39. Bölüm "Anne!"

4.2K 511 96
                                    


****

Zeynep Hanım yanında ki kızın kendisine bakıp bakıp gülümsemesi ile meraklanmıştı. Hüzün elleriyle gözlerini kapatıp açmaya başladığında dayanamayan Zeynep Hanım sormuştu.

"Ne yapıyorsun?"

"Gerçek olduğuna inanmaya çalışıyorum. Yanımdasın!" onun bu sözleri kadının gülmesine neden olmuştu. Yıllardır bitki gibi yaşadıktan sonra şimdi bu şekilde konuşmak şükür sebebiydi. Bir de kızını görebilseydi! Kadının yüzü asılınca Hüzün de yüzünü asmıştı.

"Ne oldu, neden astın gül yüzünü?"

"Sude'yi özledim. Beni görünce vereceği tepkiden korkuyorum. Henüz çok küçük!" dediğinde Hüzün anlayışla yengesine bakmıştı.

"Yenge, o artık genç kız oldu, eminim seni görünce çok sevinecek." Dediğinde Zeynep Hanım başını sallamıştı. Duvardaki televizyona gözü takılan genç kız ortamın havasını değiştirmek için "Film izleyelim mi?" diye sormuş cevap beklemeden de yan tarafında ki komodinin üzerinde olan kumandayı alarak televizyonu açmıştı. Gözüne takılan alt yazı ile hızla televizyonun sesini açarken ürperdiğini hissetmişti.

"Bir süre önce kardeşine suikast düzenlediği gerekçesi ile tutuklanan ünlü iş adamı Ekrem Türk, cezaevinde ağır şekilde yaralandı. İş adamını yaralayan kişinin daha önceden işten attığı çalışanı olduğu söylentiler arasında." Haberi sunan  spikerin sesi genç kızın kulaklarında yankılanırken Zeynep Hanım endişelenerek hızla Hüzün'e dönmüştü. Kapıdan içeriye giren Özlem ile göz göze gelince yanağından aşağıya akan yaşa engel olamamıştı. Hüzün kendisine doğru ilerleyen kadına acı bir fısıltı ile tek bir soru sormuştu.

"Öldü mü?" Özlem genç kızın sessiz çığlığını içinde hissetse de Ekrem gibi bir adamın Hüzün gibi bir kızı olduğuna inanamıyordu. Özlem bilgisi olmadığı için başını iki yana sallayarak "Bilmiyorum!" dediğinde Hüzün yatağına uzanarak örtüyü başına kadar çekmişti. Sesi çıkmasa da örtünün altında ki bedenin sarsıntısı ağladığını belli ediyordu. Özlem kıza içi giderek bakarken Zeynep Hanım üzgün bir şekilde yerinde doğrulmuştu.

"Durumunu öğrenmenin bir yolu yok mu?" Özlem'e sorduğu soruyla kadın bakışlarını yeniden Hüzün'e çevirmişti. Kızın gizlenme çabası bile yıllardır değişmemişti.

"Orhan'dan öğreneceğim." Odadan çıkan genç kadın üzgündü, üzüntüsü kısa sürede öfkeye dönüşmüştü. Adamın varlığı sürekli sorun çıkarıyordu. Eline aldığı telefonla kocasını ararken odanın kapısını iyice kapatmıştı. Orhan telefonunu açmayınca Erem'i aramıştı.

Erem aldığı haberle hızla Ekrem'in kaldırıldığı hastaneye gitmişti. Hastanenin etrafı geniş güvenlik çemberine alınmıştı. İçeri giren çıkan kontrol ediliyordu. Ekrem'in ameliyatta olduğunu öğrenen Erem, hızla ameliyathanenin önüne geldiğinde dışarıda bekleyen jandarmalarla duraksamıştı.

"Nasıl oldu bu?" Erem'in sorduğu soruyla iki jandarma da birbirine bakmıştı. Sivil olan Erem'e aldırış etmeseler de hemen ardından gelen Orhan'ı gören askerler hemen hazır ola geçmişti.

"Komutanım!"

"Rahat, durum nasıl?"

"Doktorlar ameliyata aldılar. Henüz bilgi alamadık."

"Nasıl oldu bu? Tek kişilik hücrede kalıyordu, nasıl oldu da yaralandı?" iki jandarmanın da başları öne eğilmişti.

"Tuvalet ihtiyacını giderirken olmuş."

"Nasıl? Onun tuvaleti odasında ayrıydı!" dediğinde sesi sert çıkmıştı. Ekrem'in durumu askeriyeyi de ilgilendiriyordu. Arazide ki kimyasal madde için soruşturma altındaydı.

İNTİKAM "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin