⚡SÜRPRİZ⚡

417 33 5
                                    


Piskoloğun verdiği ilaçlar sayesinde rahat uyumuştum. O kabuslar biraz da olsun geçmişti. Doktor da zaten ilaçları düzenli içersem her geçen gün kabusların azalacağını ve yok olacağını söylemişti. Burkay'dan başka bir erkek görmemle o pislik aklıma geliyordu. Bunun içinde doktor sabretmem gerektiğini ve zamanla geçeceğini söyledi. Telefonum çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Sehpanin üzerinden alıp ekrana baktım. Yabancı numaraydı. İlk başta açıp açmamakta ne kadar tereddüt etsemde sonunda açtım.


- Beni özledin mi küçük Melek'im?


Yutkundum. Bu olamazdı. Benim kulaklarım yanlış duymuştu değil mi? O pislik olamazdı.


- Sen... Sen hangi yüzle beni arıyorsun?


Ellerim titremeye ve terlemeye başlamıştı. Ayakta daha fazla duramayacağımı anlayınca yatağa oturdum.


- Hım dur bir düşüneyim... Senin o güzel vücudunun enfes tadını hâlâ unutamadığım için olabilir mesela.

- Seni pislik herif. Arama beni bir daha.


Dedim. Sesim bu sefer yüksek çıkmıştı.


- Güzelim, yapma ama böyle. Kırılıyorum bak beni. Zaten kırgınım sana. Bir kere bile hapise ziyaretime gelmedin. Bir gelseydin, neler neler yapacaktık sen...

- Sus!!! Lanet olasıca. Sus!! Senden nefret ediyorum pislik herif. İnşallah ömrünün sonuna kadar o hapiste çürürsün.


Sesim olduğundan daha da yüksek çıkmıştı.
Bu sırada telaşla Burkay odaya gelmişti. Yanıma gelip bana ne oldu dercesine bakıyordu.


- Merak etme Melek'im en kısa zamanda buradan çıkacağım ve senin yanına  geleceğim. Bu sefer seni elimden kimseler kurtaramayacak.

- Nefret ediyorum senden. İnşallah o cehennemde çürürsün.

Fakat beni dinlemeden kapatmıştı telefonu pislik. Sehpanın üzerinde duran bardağı alıp öfkeyle duvara fırlattım. Bardak duvara deymesiyle parçalara ayrılmıştı. Keşke bende böyle parçalara ayrılıp yok olsam. Hıncını alamayıp sehpanın üzerindeki lambayı devirdim. Tam yatak örtülerine de yerle bir edecekken Burkay engel oldu.

"Bırak, nolursun bırak."

Burkay ise bırakmak yerine bana daha da sıkı sarılmıştı. Acıyla bir feryat koparıp ağlamaya başladım. Canım acıyordu. Tüm bu yaşanaları artık dayanamıyordum. Neden ya? Neden tam her şey düzeldi derken mahvoluyordu?

"O...O aradı. En kısa zamanda hapisten çıkacakmış ve beni... beni..." devam edemedim. Hıçrığım buna engel olmuştu çünkü.

"Şşst! Merak etme o pislik artık sana zarar veremeyecek, yanına bile yaklaşamayacak. Ben senin yanındayım aşkım." dedi güven verircesine. Bir yandan da saçlarımı okşuyordu.

Burkay'a sarılmayı bırakıp ona baktım. "Hapisten çıkmaz değil mi? Beni bulamaz değil mi?"

"Elbette çıkmaz birtanem. Ben senin yanında olduğum müddetçe çıksa bile sana zarar veremez. Haydi sen şimdi bunları düşünme."

"Cidden mi?"

Gülümseyip yanağımdaki göz yaşlarımı sildi. "Cidden. Haydi şimdi ben odadan çıkıyorum sende üzerini değiştiriyorsun. Sonra da dışarı çıkıyoruz." Korkuyla yüzüne baktım. O kötü olayı yaşadığımdan bu yana halüsinasyon gördüğüm için hiç dışarı çıkmamıştım. Sadece hastaneye gitmek için çıkmıştım. "Merak etme kalabalık bir yere gitmeyeceğiz." Ama yine de korkuyordum işte. Her hangi bir erkek görürsem ve yine halüsinasyon  diye çok korkuyordum.

Tamam anlamında kafamı sallayınca yavaşça beni alnımdan öpüp odadan çıktı. Burkay olmasaydı ben asla bu günleri atlatamazdım.

Yarım saatlik araba yolculuğundan sonra sonunda gelmiştik. Tam neresi burası diye soracakken Burkay cebinden bir kumaş parçası çıkarmıştı. Anlamayarak yüzüne baktım.

"Şimdi ben senin gözlerini kapatacağım bununla. Sonra seni bir yere götüreceğim."

"Ama ben merak ederim Burkay. Cidden söylesen nereye götüreceğini?"

Fakat Burkay benim dediklerimi dinlememişti bile. Elinde kumaş parçasını kıvırmış ve benim göz hizama getirmiş. Tam arkadan bağlayacakken kulağıma fısıldadı. "Sürpriz Nergis'im. Söylersem, bunun ne anlamı kalır."

"Off, merak ediyorum ama." dedim sıkıntıyla.

"Sabret biraz."

İkimizinde emniyet kemerimizi çıkarmış ve arabadan inmişti. Sonra benim tarafımdaki kapıyı açıklıktan sonra elimi tuttu ve beni bir anda kucağına aldı. Bunu beklemediğim için ufak bir çığlık attım.

"Burkay ne yapıyorsun?"

"Aşkım çok meraklısın. Sabret az kaldı."

Aradan birkaç dakika geçti. Acaba Burkay beni nereye getirmişti? Merak ediyordum ve biraz da korkuyordum. Burkay durup beni kucağından indirdi. Sonra da arkama geçip gözlerime bağladığı kumaş parçasını çözdü. Gözlerimi kırpıştırıp en son açtığımdaysa görmemle şaşırmam bir olmuştu. Deniz kenarında bir restauranta gelmiştik ve çalışanlar dışında kimseler yoktu. Biraz daha ilerlediğimizde şaşkınlığım daha da artmıştı. Denize bakan bir masa vardı. Masanın etrafında ve üzerinde güllerle, mumlarla süslenmişti. Bu... Bu... Bu muhteşemdi.


 Bu muhteşemdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Burkay?.."  devam edemedim. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Sana doğru dürüst bir teklif edemedim. O gün o pislik gelmeseydi eğer sana daha fazla sürprizlerim vardı. Ben."

Ona sarılıp mutluluktan ağlamaya başladım. "Sen nasıl birisin ya?"

O da bana sarılmıştım. "Biraz romantik bir erkeğim." dedi sırıtarak. Sonra beni sarılmayı bırakıp yavaşça göz yaşlarımı sildi. "Şşst ağlamak yok artık. Bu gün mutlu olmak var. Anın tadını çıkarmak var." dudaklarına ufak bir buse kondurdu. "Seni seviyorum Nergis'im."

"Bende seni seviyorum."




                                 🌺🌺🌺




Bölüm sonu...
Merhaba camlarım.😊
Sizce Melek'in babası hapisten çıkacak mı?
Ve bundan sonra Melek'in başına neler gelecek sizce?
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
Diğer bölümde görüşmek üzere🤗

NERGİS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin