Bölüm şarkısı; Sting - Shape Of My Heart.
Keyifli okumalar dilerim canlarım...🌺🌺🌺
Artık ölümü tatma vakti gelmişti. Nergis'imi henüz daha doyamadan bırakıp gidecektim onu buralardan, bu pisliğe bırakacaktım. Hayır, ben ölmemeliydim. Şuan olmazdı. Bu pisliğin azraili olmadan olmazdı. Fakat tuhaf giden bir şey vardı. Ben bıçaklamamış mıydım? Neden hiçbir acı hissetmiyordum? Yoksa çoktan ölmüş müydüm?
Serkan önüme yığılmasıyla başkışlarım ona kaydı. Göğüs kafesinden çok yakın bir yerden kırmızı bir sıvı sızıyordu. Beyaz gömleği yavaş yavaş kırmızılarlaşmaya baslamıştı. Serkan vurulmuştu. Bana ise hiçbir şey olmamıştı.
Şaşkınlığımı bir köşeye atıp yere eğildim. Hemen şah damarını kontrol ettim. Neyseki yaşıyordu. Sonra da tişörtümü çıkartıp kanın dinmesi için yarasına bastırdım. Öfkeyle pisliğin olduğu tarafa baktım. Fakat çoktan kaçmıştı. Fatih olacak piskopattan da bu beklenirdi zaten.
Tam bu sırada Deniz gelmişti. Yüzündüki korku ve telaş beni görür görmez gitmişti. Dehşetle bir bana bir de yerde acıyla yatan Serkan'a bakıyordu. "Ne yaptın sen? Yasayacak birçok şeyin varken yıllarca hapiste mi yatmayı düşünüyorsun?" Sonra hemen yanıma gelip Serkan'ın durumunu kontrol etti.
"Onu ben vurmadım. Melek'in babası vurdu. Şimdi bana hesap sormayı bırak da bir an önce Serkan'ı hastaneye yetiştirelim."
Tamam anlamında kafasını salladıktan sonra Serkan'ı taşımamda yardım etti. Dışarı çıktık. Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur o kadar güzel yağıyordu ki keşke şuan bu durum da değilde Nergis'le yağmurun altında ıslanıyor, bu eşsiz güzelliğin tadını çıkarıyor olsaydık. Deniz'in konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Bu sırada arabaya varlığımızın daha yeni farkına varmıştım. "Sen arkaya geç." dedi otoriter bir sesle.
Kafamı olumlu anlamda sallayıp arabanın kapısını açtım. Yavaşça Serkan'ı arka koltuğa yatırdığımız da ben de yerleştim. Deniz, daha fazla vakit kaybetmeden şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
"Serkan'a pek güvenemiyorum."
Sıkıntıyla nefes verdim. "Sana anlatmıştım ama bize niye yardım ettiğini."
"Anlattıkların pek inandırıcı gelmedi bana. Sanki bir amacı varmış gibi duruyor. Adam seni bıçakladı ya. O an ölseydin ne olacaktı? Bir de gitmiş katilinle Melek'in babasını öldürme planları kuruyorsun." Sesi suçlarcasına çıkmıştı.
"Of, Deniz. Evet, ilk başlarda bende ona inanmıyordum. Senin gibi düşünüyordum ama şuana kadar bizim için yaptıklarına bir baksana. Eğer bizden intikam almak isteseydi neden yardım etsin ki?"
"Bilmiyorum."
Birkaç dakika sonra hastaneye varmıştık. Serkan hareketsiz bir şekilde yatıyordu ve durumu kötüleşmişti. Deniz, hemen yanımıza hemşireleri çağırdı ve onlara durumu anlatıyordu. Bir yandan da Serkan'ın koluna serum takıyordu. Aceleyle asansöre bindik. Şuan hangi kata çıkıyorduk bilmiyordum. Tek bildiğim Serkan'ın durumunun her geçen saniye kötüleşmesiydi. Benim yüzümden şuan bu haldeydi ve beklemekten başka elimden bir şey gelmiyordu. Lanet olsun. Bu işi kimseye bulaştırmadan kendim bitirmeliydim. Şimdi noldu? O pislik yine kaçmış ve Serkan bıçaklanmıştı ama belki de buna sevinmeliydim. Çünkü bir zamanlar o da beni öldürmeye çalışmıştı. Fakat için rahat değildi işte. Gözlerindeki pişmanlığı ve çaresizliği görmüştüm. Bu da onu affetmemin bir diğer sebebiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERGİS (TAMAMLANDI)
AkcjaO gece çığlık çığlığa bağırmıştı kız. Delicesine kurtarılmaya beklemişti. Fakat kimselere duyuramamıştı sesini. Sevdiği adam bile bu çığlığı, yalvarışı duymamıştı. Çaresizlikle teslim oldu. Artık onu kimse kurtaramazdı bu bataklıktan. Adam ona zorla...