⚡İKİ YABANCI⚡

212 10 4
                                        



Hepinize iyi bayramlar canlarım...
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bayramlar dilerim...
Medyadaki şarkı; Alan Walker Style (DHT) - Listen to you heart
Keyifli okumalar dilerim...


Serkan'dan;

"Melek arıyor." dedim. Heyecanlanmama ve elimin titremesine engel olmamıştım. Bir yandan da korkuyordum. Ya arayan kişi Melek değilde başka kişiyse. Ya durumu daha da kötüyse.

"Ee açsana oğlum? Ne diyor? Neredeymiş Melek?"

Sanki bu emri bekliyormuş gibi telefonun bilmem kaç çalmasından sonra açtım. "A...Alo! Melek nerdesin? Seni çok merak ettik..." Sesi gerçekten de iyi geliyordu. Bir çırpıda tuttuğum nefesi bıraktım. Melek sadece benim sevdiğim kız değildi. O benim kardeşim, dostumdu. Onun saçının tek bir teline zarar versinler, bunu yapanları dünyalarının başlarına yıkardım. Keşke bir zamanlar da Melek'i koruyabilseydim zamanında. Ceren'in saçma sapan planlarına ortak olmuş her şeyi mahvetmiştim. Bu düşünceleri başımdan savıp tekrar konuşmaya başladım. "Oh, çok şükür iyisin. Bende dahil Burkay'ın ailesi, Deniz'in ailesi hepimiz seni çok merak ettik gerçekten de. Nerdesin sen? Gelip alayım mı seni?...Kim var yanında?...Sizin dükkana gideceğiz birazdan...Görüşürüz." Melek'in telefonu kapatmasını beklemeden kapattım telefonu. Öfkeyle ellerimi yumruk yaptım. Bunca telaş, bunca korku, bunca üzüntü boşamıydı şimdi. Bu kadınları gerçekten de anlamıyorum. Sevdikleri adamlar ölmeden önce canım cicim derler öldükten sonraysa daha senesi dolmadan başkasına aşık olurlar. Sevgi gerçekten bu kadar basit bir şey miydi? Hemen unutulacak başka limanlara yelken açılacak bir şey miydi sevgi? En basitinden Ceren, yıllardır belkedim onu. İntikamını alsın amacına ulaşsın sonra mutlu mesut yaşasın diye ama sonra ne oldu? Yıllardır hasretinden kavrulduğum kadın beni unuttu düşmanına aşık oldu. Hep Melek farklı derdim. O hiçbir kadına benzemez derdim ama o da Ceren'den farklı değilmiş. Lanet olsun böyle aşka, sevgiye. Birinin bana dokunmasıyla irkildim.

"Serkan, iyi misin?" dedi Arzu. Bakışları telaşlıydı.

"İyiyim."

"Kimdi arayan? Gerçekten de Melek miydi?"

Ondan uzaklaştım. Sakin olmaya çalışıyordum fakat olamıyordum. Diğerlerine de bakıp cevap verdim. "Hepimiz boşa telaş yapmışız. Melek turp gibi. Hatta bizi unutmuş bile." dedim öfkeli bir sesle.

Arzu anlamayarak yüzüme baktı. "Ne demek bu şimdi?"

"Ne anladıysan o. Dükkana geldiklerinde görürsün." Daha fazla konuşmamak için arkama döndüm. Tam gidecekken Arzu durdurdu.

Öfkeyle yüzüne baktım. Şaşkınlığı yüzüne de yansımıştı. "Dükkana geldiklerinde görürsün, derken ne demek istedin? Melek yalnız değil mi?"

"Geldiklerinde görürsün dedim ya. Bunun beyini anlamıyorsun Arzu?" Bu sefer sesimin yüksek çıkmasına engel olmamıştım.

"Lafı doğru düzgün anlatırsan bende sana on bir bin defa sormam herhalde aynı soruyu." O da sesini yukseltmisti ve şaşkın yüzü artık öfkeli bakıyordu.

"Git sevgili arkadaşına kendin sor bu soruları. Beni rahat bırak." Kolumu Arzu'nun elinden sert bir şekilde kurtarıp önüme döndüm. Birkaç adım atmıştım ki arkama dönüp Arzu'ya baktım. "Hatta Melek hanıma Burkay'a olan sevgisini de sorgula. Belki daha iyi anlarsın." Cevap vermesine izin vermeden oradan hızla ayrıldım.

İlk koşu yolunda öfkeyle koştum. Koştukça daha da hızlanıyordum. Sonra fikir değiştirip her zaman gittiğim sahile koştum. Zamanın ne kadar geçtiği umrumda bile değildi. Tek umrumda olan denizin eşsiz manzarasına uzun uzun bakmaktı. Bu düşünceyle daha da hızlandım. Bir nevi koşmak rahatlamıştı beni. Sahile vardığımda durdum. Ciğerlerim her an patlayacak bomba gibiydi ama olsun iyi gelmişti koşmak. Denizin kokusunu derin derin içime çektim. Uzun bir aradan sonra kendime geldiğimde bu berbat hayatım beyin hücrelerime teker teker yerleşmişlerdi. İnsan ikinci bir hataya aynı kez düşer miydi ya? Tamam Melek ne kadar Burkay'la sevgili olsa da kalbimdeki bu sevgiye engel olamıyordum ve Burkay'ı kardeşim gibi gördüğüm için bu aşkı kalbime gömdüm. Burkay öldüğünde bile Melek'e ne kadar seversem seveyim asla diğer gözle bakamam. Kardeşime ihanet edemem. Gerçi bu ihanette sayılmaz. Çünkü Melek'le telefonla konuştuktan sonra anladım ki onu sandığım kadar çok sevmiyormuşum. Çünkü Gamze'nin bana yaptığı ihanet kadar Melek'in söyledikleri kalbimi yaralamadı. Fakat durum ne kadar böyle olsa da  bu öfkelenmeme engel değildi. Burkay deliler gibi aşıktı ona. Onlarınkisini büyük aşktı. Nasıl? Nasıl unutabilmişti Melek böyle büyük bir aşkı? Aklım almıyordu. Demek her şeyi kolayca unutmak kadınlarda genetikti. Birde bizlere kızarlar önemli günleri unutuyoruz diye. Gök yüzüne baktım tekrar derin bir nefes alarak. Tıpki kalbim gibi gök yüzünün etrafına da kara bulutlar sarmıştı. Halbuki daha birkaç saat önce hava güllük gülistanlıktı. Sadece bir bulutun tam ortasında ufacık bir mavilik sırıtıyordu. Bu mavilik bana birinin gözlerini hatırlatmıştı. Ceren'i daha doğrusu Gamze'yi. Daha birkaç sene öncesine kadar ne kadarda güzel günler geçirmiştik onunla. Bir günümüz, bir dakikamız ayrı geçmezdi. Birlikte gülüp, birlikte ağlardım. Her şeyin üstesinden birlikte gelirdik biz. Peki şimdi? Sadece bizken iki yabancı olduk. Yollarımız birken iki ayrı yol ve asla kesişmeyecek olan oldu. "Deydi mi be Gamze? Bir intikam uğruna bizi bitirdiğine deydi mi?"

NERGİS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin