5.Bölüm "Asla unutmayacağım."

22K 997 154
                                    

Size kucak dolusu sevgi, saygı ve öpçüklerimi 😂 gönderiyorum. Ballı lokmalarım benim. ❤️

Yorum yapmayanın kafasına terlik fırlatırım.

Doğum gününe Cihan ile uyanmanın mutluluğunu yaşıyordu. Dün gece olanlardan sonra krizi fırsata çevirmeyi başarmıştı. Her zamanki gibi! Kendisiyle gurur duyuyordu. Bütün hafta sonunu kocasıyla geçirip büyük bir hengameden uzak kalacağı için şimdiden içine koca bir huzur dolmuştu. Güzel bir kahvaltı yapıp yukarı kaçmış, minik tatilleri için valiz hazırlıyordu. Büyük bir sevinçle eksik kalmadığına inandığı valizini kapattığında artık hazır olduğuna emindi.

Gözleri neredeyse hazır olan bir başka bedene kaydı. Kocası gözünün önünde gömleğinin düğmelerini iliklerken o kadar harika gözüküyordu ki gününün aydınlanmamasının imkanı yoktu. Cihan yeşil gözlerin hedefi olduğunu hissettiğinde işini hızlıca bitirip arkasını döndü ve Ceylan’a bakmadan az önce hazırladığı valizi alarak çıktı odadan. Kuyruğundan yine kurtulamadığı için dertliydi. İçinde Ceylan’ın olmadığı bir dakikası yok gibiydi artık ve bu oldukça boğucuydu Cihan için. İki gün kafa dinlerim diye düşünmüştü fakat yine ve yine hayalleri suya düşmüştü. Aşağı indiğinde onu bekleyen ailesine dönmeden önce Aras’a mesaj attı. Ardından annesiyle ve ablasıyla kısaca vedalaşıp Aras’ın yola çıktıklarını bildiren mesajına cevap verdi. 

“Dayı yengem nerede?” Elif’in heyecandan elini ayağını birbirine dolamasını gülümseyerek izledi. Cevap vereceği sırada karısının merdivenlerin başında olduğunu gördü.

Odadan çıktığında duymuştu Ceylan yeğeninin sesini ve Cihan’a bırakmadan koşar adımlarla indiği merdivenden seslendi. “Buradayım.”

Neşeyle aşağı inen karısının görüntüsü ve Elif’in artan heyecanıyla mutfağa bakması ortada dönen dolabı anlaması için yetip de artmıştı. Birkaç saniye sonra Duygu elindeki pastayla mutfaktan çıktı. Ceylan da son basamağı inecekti ki ayağı içe dönerek ona ihanet etti. Her zamanki gibi dizlerinin üzerine düşeceğini düşündüğünde havada yakalamıştı kocası elini. Sol eli onun avuçları arasındayken burkulan ayağını düzeltip bir prenses edasıyla eteğini tuttu ve hafifçe diz kırıp gülümsedi. Ceylan’ın işveli hareketlerini, kalbinin normalden daha fazla kan pompalaması ile seyrederken kendine gelerek gözlerini kaçırdı. Onun son basamağı kazasız bir şekilde indiğine emin olup elini çekti ve biraz geri giderek ortada dönen oyunu izlemeye koyuldu.  

“Sürpriz!” Son heceyi oldukça uzatarak çığlıklar atan ikiliye bir eli damağında bir eli kalbinde döndü Ceylan.

Cihan tüm retinasını öyle kaplamıştı ki kızları fark etmesi biraz zaman almıştı. Çığlıkların kalbine indirdiğini itiraf etmeliydi. Gözlerindeki perde kalktığında pastayı ancak görebildi. Duygulanmadan edemedi. Duygu ve Elif de olmasa yaşadığını hissedemeyecekti. Varlığı hep meçhul kalacaktı. Kayıtlarda yaşıyor diye geçen bir birey olacaktı. Nasıl yaşadığının bir önemi yoktu ondan başka kimse için. Bu yüzden onun için oldukça değerli ve anlamlıydı. Yaşlar gözlerindeki yerini çoktan almıştı. Başını yana eğip dudaklarını büzdü mazlum ve mahcup bir ifade ile. 

“İyi ki doğdun Ceylan.”

Duygu’nun burnunun dibine getirdiği pastaya gülümseyerek baktı. Bu ‘artık üfle şunu’ demekti. Pek sabırsız bir görümcesi vardı. Onun kollarının ağrımasına kıyamayıp pastanın bir ucundan da Ceylan tuttu. Gözleri mumlara kaydığında kırık bir tebessüm peyda oldu dudaklarında. İki mum vardı birinde iki, birinde beş yazıyordu. Artık resmen yirmi beş yaşındaydı.  

Aşk'ın Adı: Ceylan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin