Merhaba canlarım. Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim.
Medyadaki şarkı; Sezen Aksu - Vay
Hepinize keyifli okumalar dilerim...Melek'ten;
Her geçen saniye canım yanıyor, sanki biri kalbimi nefes almamam için sıkıyordu. En çok da korkuyordum. Bu korku öyle yağmur yağdığında şimşekten korkma ya da karanlıktan korkma gibi bir korku değildi. Bu korku sevdiğini kaybetme korkusuydu. Mahvediyordu. Çaresiz bırakıyordu. Delirtiyordu. Yelkovanın akrebi kovaladığı her dakika korku bir adrenalin misali beynine yayılıyor, düşünceler insanın beynini her bir köşesini kemiriyordu. Tam bir gündür Burkay kayıptı. Dün öyle vakti Burkay yanımdan ayrılmış ondan bir daha da haber alamamıştım. Arıyordum, mesaj atıyordum, hiçbirine cevap vermemişti. Hiç böyle yapmazdı Burkay. Aramalarıma cevap vermese bile mesajlarıma geri dönerdi. Deniz'le Serkan'a aradık, onlarda cevap vermiyordu. İşin en kötü ve tuhaf yanıysa onlarla birlikte giden polislerden de bir haber yoktu. Kötü bir şey olmuştu. Hem de çok kötü bir şey olmuştu. Bunu hissediyorum. Ama lanet olsun ki belkemekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Doktor geçirdiğim kötü zamanlardan dolayı vüdumun yorgun düştüğünü ve dinlenmem gerektiğini söylemişti. Haklıydı da. Artık yaşadıklarımı kaldırmıyordu bedenim, ruhum. Durmamı, buna bir son vermemi söylüyordu. Fakat babam olacak adam hayatta olduğu müddetçe nasıl durabilir, son verebilirim ki?
Kapının açılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Gelen komser Yavuz'du. O da ekiplerini arıyordu saatlerdir. Yorgunluktan ve uykusuzluktan kahverengi gözleri kızarmış, göz altları ise morarmıştı. Kurum gibi sim siyah olan saçları gece boyunca çalışmanın etkisiyle dağılmıştı. İlk bana sonra gece yanımda kalan Arzu'ya baktı. "Arzu Hanım iki dakika dışarıya gelebilir misiniz?"
Azru tam cevap verecekken araya girdim. "Arzu'yla ne konuşacaksanız benim yanımda konuşun lütfen. Gelişmeleri öğrenmeye benim de hakkım var."
"Sizin iyiliğiniz için şu an anlatamam." Şimdi anlat decesine bakınca devam etti. "Pekâlâ." dedi ve susutu bir müddet. Bir yandan merak ediyor bir yandan da komserin diyeceklerinden korkuyordum. En sonunda söze başladı. "Öncelikle sakin olmalısınız. Size bir iyi bir de kötü haberim. Baban sürekli yer değistirdiğinden yerini tam tespit edemiyorduk. Ekiplerim yerini bulduğunda bize haber vereceklerdi. Fakat orada ne yaşandı bilmiyorum. Bağlantı bir anda kesildi. Bunları biliyorsunuz zaten. İyi haber yer bulundu. Bir depodalarmış."
"Peki kötü haber ne?" diye sordu Arzu.
Konser Yavuz, sıkıntıyla befes verip hafif uzamaya başlamış kirli sakalını sıvazladı. "Yangın çıkmış. Tahminlere göre arızalı elektrikten kaynaklanıyormuş. Üç polis ağıryaralıymış, biri dün gece saat üçe ceğrek geçe yoğunbakımda ölümüş. Diğerleriyse..." durdu. Üzüntüyle yüzümüze baktı. "Ölmüş."
Duyduklarımı idrak edemiyordum. Hayır, dogru duymuş olamazdım. Burkay ölemezdi. Bana bir söz vermişti. Bana, beni asla bırakmayacağına dair bir söz vermişti. "Hayır, bu doğru değil. Yalan söylüyorsun onlar ölmüş olamazlar."
"Evet. Yalan söyluyorsun. Onlar güçlüler, onlar ölemezler." dedi Arzu ağlayarak.
"Keşke yalan olsaydı. Diğer polisler ölmüş ve tahta yıkılmış yangının etkisiyle. O tahtanın diger tarafında yanmış üç ceset bulunmuş ve cesetler sevgililerinize ait. Cüzdanlarındaki kimlik kartları tespit ettik. Başınız sağ olsun."
"Yalan. Bu doğru olamaz." diye bağırdım.Hızla kolumdaki serumu çıkartıp tam ayağa kalkacakken Arzu bayılmıştı. Komser onun yanına gitmiştı. Bu sıra da iki hemşire odaya girmişti. Biri Arzu'ya bakıyordu diğeri ise doktor çağırmaya gidiyorum deyip hızla odadan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NERGİS (TAMAMLANDI)
AcciónO gece çığlık çığlığa bağırmıştı kız. Delicesine kurtarılmaya beklemişti. Fakat kimselere duyuramamıştı sesini. Sevdiği adam bile bu çığlığı, yalvarışı duymamıştı. Çaresizlikle teslim oldu. Artık onu kimse kurtaramazdı bu bataklıktan. Adam ona zorla...