⚡FİNAL⚡

794 15 9
                                    





Bölüm şarkısı; Frank Sinatra - Fly Me To The Moon
Keyifli okumalar dilerim...




Yazardan;

 

       Düğünden bir hafta önce

"Ne demek lan evleniyorlarmış... Engel olamadınız gerizekalılar...Sus... Bahane okuma bana lan... Ne diye tuttum bensizi onların nikah şahidi olun diye mi?... Sus, lan sus! Bir işide beceremediniz zaten... Şimdi o kepçe kulakları aç beni iyi dinle Bilal. Şimdi ne yapıyorsun ediyorsun beni bu cehennemden çıkarıyorsun... Onu da ben mi bileceğim lan..."

"Ama bilader biz de konuşacağız zaten vakit az." Arkasındaki saçı sakalı uzamış adam.

"Aman be abicim. Dır dır. Konuşturmadın bir adamı." Fatih telefonu tekrar kulağına yaklaştırıp devam etti sözlerine. "Beni çıkar buradan Bilal. Kalkıp birini mi öldürürsün yoksa gardiyanlara rüşvet mi teklif edersin ne yaparsan yap beni buradan çıkar...Sanane bundan... Aklıma ne esiyorsa onu yaparım... Bu arada Ceren'den bir haber var mı?... Lan ne halt yiyorsunuz siz dışarda... Kes, bahane bahane bahane... Dediklerimi unutma senden en kısa sürede haber bekliyorum... Ve buradan çıktığımda Ceren hâlâ kayıpsa olacaklardan ben sorumlu değilim. Bunu da o kalın kafanıza iyice sokun."

Arkasındaki adama ters ters bakıp gardiyanın yanına gitti. Hâlâ aklı almıyordu. Nasıl evleneceklerdi ya. Ne yapıp etmeli bu düğüne engel olmalıydı. Tuttuğu adamalar elini çabuk tutsa bari. Düğünden önce bu cehennemden bir an önce kurtulsa iyi olur. Demek onsuz düğün yapacaklar ha görecekler onlar. Melek onun kimse Melek'i alamazdı elinden. Ceren sürtüğü nerdeydi bir senedir onu da anlamıyordu. Hapishaneye girdi gireli ne bir ziyaretine gelmişti ne de telefonlarına cevap vermişti. Bir çıksın bu delikten hepsinin hesabını da burnundan fitil fitil getirecekti. Fatih'e hafife almanın cezasını hepsine ödeyecekti. Hem de en ağır bir şekilde.

Gece yastığa başına koyduğunda aklına yine Melek geldi. O güzel yünü görebilmek, dudaklarının lezzetli tadını hissetmek, ona dokunmak için sabırsızlanıyordu. Sonra aklına Melek'in sevdiği adam geldi. Neydi adı? Burak mı Burkay mı öyle bir şey. Kendi gibi adı da önemsiz. Acaba şimdi ne yapıyorlardı ikisi? Yoksa... Yok daha neler. 'Evlenince olmayacak mı sanki.'  diyen iç sesiyle daha da öfkelendi. Sıkıntılı bir nefes verdi.

Ne zaman gözlerinin kapanıp uykuya daldığını anlamamıştı. Gelen seslerle istemeden gözlerini açtı. İlk nerede olduğunu kavrayamadı. Etrafına bakınca her şey bir bir aklına geldi. Bıkmıştı her gün bu seslerle uyanmaktan. Hapiste yatmanın bir kötü yanıda buydu işte. Etrafta ses bitmezdi. Biri yer süpürür, biri kahvaltıyla uğraşır, biri sabah sabah nerde bulduysa o kadar enerjiyi sazıyla türkü söylerdi daha bir sürü şey. Seside güzel olsa bari o da yok. Karganın sesi bile ondan iyidir. İstemeye istemeye yataktan kalktı. Tam tuvalate gidecekti ki gardiyan kapıyı açtı.

"Fatih ziyaretçin var."

İster istemez içinde bir heyecan oluştu Fatih'in. Melek veya Ceren olabilir miydi? Ama Melek'in olmasını çok isterdi. Çok özlemişti onu. Görüşme yerine yaklaştıkça daha da bir heyecanlandı. Olmazdı biliyordu ama ya Melek gelmişse? Bu düşünceyle daha bir heyecanlandı. Fakat bu heyecanı uzun sürmedi. Oraya gelmesiyle yüzü düşmüş kaslarını catmıştı. Gelen can dostu Fethi'ydi. Bu cehennemde daha fazla kalırsa boş hayallerle kafayı yiyecekti artık.

Sandalyeye oturduğunda gülerek ona bakıyordu Fethi. "Ne o yoksa beni gördüğüne sevinmedin mi Fatih?"

"Pek de sevindim denilmez doğrusu. Başkası olsaydı daha çok sevinirdim." hâlâ boş hayaller kurduğu için öfkeliydi kendine.

NERGİS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin