Bölüm şarkısı; Adele - Lovesong
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba herkese.
Keyifli okumalar dilerim...Yazar'dan;
"Serkan!!!"
Serkan arkasından gelen sesle irkilmiş ve merakla sesin sahibine bakmıştı. Bu... Bu olamazdı. Hayal görüp görmediğini anlamak için gözlerini defalarca kırptı. Fakat gördükleri gerçekti. Gamze karşısında kanlı canlı duruyordu. Öfkeyle nefes verdi. 'Hayat, benimle daha ne kadar oyun oynayacaksın.' diye geçirdi içinden Serkan.
"Senin ne işin var burada?" dedi oldukça soğuk bir sesle.
Gamze Serkan'daki bu soğukluğa karşı affallamıştı. Evet, bir zamanlar bir hata etmişti. Mecburdu çünkü. Yoksa ne Fatih inanırdı ona sevdiğine ne de Melek. Oyunun kurallarına göre oynamak lazımdı ama ne yaparsa yapsın bu adam ona bu kadar çok soğuk davranmak mı zorundaydı? Üstelik o da biliyordu bu intikamı nasıl almak istediğini. Biraz önce dediklerini duymuştu. Değmemişti aşklarını bitirmeye. Hem de hiç değmemişti. Öyle pişmandı ki yaptıklarından ama mecburdu işte. Ailesi için, kendi için intikam almak zorundaydı. Serkan'nın biraz önce gökyüzüne bakarak söyledikleri ona ne kadar ümitlendirse de bu yeşil gözlerindeki donukluk onun ümidini kırmıştı. Bir zamanlar ona bakan gözler aşkla parlardı ne güzel. Onlara bakmaya doyamazdı. Şimdiyse o gözlerden korkuyordu. Halbuki bu güne kadar hiçbir şeyden korkmazdı Gamze. "Ben... Ben..." dedi kekeleyerek. Pişman olduğunu söylese inanır mıydı acaba Serkan? Ya da onu hâlâ çok sevdiğini söylese? Sahi ne diyecekti? O kendisine böyle bakarken ne diyebilirdi? Ama haketmişti bunları. Daha önce bu senaryoyu daha önce de düşünmüş, kafasında ölçüp biçmişti söyleyeceklerini. Fakat bu başkışlar affallamasına neden olmuştu. En azından gözleri bir düşmana bakar gibi değilde eskisi gibi baksaydı belki de konuşmak için bir cesaret bulabilirdi.
"Sen ne?"
En iyi söylemek yerine göstermekti. Serkan'a doğru birkaç adım atmış ve tam önünde durmuştu. Tam yanağına oksayacaktı ki Serkan bir iki adım geri kaçtı.
Biraz önce az da olsa sönmüş olan öfkesi tekrar geri gelmişti. Bu kadın hâlâ ne istiyordu ondan? Yetmemiş miydi yaşattıkları, çektirdiği acı? Görünen o ki bu rahat haline de bakılırsa yetmemişti. "Ne yaptığını sanıyorsun sen Gamze pardon Ceren Hanım?" dedi sesini yükselterek. Son sözü biraz daha vurgulayarak söylemişti.
Serkan'ın bağırması üzerine Gamze ürkmüştü. Fakat buraya kadar gelmişken artık vaz geçemezdi. Bir cesaretle tekrar yaklaştı ona. "Nolur böyle konuşma benimle. Böyle davranma bana."
"Nasıl konuşayım?" Parmağını çenesine koyup düşünür gibi yaptı. Sonra devam etti. "Canım hayatım. Biricik sevgilim Gamze'm. Ya da Ceren'im mi dememi istersin? Pardon ya sen şimdi önceki hayatını da unutmuşsundur. Gamze kim onu da bilmiyorsundur. Söylesene kim Gamze?"
"Elbette biliyorum. Ben aynı kişiyim. Senin sevdiğin kadınım."
Serkan büyük bir kahkaha attı. Fakat gülümsemesi gözlerine kadar ulaşmamıştı. Onunki acı bir gülümsemeydi. Sonra tekrar eski soğuk haline geri döndü. "Benim bir zamanlar sevdiğim, aşık olduğum Gamze öldü. Hemde onu gözüne intikam bürünmüş kadın öldürdü. Sen hâlâ neyin kişiliğinden bahsediyorsun."
Bir cesaretle tekrar elini tutmaya çalıştı. Bu sefer başarmıştı. Serkan elini geri çekmemişti. İkici bir cesaretle onun elini kalbine götürdü. "Burada hep sen varsın Serkan. Burası senden başkasını sevmedi. Nolur inan bana."
Serkan öfkeyle elini geri çekti. Ne yüzsüz bir kadındı bu ya? Gözünün içine baka baka yalan söylüyordu. Böyle bir kadına nasıl aşık olmuştu hâlâ hayret ediyordu kendine. Acaba kendisine büyü falan yaptırmıştı da etkisi yeni mi geçiyordu? Böyle bir şeyin yapmasını beklerdi zaten Gamze'den. "Bu sözleri de Fatih pezevenki için de kullandın mı? Onun gözlerinin içine bakarak aşkını ilan ettin mi bari?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERGİS (TAMAMLANDI)
AçãoO gece çığlık çığlığa bağırmıştı kız. Delicesine kurtarılmaya beklemişti. Fakat kimselere duyuramamıştı sesini. Sevdiği adam bile bu çığlığı, yalvarışı duymamıştı. Çaresizlikle teslim oldu. Artık onu kimse kurtaramazdı bu bataklıktan. Adam ona zorla...