Atakan - Bölüm 4

3.7K 208 31
                                    

"Bizi arkadaşlarınla tanıştırsana," dedi Burak, grupça çektiğimiz bir fotoğrafa bakarken. Onur'u işaret parmağıyla gösterip sordu:

"Eski sevgilin bu çocuk muydu?" Başımı, onaylar anlamda salladım. Yüzünü buruşturup dudak büktü:

"Yakışıklı çocuk aslında ama mimiklerini sevmedim. Çok itici." Gözlerimi devirmeden edemedim. Onur hakkında çoğu insan böyle düşünürdü, itici. İticiliğini göremeyen tek salak bendim herhalde.

"İlk bu çocuğa mı verdin?" Konuşan Tunç'tu. Bir yandan beyaz gömleğinin düğmelerini iliklerken bir yandan da Burak'ın omzunun üstünden fotoğrafa bir bakış atmıştı. Kaşlarımı çatıp kollarımı önümde kavuşturdum:

"Vermek ne ya? Aptal aptal deyimler kullanmasana hayvan herif! Neyse, evet ilk cinsel ilişkimi bu salakla yaşadım." Trip atıyor olmak umurumda değildi, sinir olmuştum. Tunç, sırıttı:

"İlk cinsel ilişkim ne ya? Şurada biz bizeyiz, kestaneyi deldirdim desene," derken kıkır kıkır gülüyordu. Burnumdan soluyarak Burak'a döndüm. Aklı başında davranıyor olmasını ummuştum ama o da bıyık altından gülüyordu. Tekrar Tunç'a dönüp küçümseyici bir bakış attım:

"Sen kendine bak, bakir çocuk. Ben en azından kestaneyi deldirebildim, sende hiç vukuat yok..." Baş parmağını havaya kaldırıp iki yana salladı ve sözümü kesti:

"Bir kere ben kendimi Elis'e saklıyorum." Burak'la ya sabır, der gibi bakıştık. İkimiz de yorum yapamıyorduk artık. Aklını başına toplamasını ummaktan başka çare yoktu, tabii bu sırada kaç yıl daha Elis diye sayıklayacağını kestirmemiz imkansızdı.

"Hazırlandıysanız çıkalım artık," dedi Burak sabırsızca. Tunç'la birlikte kapıya yönelirlerken ben hâlâ minik halka küpelerimi takıyordum. İşimi bitirince koşa koşa yanlarına gittim.

Araba yolculuğu sakin geçmişti. Dün gece hiç uyumadığımız ve sabahın 7'sine kadar tekila shot attığımız için bitkindik. Bir araya gelince gerçekten çok içiyorduk, Burak bile zıvanadan çıkıyordu. Arabanın sallantısı yüzünden oturduğum yerde uyukluyordum ki ani bir frenle durduğumuzu fark ettim. 

Gözlerimi ovuşturup camdan etrafa bakmaya çalıştım. Bahsettikleri barın önündeydik, açıkçası bar mı lüks bir restoran mı belli değildi camdan görebildiğim kadarıyla. Önümüzde takım elbise giymiş bir vale duruyordu, ben ağır hareketlerle arabadan aşağı inerken Tunç da araba anahtarlarını valeye bıraktı.

Mekanın her yeri gümüş, gri ve siyahla bezenmişti. Tek tük birkaç yerde ve sahnede bolca olmak üzere beyaz spot ışıkları vardı, ortam karanlık sayılırdı. Sahnede bir grup müzisyen 70'lerden bir parça çalıyordu. Bir grup dediğime bakmayın, çok kalabalıktılar ve saksafondan akustik gitara, çok çeşitli müzik aletleri kullanıyorlardı. Daha azı beklenemezdi gerçi, çünkü çaldıkları şeyi caz müziğe benzetmiştim. Biz yerimize oturup bir şeyler sipariş ederken daha neşeli bir şarkıya geçtiler.

"Bu müzikle dans edesim geldi," diye bağırdım sesimi duyurmaya çalışarak. Tunç, sahneyi işaret etti ve bir şeyler söyledi ama duyamıyordum. Uğraşmak yerine direkt sahneye baktım ve beş kişinin yan yana dizilip ritmik hareketler yaptığını gördüm. Bunlar dans grubu muydu? Pek sanmıyordum çünkü kıyafetleri uyuşmuyordu. Barın çalışanı olduklarından emindim gerçi, çünkü insanları sahneye çıkmaya teşvik ediyorlardı.

Pist kalabalıklaşmadan hemen önce onu gördüm. Platin sarısı saçları, porselen gibi tenine çok yakışmıştı. Yüzünü bana döndüğünde bir an göz göze geldik. David Bowie ile Gigi Hadid karışımı yüz hatları vardı, gördüğüm en çekici insanlardan biri olmalıydı. Gözlerimi alamıyordum.

Önüne önce bir kadın, daha sonra uzun bir adam geçti. Onu görmemin engellenmesinden hoşlanmamıştım. Yüzümü buruşturdum ve arkama yaslandım.

"Piste çıksana," diye bağırıyordu Burak kulağımın dibinde. Nedenmiş, dercesine sevimsiz bir bakış attım. Muzipçe güldü ve bağırdı:

"O çocuğu gözüne kestirdiğini fark ettim!" Ardından sırtımı itti ve ayağa kalkmamı sağladı.

Bennie and the Jets || BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin