Sizin o yorum yapan parmaklarınızı var ya yicem yicem. Sizi sabaha kadar övebilirim ama bölüme geçelim.
Yoruma devam, yoksa bu sefer süpürgeyle kovalarım. 😂🤭
🎈
Ayaz vardı. Kalbindeki kadar üşütmese de hatırı sayılır bir soğukluğu vardı. Eylül kendini hissettirmeye başlamıştı. Rüzgar kulağında uğulduyordu fakat yüreğinin sesi kadar sağır edici değildi. Tiz bir sesin tüm bardakları, camları parçalara ayırıp yerle yeksan etmesi gibi Ceylan’ın yüreğinin sesi de doğadaki dağları, taşları parçalayacaktı neredeyse. Kalbinin kırıkları ayaklarına değil tüm bedenine batıyordu. Bu yola her şeyi göze alarak çıkmıştı. Gözünü açmış Cihan’ı görmüştü. Etrafındaki onca erkekten kalbi bir kuş gibi gidip Cihan’a konmuştu. Kısa zaman içerisinde aklı da fikri de Cihan olmuştu. İstiyordu ki o da Cihan’ın aklı fikri olsun. Cihan da onu sevsin istemişti.
Babası bir gün; “Cihan ile seni evlendirmek istiyorum eğer senin de gönül rızan varsa?” dediğinde yüreği çoktan uçup Cihan’ın ellerine konmuştu.
İçinde Cihan’ın olduğu hiçbir şeye hayır demezdi, diyemezdi. Yüreği ondan daha çok söz hakkına sahipti. Aklını, fikrini ve Cihan’ın düşüncelerini bir kenara atıp kalbinin o sağır edici sesini dinlemişti. Yoksa ne uyku, ne de yaşamak helal gelecekti gencecik bedenine. Yürekten inandığı tek bir şey vardı, o da Cihan’ın da bir gün kendisini seveceğiydi. Dört gözle bu anı beklemişti ama Cihan hala ilk gün ki gibiydi.
Evlendikleri gün adamın gözlerinde gördüğü o ateş hiç sönmemişti. O öfke, o nefret hiç geçmemiş gün geçtikçe daha da artmıştı. Şimdiyse katlanılmaz bir hale gelmişti Ceylan için. Bunca yıldır susan mantığı şimdi devreye girmiş, her şeyi birer birer sorgulatıyordu ona. Kendi hayatını, Cihan’ın hayatını. Devam ederse böyle sürüp gidecekti, hem de yıllarca! Bırakıp gitse... Dili varmıyordu ki yüreği varsın. Düşünmeye bile yeltenemezken ayakları ondan uzağa gitmek için nasıl adım atardı? İhanet sayardı bunu kalbi. Fakat ihanetin en büyüğünü kocası yapmamış mıydı ahlaksız ve gurur kırıcı sözleriyle? Kulaklarında çınlıyordu hala.
“Keşke yerinde Rüya olsaydı.”
Onu, yerine koyduğu basit kadınlar...
Boğazından kaçan yanık hıçkırıkla kulaklarını kapattı. Sağır olmak istiyordu, birkaç dakika öncesini hafızasından silmek için neler vermezdi. Ama kimse silemeyecekti. Hem de ömür boyu. Çıkmaz bir sokakta kalakalmıştı. Cihan onun çıkmaz sokağıydı. Bütün yaralarına o sebep olsa da, şimdi çıkıp gelse, sarılsa her şey geçecek gibiydi. Kalbine lanetler yağdırıyordu. Bu kadar sevecek ne vardı ki Allah’ın nemrudunda? Güldü kendi kendine. Oysa az önce ağlıyordu. Cihan’ı sevmek için sebep aramadı ki Ceylan hiç. Sesi yetmişti kalbine.
“Oo, güzellik akşam akşam tek başına sıkılmıyor musun?”
Duyduğu itici sesle başını kaldırdı. Karşısında iki tane iri-uzun, saçı sakalı birbirine karışmış adam vardı. Korkuyla etrafına baktığında otelden çok fazla uzaklaştığını fark etti. Onlardan başka kimse yoktu ve sesini duymaları bir mucize olurdu. Üzerinde, şeref yoksunu oldukları suratlarından akan adamların alıcı gözle baktığı beyaz elbisesi vardı. Şimdi bağırsa onu kim duyacaktı?
**
Öfke tüm vücudunu esir almıştı. İçinde patlamaya hazır bir bomba vardı sanki. Kendine kızıyordu. Ceylan o lafların hiç birini hak etmemişti, adı gibi biliyordu. Sadece artık gitsin istiyordu. Ceylan yanında oldukça daha da saldırgan bir adam haline geliyordu. Bunu engelleyemiyordu. Ağzından çıkanları kulağı duymuyordu. Fakat ilk defa söylediklerine pişman olmuştu, ağır konuşmuştu. Bir kadına yapabileceği en büyük kötülüğü yapmıştı. Karısına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ın Adı: Ceylan
Roman d'amour11.12.2018 Başlangıç. 08.08.2019 Bitiş. Ayakları kum tanelerine bata çıka ilerliyordu genç kız. Gözlerindeki yaş bitmişti peşinden gelen adam yüzünden. "Seni öptü!" Adamın sessiz haykırışını duymuştu. Artık sessiz kalamayacaktı ama avaz avaz bağıra...