Vize ve finallerden dolayı yazma fırsatım pek olmadı. Bu yüzden herkesten özür diliyorum. Bunu telafi etmeye çalışacağı.
Bölüm şarkısı; Christina Perri-Human
Keyifli okumalar dilerim...Çaresizlik. Tek kelime, dört hece, on harften oluşur ve bir çok anlam taşır. Bazen kötü bir olayı ne kadar çırpınırsan çırpın elinden bir şey gelmemesidir. Sonunu bilememektir. Bazense bitmişliktir, yok olmaktır. Kısacası her geçen saniye ruhunun ölmesidir. Etrafındaki herkes telaş içinde koşarken senin donup kalmandır. Ben hep çaresizliği kimsesiz olmak sanıyordum. Meğer ne kadar da yanılmışım.
"Nergis!.. Güzelim lütfen cevap ver bana... korkutuyorsun beni..." hissiz bir şekilde bana seslenen kişiye baktım. Burkay'dı. Burkay. Benim kahramanım. Sevdiğim. Hayatımın aşkıydı. Ben bu acımasız hayata tutunmama neden olan tek kişiydi. Babam olacak adamın bana yaptığı tüm bu iğrençlikleri bir nevi atlatmamı sağlayandı. "Nergis'im aşkım lütfen cevap ver bana artık." Bakışlarımı kızarmış gözlerine çevirdim. O güzel insana huzur veren mavikler uzun uzun baktım. Sanki son bakışımmış gibi.
"Seni seviyorum Burkay." dedim cılız ve bir o kadar da bitkin çıkan sesimle ve her şey bir anda kararmaya başlamıştı. Sesler kesildi. Etrafımda telaş içinde bir o yana bir bu yana koşuşturan insanlar yok olmuştu. Ölmüş müydüm gerçekten de? Ama öyle olmasi için yaralanmam gerekmez miydi? Fakat hiç yaralanmamıştım ve gayet sağlıklıyımdım. Peki ne olmuştu bana? Burkay neredeydi? Herkes bir anda nereye kaybolmuştu?Ben bunları düşünürken karşıdan beyaz bir ışık belirdi. Işığa doğru yürümeye başladım. Her adımımda sesler gelmeye başlıyordu. Daha da yaklaşınca bu ışığın ve seslerinin kaynağı kapının arkasından geldiğini anladım. Kapının siyah kulpunu tutup yavaşça çevirdim. Bu kapının arkasında beni çeken bir şey vardı. İçeriye adımımı attığımda yemyeşil çimlerle karşılaştım. Karanlıktan dolayı gözlerim tuhaf olduğu için kırpıştırmaya başladığımda biraz önceki duyduğum sesler daha da yükselmişti ve artık bu seslerin nereden geldiği anlaşılıyordu. Sağa doğru ilerdim. Tam birkaç adım daha atmıştım ki karşımda küçük bir kız ve annesi vardı. Küçük kız annesinin omzuna çıkmıştı.
"Anne daha yükseklere uçur beni." diye sevinç çığlıkları atıyordu.
"Ama prensesim ben uçak değilim ki seni daha yükseklere uçurmayım." dedi annesi.
Küçük kız omuz silkerek "Banane ben uçmak istiyorum. Uçur beni anne. Nolur! Nolur!" yalvarmaya başladı.
Annesi kızın bu halini gülümseyerek cevap verdi. "Peki, tamam. Seni daha da yükseklere uçuracağım."
"Yaşasın canım annem benim." dedi sevinç içinde ve eğilip annesinin yanağından öptü.
"Ama sonra eve gideceğiz. İtiraz istemiyorum. Anlaştık mı küçük hanım?"
"Anlaştık."
Bir dakika. Bir dakika. Onlara doğru biraz daha yaklaştım. Gözlerime kırpıp tekrar baktım onlara. Sevinçle annesinin omzunda uçan o küçük kız bendim. Çok iyi hatırlıyorum o günü. Annemin izin günlerinden birisiydi. Bizde hava güzel diye evin yakınlarındaki parka gelmiştik. Bu sefer gelme sebebimiz farklıydı. Piknik yapacak, uçurtma uçuracak ve istediğim her şeyi yapacaktık. Ne güzel günlerdi o günler. Geleceğin getireceği olumsuz zamanlardan habersiz bir şekilde yaşıyordum. Annemin hep yanımda kalacağını sanıyordum. Keşke büyümeseydim. Keşke. Havanın bir anda kararması ve yagmurun yağmasıyla kendime geldim. Etrafa baktım. O küçük kızla annesi yoktu. Her tarafta büyük ağaçlar vardı. Sanırım ormanlık bir alana gelmiştim. Bir yandan şimşek çakıyor bir yandan da ürkütücü sesler geliyordu. Neredeydim ben? Bu ıssız bir ormanda ne isim vardı benim? Ah, salak Melek. Ne diye düşüncelere dalarsın ki. İkinci bir şimşeğin çakmasıyla yerimden sıçradım. Tam korkuyla adımımı atmıştım ki bir ses duydum. Derinden geliyordu. Bu ses sanki. Sanki kurt sesine benziyordu. Iyice korkmaya başladım. Ya burada öylece duracak kurtlara akşam ziyafeti olacaktım ya da gücümün yettiği son yere kadar kaçacaktım. İkinci bir kurt sesi duymamla koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmiyorum. Bu yolun sonunda ne var, onu da bilmiyorum. Tek bildiğim bu ürkütücü yerden bir an önce kurtulmak. Koştum. Ağaçların arasından geçerken çamura batmamak için ve taşa takılıp düşmemek için çaba sarf ediyordum. Tam son adımımı da atmıştım ki ayağım kaymış ve düşmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERGİS (TAMAMLANDI)
ActionO gece çığlık çığlığa bağırmıştı kız. Delicesine kurtarılmaya beklemişti. Fakat kimselere duyuramamıştı sesini. Sevdiği adam bile bu çığlığı, yalvarışı duymamıştı. Çaresizlikle teslim oldu. Artık onu kimse kurtaramazdı bu bataklıktan. Adam ona zorla...