Keyifli okumalar. Umarım beğenirsiniz.
****
Hayat her zaman size istediğinizi vermiyor. Bazen ne istediğinizi siz bile bilmiyorsunuz. Düşünceler boşluğunda dolaşırken yürüyeceğimiz yolun sizi nereye götüreceğini bilemezsiniz. Erem gözlerini araladığında loş bir odada uyanmıştı. Burnuna gelen ilaç kokusuyla yaşadıklarının gerçekliği ile yeniden gözlerini kapattı. Her şeyin bir rüya olmasını ne kadar çok isterdi. Anne ve babasının bir mezarı bile yoktu. Gözleri dolarken odada duyduğu iç çekme sesi ile başını hızla yan tarafa çevirmişti.
Loş ışıkta gözüne gözlükle elindeki bir dosyayı okuyan adamı görünce içine yerleşen korku azda olsa azalmıştı. Orhan elindeki dosyayı yan tarafa bırakarak bakışlarını genç adama çevirdi.
"Uyanmışsın!" Erem onun sözleriyle gözlerini devirirken Orhan bu hareketine gülümsemişti.
"Tıpkı baban gibisin, o da boş lakırdı duyduğunu düşününce gözlerini devirir."
"Onlara ne oldu? Cenazeleri..."
"Merak etme, ikisini de usule göre defnettik." Erem duyduğu sözlerle heyecanlanarak yerinde doğrulmuştu. Anne ve babasını belediyenin kimsesizler mezarlığına gömdüğünü düşünüyordu. Mezarlarını bulamamaktan korkmuştu ama şimdi amcası onların mezarını bildiğini söylemişti.
"Nereye gömüldüklerini biliyor musun?"
"Elbette, onları ben gömdüm." Orhan'ın soğukkanlılığı Erem'in içini ürpertmişti.
"O senin kardeşindi, nasıl bu kadar soğuk konuşabilirsin?"
"Bak çocuk, anladık zekisin ama benim gördüğüm ölümlerden sonra ailenin ölümü üzse de güçlü olmak zorundayım. Sende olmak zorundasın. Kardeşin için geriye bakmamalısın."
"Asla! Aileme yapılanları göz ardı edemem. O adam yaptıklarını ödeyecek."
"Ödemesin demiyorum ama en azından yeterince güçlü olana kadar sakinleş. Bu şekilde Sude'yi de korkutmazsın."
"Kardeşim nerede?" Erem odanın içini gözlemlerken kardeşinden bir iz bulmaya çalışmıştı. Onun ne yapmaya çalıştığını anlayan Orhan başını iki yana sallayarak konuştu.
"Sude burada değil, onu güvendiğim birine bıraktım."
"Kardeşimi yanımda istiyorum."
"Burası hastane ve küçük bir çocuğun görmemesi gereken bir ortama sahip, burada olmaması onun için daha iyi."
"Ya onlar burada olduğumu öğrenirse?" Erem kolundaki seruma bakarak ne zaman biteceğini anlamaya çalışmıştı. "Ya buraya gelirseler?"
"Buna imkan yok, buraya asker olmayan kimse giremez." Erem gözlerini kısarak amcasına baktı. Yüzünden ne düşündüğünü anlamasına olanak yoktu.
"Şu kız, amcanın kızı sen evden çıktıktan sonra hastaneye kaldırıldı." Erem duyduğu şeyle hızla yataktan doğrulurken bedenine giren acıyla kasılmıştı. Kaburgaları hala ağrıyordu. Nefes almakta zorlanırken Orhan hiçbir tepki vermeden yeğenini izliyordu.
"O iyi mi?"
"Evet, ama sen böyle davranmaya devam edersen iyi olmayacaksın."
"Onu görmem gerek, buradan çıkmam gerek."
"Sen bu şekilde mi intikam alacaksın. Babasından intikam almak istiyorsun ama kız için endişeleniyorsun."
"Hüzün'ün olanlarla ilgisi yok. Babasının suçunu masum birine yükleyemem." Orhan genç adamın sözlerine ilk kez gülümsemişti. Başını iki yana sallayarak oturduğu yerden kalkıp odanın penceresine doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM "Tamamlandı"
Genel KurguAilesi kaza süsü verilmiş bir sabotajda ölen Erem, kardeşi ile hayatta kalabilmek için kaçmak zorundadır. Güçlenip geri dönebilmek için sevdiklerinden uzak kalması demek bile olsa geri dönüp ailesinin intikamını almak için herşeyi yapmaya hazırdır...