Bölüm şarkısı; Brandon Skeie - So Bad
Geç gelen yeni bölüm için kusuruma bakmayın canlarım. Şu aralar çok yoğundum yazma fırsatım pek olmuyordu. Neyse canlarım lafı uzatmayacağım. Keyifli okumalar dilerim. Yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayın...Burkay'dan;
Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavanla karşılaştım. Sonra daha yeni boyanmış kırmızı duvarlara baktım. Üzerinde anlam veremediğim resimlerle dolu tablolar vardı. Daha sonra dikkatimi üzerimdeki üstü ve altı kahverengi olan gecelik çekti. Kaşlarımı çattım. Neresiydi burası? Daha doğrusu ben nereye gelmiştim? En son hatırladığım şey annesine değer vermeyen adamın siparişini götürmüştüm. Çiçeği annesinin komşusuna verirken onunla biraz sohbet etmiş sonra da oradan ayrılmıştım. Fakat... Bir dakika tam motora bineceğim sırada boynumda derin bir acı hissetmiş sonraysa ipler benden kopmuştu. Aklıma kaçırılmış olma gibi bir ihtimal geliyordu fakat kaçırılmış olsam neden ellerim ve ayaklarım bağlı değildi. Üstelik kaçıran kişilerinde kaçırdıkları kişiye büyük bir oda, geniş rahat bir yatak verecek kadar insaniyetli olacaklarını sanmıyorum. Yanımda hareketlenme hissedince düşüncelerimden sıyrılıp bakışlarımı o yöne çevirdim. Omzuna kadar uzana düz kızıl saçlı yirmi beş ile otuzlu yaşlarında belki de daha fazla yaşta olan bir kadın oturuyordu. Sarı blüzünü ve varla yok arasındaki siyah eteğini de düzeltip konuşmaya başladı.
"Sonunda uyanabildin Bay Kahraman. Bir an hiç uyanmayacaksın sandım. Bu arada ben Beyza." Oturduğu sandalyeyi bana biraz daha yaklaştırıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kafamı yastıktan dolayı geriye çekemediğim için kafamı sağa doğru kaydırdım. "Arkadaşım senin yakışıklı olduğunu söylemişti. Söğediğinden de daha yakışıklıymışsın."
Anlamayarak kaşlarımı çattım. Melek'in Arzu' dan başka hiçbir arkadaşı yoktu ki. "Ama seni hiç Melek'in yanında görmedim?"
Yüzünü benden uzaklaştırdı. Sonra da insanın kulaklarını çınlatan kahkahasını atıp konuşmaya başladı. "Melek de kim yakışıklı? Benim arkadaşın adı Melek değil Gi..." telefonunun çalmasıyla sözünü yarıda kesip telefonu cevapladı.
"Hayatım, merak etme Bay Kahraman yanımızda... Ah, Serkan sen olmasaydın biz hiç başaramazdık."
Serkan mı? İsminin Serkan olan bir sürü kişi vardır. O olamazdı. Beyza bana gülümseyip konuşmaya başladı.
"Tamam canım... Bende... Görüşürüz..."
Telefonunu cebine koyup tekrar bana baktı. "Kusura bakma sevgilim aradı. Cevaplamak zorundaydım. Kendileri biraz sinirlidir de. Ee nerede kalmıştık?"
"Yanlış anlamazsanız eğer sevgilinizin ismini öğrenebilir miyim?" Umarım aklıma gelen şey gerçek değildir. Yoksa Serkan'ı bu sefer Melek de olsa kimse elimden kurtaramazdı. Tabi önce buradan ve sevgilisi olduğu halde benimle flört etmeye çalışan kadından kurtulmam lazımdı.
Bu sorum üzerine kadının parlayan ela gözleri daha da parlamış yüzündeki gülümseme artmıştı. "Adı Serkan. Bir çiçekçide çalışıyor. Senin kadar olmasa da o da çok yakışıklı ve bazen insanı sinir edebiliyor. Aaa, dur ben sana fotoğrafını göstereyim." dedi biraz önce çantasına kattığı telefonunu çıkartarak. Sakın olmalıydım. Sonuçta adı Serkan olan ve çiçekçide çalışan başka insanlarda olabilirdi. Telefonu bana uzatarak fotoğrafını gösterdi. Fotoğraf kız Serkan'ı tam yanağından öpeceği sırada çekilmişti. Bunları görmemle var olan öfkem daha da arttı. Bu Serkan, ne işler çeviriyordu? Bana yaklaştı. "Yoksa kıskandın mı?"
Sesimin sakin çıkmasına çalışarak konuşmaya başladım. Sakin olmalıydım çünkü bu kadından öğrenecek olduğum şeyler vardı. "Ben neredeyim ve neden kaçırdınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERGİS (TAMAMLANDI)
AksiO gece çığlık çığlığa bağırmıştı kız. Delicesine kurtarılmaya beklemişti. Fakat kimselere duyuramamıştı sesini. Sevdiği adam bile bu çığlığı, yalvarışı duymamıştı. Çaresizlikle teslim oldu. Artık onu kimse kurtaramazdı bu bataklıktan. Adam ona zorla...