17.Bölüm "İzin ver Asel bizim olsun."

20K 877 80
                                    

Efendim bohçacı geldi bohçacı.

Keyifli okumalar diliyorum canlarıma.

🎈

Korku, insan gibi zuhur etmeye başlamıştı. İçindeki tüm ihtimaller toplanmış adeta bir balta görünümüne bürünmüştü. Ve korku eline o baltayı alıp adamın kalbinin üzerine üzerine vuruyordu. Olabilecek en sert şekilde! İşte Cihan'ın hissettiği tam olarak buydu. Ceylan'la geçirdiği bir günü yine onunla kapatmak istemişti fakat aralarına davetsiz bir misafir katılmıştı. Bilmiyordu belki de davetsiz değildi. İşte en çok da bu şüphenin ağırlığı vardı o baltanın üzerinde.

Aras! Gitmişti, en son öyleydi. Fakat şimdi geri dönmüştü. Ama İstanbul'a değil Muğla'ya, Ceylan'ın yanına. Bu ihanetin kaçıncı perdesiydi? Karşısındaki adam gözlerini karısına öyle bir kaptırmıştı ki kendisini göremeyecek vaziyetteydi. Elleri kendiliğinden yumruk olurken dişlerini sıktı. Canı yerinden çıkıp Aras'ı katletmek istiyordu. O gözleri yerinden çıkarıp ortalığı cehennem yerine çevirecek öfke, kıskançlık vardı üzerinde. Gözlerini Ceylan'a çevirdiğinde şaşkın bakışlarının hala hüküm sürdüğünü gördü. Birkaç saniyeliğine gözleri kesiştiğinde bir rahatlama sardı adamın vücudunu.

"Cihan."

Ceylan'ın bakışları Aras'ın da dikkatini çekmiş olacaktı ki gözlerini odak noktasına çevirdiğinde onu fark edebilmişti. 'Cihan ya!' dedi genç adam içinden. Beklemiyordu tabi onu. Kalbindeki korku ve koruma istediği onu Ceylan’ın yanına itmişti. Kafasında yankılanan binlerce şüphe ve korku dolu cümle vardı. Hepsi bir saniyede infaz kararını verebilirdi. 

"Boşanırsanız ve Ceylan bana gelirse onu bırakmam!" Bu cümle belki de onun en büyük kabusuydu. 

"Hoş geldin, kusura bakma biraz şaşırdım."

Ceylan Cihan'ın yanından geçip Aras'a doğru yaklaştı. Bu adımlar Cihan'ın göğsüne büyük çizikler attı. Büyük yaralar alıyordu. Belki bedenine değil ama ruhuna. Ceylan Cihan'a böyle yaklaşmamıştı uzun zamandır. Kıskançlık deyin, ne derseniz deyin ama bu bambaşka bir şeydi adam için. Aitlik de değil, Ceylan Cihan'ın bir parçası, yarısıydı ve daha genç adam yarısına doya doya sarılamazken şimdi karşısındaki manzara onu büyük hayal kırıklığına uğrattı. Sanki asırlardır sarılıyorlar gibiydi oysaki daha on saniye ancak olmuştu. Ceylan'ın kolundan nazikçe tutup Aras'tan uzaklaştırdı.

"Hoş geldin, ama yanlış yere geldin galiba."

Söz konusu Ceylan olunca ağzından çıkanlara engel olamıyordu. Cihan'ın sert tavrı Aras'ı sadece güldürmüştü. Aşık bir Cihan! Hem de aynı kadına. İşi zor olsa gerekti.

"Olmam gereken yerdeyim."

Bunu söylerken kendinden oldukça emindi. Duyduğu sözler Cihan'ı bir boğaya çevirirken gözlerini ona sakince bakan Ceylan'a çevirdi ve ani bir hızla Aras'a geri döndü.

"Ne tesadüf, ben de öyle."

Aras'a aşkını kanıtlamak ister gibi bakıyordu. Anlasın ve uzak dursun, bu savaşa girmesin! Ama bilmiyordu ki adam, zaten anlıyordu. Daha önceden biliyordu. Olaya müdahale etme zamanının geldiğini düşündü genç kız. Boğazını temizleyerek aralarına girdi.

"Aç mısın?"

Ceylan da ağzından çıkanın farkında değildi fakat Aras evine kadar gelmişti. Geri gönderemezdi. Gözleri büyüdü Cihan'ın dehşetle. Ne yani bu adama yemek mi yapacaktı? O aşığı olduğu parmaklarla başka birine? Onu kovduğu eve başkasının ayak basmasına izin verecekti. Bir kere Cihan izin verir miydi? Asla!

Aşk'ın Adı: Ceylan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin