26. Bölüm "Ceylan Kandemir."

13.9K 584 26
                                    

Bu sizin, Ceylan için seçtiğiniz gelinlik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu sizin, Ceylan için seçtiğiniz gelinlik. 😁

Sanırım herkes Ezhar kelimesinden sonra Ceylan'ı çiçekler içerisinde görmek istemiş. 🌸

Keyifli okumalar. ❤

🎉

Dün gece, aşka müebbet yemiş bedenler ayrılıktan beraat etmiş sonunda vuslata ermişlerdi. Cihan'ın gözlerinden taşanlar birçok süslü kelimenin anlamıydı aslında ve bunları söze dökmeye ihtiyacı olmadığını bilmesi aralarındaki aşkın gerçekliğine bir kanıttı. Ceylan'a dokunmak yasak bir elmanın tatlılığını vermişti ona. Ama yasak değildi ve bir olmanın, vuslatın bu kadar büyüleyeceğini tahmin edememesi kalbine belli çapta zararlar vermişti. Cennetin en güzel köşesinde bir yer kapmış, en güzel huriyi de gönlüne katarak yaşamak için bir adım atmıştı. Şimdi her şeyi ile ona ait olan kadının uyanmasını bekliyordu.

Gözleri her zaman bakmak isteyeceği bir denizden daha güzel olduğu için onlarla bir araya gelmek için sabırsızlanıyordu. Merakının büyük bir kısmını cezbeden önemli konu ise onun kadar mutlu olup olmadığıydı. Şüphesiz Cihan bu mutlulukla Dünyayı fethedebilir, sıkıntıda dertte olan tüm insanları bulup Dünyayı toz pembe bir bulutun içine sokabilirdi. O güce sahip hissediyordu kendini. Parmakları rahat durmayıp yaramazlık için ilk adımını öpe öpe doyamadığı dudaklara dokunarak attı. Baş parmağı bu anın tadını çıkarırken aslında onun yerinde dudaklarının olması gerektiğini fark etti.

Karıncalanmaya başlamış dudaklarını dermanına yaklaştırıp kısa bir öpücükle taçlandırdı sabahlarını. Artık tüm acılara eyvallahtı Cihan için. Kendi yaptıkları aslında yine onu yakmıştı ve yine onun öğrenmesini sağlamıştı. Çektiği çileden demlenmiş, acıdan kavrulmuştu. Teni bir yakamoz gibi parıldayan karısına baktığında çektiği cefaların karşılığını aldığını görmek yüce bir huzur veriyordu sadece Ceylan'dan ibaret kalbine. İçindekiler ona pranga olurken zincirlerinden kurtulup sevgiliye kavuşmak için dudaklarından döküldü kelimeler. Aynı zamanda elleri en sevdiği ve en kıskandığı yerde geziniyordu. Karısının menekşe koyuluğundaki saçlarında. O saçların alnına düşmesini kıskanmak çılgınlıksa o bu çılgınlığa seve seve dahil oluyordu.

"Seni sevmek çok güzelmiş. Çok aptalmışım. Ama kafama vura vura bana aşkı anlatmaya çalışırken bir şeyi atlamışsın karıcığım. Bana sadece aşktan bahsettin. Adının Ceylan olduğundan ve bu kadar büyüleyici hissettirdiğinden bahsetmedin. Ben aşka aşık olmadım ki, ben aşık da olmadım. Ben sen oldum. Uyan artık, uyan ki gözlerim gözlerine kavuşsun. Sesin kulaklarıma bayramı getirsin."

Tam da çok güzel bir rüyanın eşiğindeydi. Kucağında küçük bir kız çocuğuyla yeşilliklerin arasından koşa koşa ilerliyordu. Kulağında çınlayan "Anne" kelimesi onu olduğundan daha güçlü bir varlık yapıyordu. Ve daha sevgi dolu. Öyle ki bu sevgi aşktan daha yüce ve daha güçlüydü. Hangi sevgi bu derece büyük olabilirdi ki? Tekrardan bir "Anne" sesi duyduğunda kucağındaki küçük kıza bakışlarını çevirmeyi akıl edebildi.  Küçük kız gözlerindeki sevinçle yanağına yaklaştığında kollarına hapsetmek istedi onu. Küçük dudakları elmacık kemiğiyle buluştuğunda koca bir kalp çarpıntısıyla gözlerini araladı.

Aşk'ın Adı: Ceylan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin