Evet arkadaşlar bölüm geldi. Az önce haberlerde ülkemizde de bu Hint virüs görüldüğünü gördüm. Rabbim herkesin yar ve yardımcısı olsun. Hijyene dikkat edelim lütfen. Kalabalık ortamlarda daha dikkatli olalım. Bu günlük işlerimizi yapmamıza engel değil, sadece biraz daha dikkatli olacağız. Allah sonumuzu hayr eylesin.Bu haberlerden sonra nasıl olacak bilmiyorum ama, keyifli okumalar!
***
Kulağında ki tüm sesler yok olmuştu. etraftan soyutlanmış bir şekilde şoka girmişti. Nefes almak zor gelir miydi insana? Erem nefes almayı unutmuş bir şekilde kollarında ki kızın kar beyazı elbisesinin ala bulanmasını izliyordu. Yutkunmak, boğazına takılı kalan yumruyu geri göndermek istemiş ama başarılı olamamıştı. Birinin kendisine çarpması ile öksürerek kendisine geldiğinde çığlıklar yeniden kulaklarında dolarken koşuşturan insanları umursamıyordu bile.
"Hüzün!" sesini genç kıza duyurabilmek için bağırırken yüzünde hafif gülümseme ile kendisine bakan kızın gözlerine hapsolmuştu. Elini nereye koyacağını şaşırırken kızı alçılı koluyla sarmaya çalıştığının bile farında değildi. Elini kanamanın üzerine bastırırken bir yandan da yardım etmeleri için etrafa bağırıp duruyordu. Her ihtimale karşı çağırılan sağlık görevlileri kalabalığı yararak içeri girmeye çalışırken Erem gözünden akan yaşın farkında değildi.
"Hüzün, gözlerini kapama, bana bak. Lütfen beni bırakma. Bu kez dayanamam, bana bunu yapma..." Hüzün derin bir şekilde nefes alınca canı daha çok yanmıştı. Damarlarında ki kan çekildikçe gözleri kayıyordu. Üzerine düşen damlaların farkında bile değildi. Elini hayal ile gerçek arası kaldırarak Erem'in yüzüne dokundurmuştu. Elinin altında ki hissizlik ile hafif gülümsemişti.
"Beni almaya mı geldin? Zamanım doldu mu?" dediğinde Erem kızın sözleri karşısında çıldırmıştı. Hüzün hayal gördüğünü sanıyordu ya da gerçekten görüyordu.
"Yenge, amca..." Erem gülümseyerek boşluğa bakan kızın yüzünü kendisine çevirerek dikkatini çekmeye çalışmıştı.
"Buradayım, Hüzün bana bak."
"Erem, sende mi geldin? Sonunda huzur..."
"Hayır... Hayır, beni bırakamazsın. Hüzün bana bak, uyuma. Yardım edin." Erem hızla yanına çöken kadın ile göz göze gelince duraksamıştı. Gülşen Hanım kızının yerde kanlar içinde yattığını görünce donup kalmıştı. Yıllardır uzak kaldığı kızıyla aralarını tam düzeltmeye başlamışken onu kaybetmeye dayanamazdı. Ortamda tam bir kaos havası vardı. Sonunda sağlık görevlileri yanlarına ulaştığında kızı Erem'in kollarından almak kolay olmamıştı. Yakınlardaki askeriyeye uğrayan Orhan haberi alır almaz yola çıkmış, salona geldiğinde karşılaştığı kargaşa ile hızla salona girmişti. Yeğeninin çaresiz çırpınışları karşısında sakinliğini korumak oldukça zor olsa da Erem'in kollarından Hüzün'ü almayı başarmıştı.
"Sakin ol aslanım, bırak görevlerini yapsınlar."
"Amca, amca Ekrem... Bak amca ne yaptı?" Erem yıllar önceki yaşadığı zamana geri dönmüştü. Ailesinin yaptığı kazada kendisine geldiğinde yaşayamadığı acıyı bedeninin en uç hücresine kadar hissediyordu. Olanları amcasına şikayet eden çocuktan farkı yoktu. Bilinci tamamen karmaşa içinde etrafa bakınırken kendisine acıyla bakan gözlerin farkında bile değildi. Orhan yeğeninin acısı karşısında gözünden akan yaşa engel olamamıştı.
"Amca, ona bir şey olmasın."
"Erem, kendine gel artık," dediğinde sedyeye alınan genç kızın peşinden o da kalkmıştı. Aklına gelen Ekrem ile acısı öfkesine karışarak alev alan bakışlarını etrafına bakınmaya başlamıştı. Ortalıkta olmayan adamın kaçmış olma ihtimalini bile düşünmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM "Tamamlandı"
General FictionAilesi kaza süsü verilmiş bir sabotajda ölen Erem, kardeşi ile hayatta kalabilmek için kaçmak zorundadır. Güçlenip geri dönebilmek için sevdiklerinden uzak kalması demek bile olsa geri dönüp ailesinin intikamını almak için herşeyi yapmaya hazırdır...