Nasıl gidiyor canımlar? Yorgunum sizi övemedim kusura bakmayın. ❤️
🌙
Bir güz günüydü aşkından vazgeçişi. Yeni bir hayata yelken açışının sabahıydı. Aynanın karşısında gördüğü kadın kendisine çok yabancıydı. Göz altları çökmüş, zayıflıktan elmacık kemikleri daha da belirginleşmiş, kemikleri sayılır hale gelmişti on beş günde. Tarağı saçlarında son kez gezdirip masaya bıraktı. Nefes almak bile ağır geliyordu artık. Dik başı, sivri dili gitmiş, özgüveni kaybolmuş kendisini kimsesiz ve sığıntı hissediyordu. Aslında Ceylan hep böyle olduğunu biliyordu fakat kendi kendini korumuş ve sivri dili her şeyin üstesinden gelmişti. Fakat artık kelimenin tam anlamıyla öyle olduğuna inanıyordu. Cihan ona tüm duygularını kaybettirmişti. Benliği kısık ateşte yanan bir mum gibiydi. Uzaktan küçücük, üflesen sönecek ateşi Cihan devirip gönlünde koca bir yangın çıkarmıştı. Böylece var olan benliği ve kişiliği de zayi olmuştu.
Tek üzüldüğü, bir aşkın içinde kaybolup giden varlığıydı. Sadece kendisi! Ve toparlanması için gitmesi lazımdı.
Cihan'dan gitmek...
Çok kolay değildi, kalbini bırakmak gibi bir şeydi bu. Ama artık kendisi için hareket edecekti. Cihan bile isteye kendini gözlerinde de kalbinde de öldürmüşken, Ceylan'a sadece gömmek kalıyordu. Belki yüreği ezilecek, aklı büyük bir keşmekeşe yarenlik edecekti fakat her zaman yaptığı gibi güçlü duracak ve içinde başlattığı savaşın sonunu yazacaktı. Bu sefer gücü aşkı için değil kendi içindi! Aynadaki suretiyle girdiği münakaşayı bölen kapı sesi oldu. Gir demesine kalmadan Duygu içeri adım atmıştı bile. Elindeki tepsiyi gördüğünde aynı döngüyü tekrarlamamak için suratını buruşturdu. Hiç içinden gelmiyordu yemek. Yediğinde de kusmak istiyordu. Midesi hazmedemiyordu. Çoğu şeyi hazmedemediği gibi!
"Boşuna zahmet etmeseydin."
Gözlerini devirdi Duygu. Ceylan'ı her gün aynanın önünde bulmak artık korkutmaya başlamıştı. Kendiyle yüzleştiğinin farkındaydı fakat bu halleri hiç sağlıklı gelmiyordu. Sert adımlarla tepsiyi komodinin üzerine bırakıp kollarını göğsünde bağladı.
"Yeter be, aşağıda abim burada sen. Ceylan kemiklerin sayılıyor ölmek mi istiyorsun?"
Duygu'nun isyankar sözlerine omuz silkti. Tabi ki ölmek istemiyordu, aklını kaybetmemişti sonuçta, fakat onca şey varken bir lokma yemeği içi almıyordu.
"Yiyorum, bir iki parça yetiyor."
Gönlü olsun diye midesine bir iki zeytin göndermekten bahsediyordu. Şiddete başvurmak istemiyordu ama sevgili yengesi onu buna mecbur bırakıyordu. Komodine yaklaşırken söylenmeye başladı. "Yok yok abim haklıymış. İnatçıdır o, yemezse tık ağzına dedi ama dinlemedim."
Ne demek istediğini anlamadığından kaşları çatıldı Ceylan'ın. Cihan mı demişti? Düşünmeye fırsat bulamadan hazırladığını gördüğü ekmek arasını ağzının dibine kadar soktu. Bu kızın fevri tavırları kendisine yönelik olduğunda sinirden domuza dönüyordu. Fakat şimdi mecali olmadığından ters bakışlarıyla yetinmesini diledi.
"Ne oldu size anlamadım. Hayır abim bir halt yemiş belli. Sana kahvaltı gönderiyor her sabah ama sen bu kadar kötü olduğuna göre büyük bir halt yemiş. Ne yaptı Allah aşkına?"
Şaşkınlıktan dudakları aralandı. Kahvaltıları gönderenin Cihan olduğunu bilmiyordu. Kocası ilk defa onunla ilgileniyordu. Normalde olsa bunu gözünde büyütür dünyanın en mutlu kadını olurdu fakat şimdi kalbinde bir çarpıntı bile hissetmiyordu. Çünkü biliyordu ki Cihan vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu. Ceylan her şeyi daha iyi anlıyordu şimdi. Geceleri Cihan'ın yanında değil koltukta yatıyordu. Sabah uyandığında ise kendisini yatakta buluyordu. Kocası kendince kendini affettirmeye çalışıyordu fakat Ceylan küs değildi, bunun geri dönüşü yoktu. O pes etmişti. Cihan onun tüm hayallerini alıp gitmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/170125713-288-k145212.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ın Adı: Ceylan
Romantizm11.12.2018 Başlangıç. 08.08.2019 Bitiş. Ayakları kum tanelerine bata çıka ilerliyordu genç kız. Gözlerindeki yaş bitmişti peşinden gelen adam yüzünden. "Seni öptü!" Adamın sessiz haykırışını duymuştu. Artık sessiz kalamayacaktı ama avaz avaz bağıra...