdiye kadar askeriyenin araziye girdiğini öğrenmişlerdir. Hata yapmaya başlayacaklar."

"Öyle bile olsa..."

"Amca lütfen, Sude'nin bir süre daha sizinle kalmasını istiyorum. En azından o adamın hakkettiği deliğe girdiğini görene kadar." Orhan onu vazgeçiremeyeceğini anladığında odadan çıkmak için genç adama yön vermişti. İkili salona geçtiklerinde Özlem endişeli bir şekilde onları bekliyordu.

"Ne oldu, söyledin mi?" Erem endişeli kadına bakarken Orhan başını iki yana sallayarak genç kadını cevaplamıştı.

"Henüz söylemedim, birlikte söyleriz."

"Bir sorun mu var amca?" Erem başını çevirdiğinde içeriye hızla giren Özge ile göz göze gelmişti.

"Bir şey mi oldu, neden beni uyandırdınız?" Özlem ve Orhan yan yana gelerek ikilinin karşısına geçmişti. Orhan boğazını temizleyerek Özge'ye bakarken Erem ikilinin birleşen ellerine dikkat kesilmişti. Genç adam gülümserken Özge hala bir cevap bekliyordu.

"Size sordum, ne oldu?"

"Biz size bir haber vermek istedik. Öncelikle çok düşündük ve ikimizde bu kez sizi değil, kendimizi düşündük." Özge yanlış anlayarak gözlerinden aşağıya akan yaşları elinin tersi ile silmişti.

"Ayrılacak mısınız?" genç kızın sözleri ile Orhan hafif gülümseyip ağlayan kızı kollarının arasına çekerek sıkıca sarmıştı. Belki öz çocuğu değildi ama Özge ile ilk kez babalığı tatmıştı.

"Ayrılmayın, söz size daha fazla baskı yapmayacağım." Özlem kızının ağlamasına daha fazla dayanamayarak onu kendi kollarının arasına çekip almıştı.

"Ağlama artık, ayrıldığımız falan yok. Biz Orhan ile yeniden başlamaya karar verdik."

"Ne?"

"Evet, bu kez gerçek bir düğün yapacağız."

"Düğün mü?" Orhan'ın sözleri karşısında Özge ve Özlem aynı anda sesini yükseltmişti.

"Orhan saçmalama, ne düğünü? Şuraya bak boyumuz kadar kızımız var bizim?" Orhan omzunu silkeleyerek iki kadını da kollarının arasına alıp sarmıştı. Özlem heyecandan ne yapacağını şaşırırken Orhan ikisinin de saçına dudaklarını kondurarak gülümsemişti.

"Hayatımın iki önemli kadını, sizce de düğün yapmamız gerekmez mi?" Erem küçük aileye yüzünde hüzünlü bir gülümseme ile bakarken yeniden kararından emin olmuştu. Geri dönecek ve ailesi için adaleti sağlayacaktı. Salonun kapısına doğru ilerlerken Orhan'ın seslenmesi ile duraksamıştı.

"Sen bir şey söylemedin?"

"Bariz olacağı belli olan bir olayın gerçekleşmesine ne diyebilirim ki? İkiniz adına çok sevindim. Umarım çok mutlu olursunuz." Özlem genç adama sarılırken içinin ezildiğini hissetmişti. Onun karşısında bu küçük aile gösterisi canını yakmıştı. Onun yanında düşüncesizce davrandıklarını hissediyordu.

"Özür dilerim." Erem şaşkın bir şekilde geri çekilerek genç kadına bakarken Orhan da gerilmişti.

"Neden özür diliyorsun yenge?"

"Senin yanında düşüncesizce davrandığımız için."

"Benim ve ya Sude'nin yanında rahat edemeyecekseniz size yük olduğumuzu düşünmeye başlayacağım. Siz benim ailemsiniz, siz mutlu olunca biz de oluyoruz."

"Yine de..."

"Bu konuyu kapatalım. Ayrıca hazır bir aradayken söyleyeyim, Özge ile bende şehre gidiyorum. Gözünüz arkada kalmasın."

"Ama..."

"Artık beklemek istemiyorum, şirketin yetkileri çoktan el değiştirdi. Bu hafta her yerde bizi göreceksiniz. Korkmayın." Özlem bir şey söylemesi için Orhan'a bakarken genç adam omzunu silkeleyerek "Çok inatçı kime çekti bilmiyorum," dedi. Özlem onun sözleri karşısında kaşlarını çatarken "Kime çekti acaba," diye sitemle konuşmuştu. 

****

Bölüm için yarın görüşürüz! :) 

Hikayeyi hızlı giriş yapıp bir kaç bölümde final yapmama ne dersiniz?"

İNTİKAM "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin