11.Bölüm "Başardılar"

28.8K 1.2K 284
                                    

Şimdi, buraya Cihan için bir şarkı sözü bırakmanızı istiyorum.

Hayal gücünüzün sınırlarına sonuna kadar güveniyorum.

Hadi Aslanlarım, Kanaryalarım, Kartallarım ve daha hangi takım varsa işte. 😂

Bunu ben şöyle bırakayım; seni çöpe atacağım poşete yazık, bir sigara yakacağım ateşe yazık.

🌟

Vahşi bir hortumdu onları sessizliğin içine çeken. Düşüncelerini ve özellikle kalplerini birbirinden kilometrelerce uzağa savuruyordu haşin bir rüzgar ile. Cihan sisli ve fırtınaya sebep olan bu hortumun içinde büyük uğraşlar veriyordu Ceylan'ın kalbine dokunabilmek için. Zordu, ona yaklaşmak demek acıya bile isteye göğüs germek demekti. Aklından geçenleri tahmin edebiliyordu. Ölmek pahasına Ceylan'a yaklaşırken, onun aklından, kalbinden geçenler şiddetli fırtınayla büyük darbeler halinde suratına vuruyor, yüzleştiği gerçekler kedere boğuyordu. Bakamıyordu bile, yeşil harelerinden geçenleri okuyup daha fazla işkence çekmemek için bakamıyordu. Kaçamak bakışlar attığında gördüğüyse dikenlerini çıkarmış camdan dışarıyı izliyor oluşuydu.

Ona yaklaşamadıkça ve aralarında bir münasebet kuramadıkça hoyratça kendisini sessizliğe çeken görüntülere daha sinirleniyor ve elleri direksiyonu daha çok sıkıyordu. Aras'la Ceylan'ı tek başına bıraktığında aklını kaçırması işten bile değildi. Ne konuştuklarını deli gibi merak etmişti. Aras'ın Ceylan'a dokunması ve Ceylan'ın Aras'a sarılması içinde tarifi edilemez kötü duygular bırakmıştı. Gözleri bir yangının içinde kalmış, feryat figan vaveylalar atmıştı fakat kimse de dönüp bir dirhem su vermemişti. Oysa Ceylan'ın yeşilleri mavisine değseydi göğsüne dolan hava dolusu huzura kimse sahip olamazdı. Ama o ferahlık bile çok görülmüş olmalıydı ki evden çıktıklarından bu yana gözleri yeşillerin hasretinden zonkluyordu.

Kıskançlık ne melun şeymiş meğer?

Sağlam insanı diri diri lavların arasına atıyordu. O kapı açık olsaydı belki Aras'ı bayıltana kadar döverdi. Gözünün önünde sergilenen sahne canını yakmıştı ve yakmaya devam ediyordu. Bir yanı da Ceylan'a öfkeliydi. Neden ona dokunmasına izin vermişti? Neden öyle sarılmıştı? Daha Cihan sarılmamıştı ki Ceylan'a. Bunu kendisi istememişti. Nasıl bir his bilmiyordu ama niyeyse bugün gözüne güzel gözükmüştü. Zaten bu sıralar içinde Ceylan olan her şey güzel gibiydi. Bir yandan kendisine kızıyordu bu düşüncelerinden dolayı! Bir zamanlar Ceylan'ın kendisindeki yerini hatırlatıyordu kendine. Kendi yaptıklarını, sebep olduklarını.

Gözünü kör eden hırsıydı. Bazı şeylerde fikrinin alınmasını istemişti. Hayatına kendi yön vermeyi dilemişti. Yoksa Ceylan evlenmeyeceği bir kadın değildi, hatta istese hak etmeyeceği bir kadındı. O gözünde hep çok yükseklerdeydi. Kızıyordu çünkü onun gibi sıradan birini seviyordu. Kızıyordu çünkü hayallerinden kendisi için vazgeçmişti. Hem bu yüzden kızmış hem de babasına uyarak hayatını yönetmeye çalışmasına öfkelenmişti. Hepsi; kendi öfkesiyle bilediği, Ceylan'ın da aşkıyla yaktığı keskin ve kızgın bıçağı, önce Ceylan'a sonra da kendi kalbine saplanmasına sebep olmuştu. Böylece Ceylan acıyla yüz göz olmuş, Cihan da bir kukla gibi yaşayıp gitmişti.

Şimdi hissettikleri için tüm bunlarla yanıp kavrulması mı gerekti? Bu zamana kadar onu kendinden uzaklaştırmak için her şeyi yapmıştı fakat ardı hiç yoktu. Onsuzluğun güzel olduğunu sanırken, gözlerinin eksikliği bile korku dolu bir kabustu. Bunu fark etmesi için Ceylan'ın yavaş yavaş kendinden uzaklaşması gerekmişti. Artık aklı, kalbi, bedeni bir uçurumun dibindeydi. Aşağısı Ceylan, arkası hayattı Cihan için her zaman. Ama o ilk defa o uçurumdan atlamak ve bu hazzı tatmak istiyordu. Kısacası bir zamanlar; istediği her şeyin ölüm sebebi, gerçekliğinin ise hakir bedenine mezar olacağını bilememişti.

Aşk'ın Adı: Ceylan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin