3. Bölüm "Düş yakamdan!"

21.9K 999 118
                                    

Yorumsuz geçmeyelim bisküvili pastalarım. 😉😂

Cesareti olmalıydı insanın. Ceylan'ın ki kadar vahşi fakat bir o kadar da göz alıcı. Cihan'ı özlemeye tahammülü kalmadığında sarılmıştı telefona. Asistanını arayıp bir dedektif gibi yer tespiti yaptırmıştı. Kocasının Aras ve Rüya ile yemeğe çıktığını öğrendiğinde hem aşk hem de kıskançlık ateşiyle kavrulup, ince fiziğine yakışacak akıl karı olmayan bir elbise ile kocasının aklını başından almaya gelmişti. Temennisi buydu en azından. Tabi biraz da Rüya'ya yapacağı gösterişin abartısıydı bunlar ama çaktırmayalım lütfen! Beyaz tenine can yakıcı bir tebessüm yerleştirip kocasından ayrıldı ve gözlerini arkadaşına çevirdi. Aras'a!

Onu görmediği bir yıl boyunca nasıl değiştiğini gözlemledi önce. Ensesine kadar uzun olan saçları daha kısa bir hal almış, kumral teni daha bronz bir renge bürünerek yazı geride bıraktığını hayli aşikar ediyordu. Fakat yakışıklı çehresi ve duruşu hala aynı can alıcılığı ile karşısındaydı. Bir bakanın dönüp on kere bakacağı bir sıfatı vardı Aras'ın. Bunların yanı sıra düşünceli, erdemli ve cana yakın bir insandı. Ceylan için her zaman iyi bir dost olmuştu. Cihan için ise kardeşin ta kendisiydi. Bu yüzden Aras gönlünde çok ayrı bir yerdeydi. Ve çok özlediği bir gerçekti. Ona sarılmak istediğini belli edercesine Aras'a yaklaştı. Genç adamın da bunu istediği belliydi ki çoktan ona sarılmak için hazır bir pozisyonda bekliyordu.

"Aras," dedi saklayamadığı özlemi ve biraz da sitem yüklü sesiyle.

Cihan'la geçirdiği yıllar kadar Aras'la da zaman geçirmişti ve Cihan'la yakalayamadığı uyumu Aras ile yakalamayı başarmıştı. Onun gibi mükemmel bir insan bu devirde oldukça zor bulunuyordu. Genç, yakışıklı ve kibar bir beyefendi olarak anılıyordu medyada. Bu Ceylan ve Cihan için büyük bir gurur sebebiydi. Zira kocasında göremediği tavırları bir başkasında görüp varlığını halen daha sürdürdüğünü bilmek bir nebze iyi hissettiriyordu. Fakat Cihan gibi artık Aras'a da ulaşamıyordu. Bahsettiği telefonlarla olan bir iletişim değildi. Gönül bağıyla alakalıydı. Bunları aklının bir köşesine saklayıp sevincine set olmayı bıraktı ve arkadaşına sarıldı.

Sarılacaklarını bilse de Ceylan'ın yaptığı ani hamleyle afalladı Aras, fakat bozmadan ellerini beline sardı. Kollarının arasındaki kadın uzun boyuna rağmen ufacık kalıyordu. İnkar edemeyeceği fakat dilinden dökülmesine de izin veremeyeceği biçimde o da çok özlemişti.

"Umarım bu seni son görüşüm olmaz!" Sesindeki sitem kendini belli ederken samimiyeti de görmezden gelinecek gibi değildi. Onun bu tatlı tavırlarına gülümseyerek ayrıldı Ceylan'dan.

"Belli olmaz," dedi göz kırparak. Çok fazla ayakta kaldıklarını fark edip artık oturmaları için harekete geçen yine Aras olmuş ve Ceylan'ı omuzlarından tutarak Cihan'ın yanındaki sandalyeye yaklaştırmıştı.

"Sen kocanın yanına otur."

Sandalyeyi çekerek genç kızın oturmasını sağladı. Ceylan'ın bu duruma itirazı olmazken, Cihan her zaman ki gibi gözlerini devirmekle yetindi. Kibirle yanına kurulan karısından kurtulmak mümkün değildi. Ve bu çok bunaltıcı bir hale gelmeye başlamıştı. Biraz kafasını dinlemesine, yalnız, en azından Ceylansız kalmasına izin verilmeliydi. Fakat zaten bunu istediği kişi inatçının önde gideni, keçinin dik alası karısıydı!. Cihan ne zaman kaçmak istese Ceylan tilkilerin dolandığı beyninde müthiş bir organizasyon yaparak onu yakalamasını çok iyi biliyordu. Kin ile beslediği gözlerini karısından çekip Aras'ın da masaya katılarak tamamlanmalarını izledi.

"Aa, sende mi buradaydın Rüyacığım?"

Karısının, içinde kıskançlık barındıran fakat bir o kadar da sinsi sesine döndü. Bazen bu kadından korkuyordu. Tehlikeli bir dişiydi Ceylan. Hazırlıksız çıkabileceğiniz bir yol değildi. Sizi şaşırtmasını, ara sıra güldürmesini ve çokça çileden çıkarmasını iyi biliyordu.

Aşk'ın Adı: Ceylan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin