14.Bölüm "Senden daha yaratıcı bir şey tanımıyorum"

25.9K 928 105
                                    

Sevdiceklerim, iyisiniz inşallah. ❤️

Elimde bebe bisküvimle yorumlarınızı okumak istiyorum. Bir de;

Keyifli okumalar. 🤭

🌟

Ne kadar beklemişti, ne kadar çabalamıştı Cihan'ın gözünde bir umut ışığı yakalayabilmek için. Kendinden vazgeçmiş, gururunu ayaklar altına almıştı. Çünkü kendinden de önde tuttuğuydu o. Aşkının büyüklüğüydü inandığı. Fakat çok acı bir şekilde öğrenmişti zorla güzellik olmayacağını. Gerçeklerle yüzleşe yüzleşe. Şimdi kendi içinde pembelerle kurduğu küçük dünyasına tekrardan girmişti adam. İzinsiz ve apansız. Rahatsız etmişti bu durum Ceylan'ı. Huzurlu bir hayat sürerken geçmiş korkularının tekrar hayalet gibi gün yüzüne çıkması tedirgin ediyordu onu. Her gün yüzüne onu sevmediğini haykıran, onu iten, değersiz gösteren, özgüvenini düşüren adam şimdi gelmiş gözünde umut kırıntılarıyla ona bakıyordu. Kanar mıydı hiç?

O salak kızı geride bırakalı çok olmuştu. Öyle olduğunu umuyordu fakat tüm bunlar sorgulamasına engel değildi. Gerçekten ne olmuştu? Ne değişmişti de ona böyle davranıyor, bir ateş kadar sıcak bakıyor merak ediyordu. Bunlara bir cevap aramaktan feri kalmamıştı. Onun gözündeki Cihan hep aynıydı. Kıran bir Cihan! Sevmeyen Cihan! Onun kırdıklarını hep Ceylan toplamıştı. Bu sefer tam anlamıyla toparlanabilmişken, geleceğe dair adımlarını sağlam temellere atmak için çabalarken Cihan'ın bir dozer gibi tüm bunları ezmesini izin vermeyecekti. Artık akıllanmıştı, Cihan'ın her hareketiyle dağılmayacak kadar güçlenmişti. Çünkü tek başındaydı! Bundan böyle hayatını kendisi idare ediyordu. Şimdi izin vermemeliydi aklını işgal etmesine, yüreğini titretmesine. Eski saf, gurursuz Ceylan ölmüştü. Ceylan bizzat kendisi öldürmüş, geride bırakmıştı aşkından yanmış kadını. Cihan dokunmaya kalksa hala sönmemiş koru yakardı onu. Şimdi aklıyla, mantığıyla hareket eden kadın vardı.

Elini yanağından çekip boğulmaya yüz tuttuğu düşüncelerinin arasından çıktı. Ayağa kalkıp lobiye geçti. Gecenin on ikisi olmuştu. Ağrıyan gözlerini kapatıp, elini beline götürdü ve gerindi. Bu işin onu yorduğu su götürmez bir gerçekti. Gözlerini tatlı bir mahmurlukla araladığında otelin önünde yanıp sönen ışığı fark etti. Kapının önünde duran arabanın ambulans olduğunu anladığında ellerini belinden çekip kapıya yöneldi. Hızlı adımlarla kapının önünde, olanları seyre dalmış Baran'a yaklaştı. Meraklı bakışlarını ona çevirdi.

"Ne oldu?"

"Delinin biri tüm sarmaları sipariş etmiş, yetmemiş oturup hepsini yemiş. Sanırım mide fesadı geçiriyor. Bir tür krize girmiş. Görevlilerin dediğine göre de tansiyonu tavan yapmış."

Baran'ın sıraladığı cümleler kulaklarını bir tilki gibi yavaşça havaya dikti. Gözleri bir baykuş gibi kocaman açılırken zihnine düşen ihtimal birazcık korkmasına sebep oldu. Hızlı adımlarla ambulansa yöneldiğinde sedyede yatanın sadece ayaklarını görüyordu. Sonunda arka kapının önünde durduğunda tam da beklediği kişiyi görmüştü. Cihan! Ambulansın içine adım attığında hala şaşkınlığını koruyordu! Bu adam deli miydi?

"Ne yaptın sen?" Dedi şokla.

Durumu iyi olmamasına rağmen gülümsedi Cihan. Bedeni hafif titriyordu. Kaç tencere sarma yediğini hatırlamıyordu bile. En son gözünün önünde sarı yıldızlar belirip aklını Ceylan'la bozduğunda ölümün de yaşamın da onun ellerinden olacağını anlamıştı. Ve bunu ona söylemekten asla çekinmedi. 

"Sana o sarmaların sadece benim olduğunu söylemiştim karıcığım."

"Siz eşi misiniz?" Aniden yanında biten görevliyi, şiddetli bir refleksle kafasını iki yana sallayarak reddetti.

Aşk'ın Adı: Ceylan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin