Medyadaki şarkı; Ece Umay - Vazgeç Gönül.
Yeni bölümle tekrar karşınızdayım canlarım. Umarım beğenirsiniz. Hepinize keyifli okumalar dilerim canlarım...Melek'ten;
Bu nasıl olurdu? Yıllar önce kaybolan annemin boynundaki kolye nasıl olur da Serkan'ın eline geçerdi? Bir de bunu yapmakla da kalmamış kolyeyi sevgilisine hediye etmişti. O kolye annemindi. Bunda adımın Melek olduğu kadar eminim. Çünkü annemle sade bir kolye almış kenarlarını taşlarla süslemiştik. Serkan'ı görmemle var olan sinirim daha da arttı. Hemen ona doğru hızlı adımlar atıp yakasını yapıştım. Arzu da bu hareketimi şaşırmış olacak ki bir an ne yapacağını bilememişti.
"Sen... Sen nereden buldun o kolyeyi? Neden sevgiline değil de bana vermedin? Acı çekmem çok mu hoşuna gidiyor?" dedim bağırarak. Artık öfkemi çıkarmamın zamanı gelmiş de geçiyordu bile.
Kaşlarını cattı. "Ne kolyesi? Ne sevgilisi? Neyden bahsediyorsun Melek?"
"Melek biraz sakın olur musun? Belliki Serkan'ın da haberi yo..."
Öfkeyle Arzu'ya döndüm. Serkan'ı nasıl savunabilirdi? "Sen karışma Arzu." Serkan'ın yakasını bırakıp tekrar ona baktım. "Sen neyden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun Serkan." Derin nefes alıp verdim. Sakin olmalıydım. "Şimdi bana her şeyi anlatacaksın. Annemin kolyesini nasıl bulduğunu, eline nasıl geçtiğini her şeyi eksiksiz anlatacaksın."
Kafasını yere eğmiş ve susmuştu. Biraz önce itiraz eden adam şimdi susmuştu. İnanılır gibi değildi ya. Daha fazla dayanamayıp çenesini tutup bana bakmasını sağladım. "Serkan, konuşsana. Neden susuyorsun?"
Fakat yok. Adam bildiğin dilini yutmuş gibi sessizliğe bürünmüştü. Tam tekrar konuşacakken cevap verdi. Sonunda."O kolye zaten yıllar önce kayıptı. Ben bile çok aramış bulamamıştım. Şimdi kimin elinde, nerede bilmiyorum. Yemin ederim ki bilmiyorum Melek ve benim sevgilim yok. İnanki yok. Ben sadece seni sevdim." Son dört kelimeyi ne kadar sessiz söylese de duymuştum. İnsanın sevdiğini, senin değilde bir başkasını sevdiğini görmek ve buna maruz kalmak o kadar kötü ve can yakıyordu ki ona öyle bir acıyı yaşattığım için kendimden nefret ediyorum. Neyse şimdi acımanın, merhamet etmenin sırası değildi. Şimdi gerçekleri öğrenmenin vaktiydi.
"Sen nereden biliyorsun kaybolduğunu?"
Derin bir nefes aldı. İlk Arzu'ya sonra da bana baktı. "Biliyorum çünkü baban anneni vurduğunda babamla oradaydık. Aslında bunu sana zamanı geldiğinde söyleyecektim."
O kötü anlar tekrar canlandı gözümde. Babamın annemi dövmesi, annemin çıglık çılıga bağırış ve ağlayış sesleri, benim bağırışlarım. Sonra babam öfkesini hâlâ alamayıp elinde bıçakla acımasızca annemi bıçaklaması. En son da babamın evi korkuyla terk edişi ve içler acısı sessizlik. Tüm bunlar ben yedi yaşındayken yaşanmış ve orta da cinayet işlenmesine rağmen olay sanki hiç babam cinayet işlememiş, annem hiç ölmemiş gibi hızla kapatılmıştı. Buradaki adalet neredeydi? Gözüm kararmıştı. Etraf sanki deprem oluyormuş gibi sallanmaya başlamıştı. Tam yere düşecekken Serkan beni tuttu. Beni sandalyeye oturduğunda Arzu kolanya getirmiş, eline birkaç damla damlatıp burnuma doğru yaklastırmıştı. Bu biraz da olsun kendime gelmemi sağlamıştı. Tamamen kendime geldiğimde Serkan'a baktım.
"Neden? Neden sessiz kaldınız? Babam polislerin beni inanmaması için akıl sağlımın yerinde olmadığına dair rapor çıkartmıştı. Bu yüzden kimse bana inanmadı ama size inanırlardı. Neden sustunuz? Annemin kanı yerde kalmasını neden izin verdiniz? Sizin yüzünüzden şuan annem huzur içinde uyumuyor." Gözümden yaşların akmasına engel olamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERGİS (TAMAMLANDI)
AksiO gece çığlık çığlığa bağırmıştı kız. Delicesine kurtarılmaya beklemişti. Fakat kimselere duyuramamıştı sesini. Sevdiği adam bile bu çığlığı, yalvarışı duymamıştı. Çaresizlikle teslim oldu. Artık onu kimse kurtaramazdı bu bataklıktan. Adam ona zorla...