NOT: Buradaki olayları hatırlamak için 12. bölüme ve öncesindeki 1-2 bölüme daha tekrar bakabilirsiniz.
Sabah uyandığımda başım çatlıyordu. Bir yanımdaki Fatih'e, bir de tavana baktıktan sonra tekrar gözlerimi kapadım. Dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum.
Kederli bir iç çektim, dün gece aramızda hiçbir şey yaşanmamıştı; yaşanamamıştı çünkü ben sarhoştum! Üstüne üstlük sarhoş olduktan sonra Tunç'a asılan kızı kıskanma numarama devam etmiştim ve salak gibi potlar kırmıştım. Neredeyse Onur'un adını anacaktım, neyse ki biseksüel piçler olarak genellemiştim, gerçi hangisi daha kötüydü bilemiyordum çünkü anladığım kadarıyla Fatih'in de az da olsa biseksüel eğilimleri vardı. Kadın müşterilerinin de olduğunu duymuştum.
Uyur taklidi yaparken Fatih'in gözlerini üstümde hissedebiliyordum. Böyle rol yapmam çok yanlıştı, farkındaydım ama ne yapabilirdim ki? İçim içime sığmıyordu, bana kötü davranmamıştı ve reddetmek şöyle dursun, uyurken beni izliyordu. Birçok platonik âşık benim yerimde olmak isterdi; küçük bir ana sahip olmak, bir umut da olsa karşılık alabileceğini sezmek...
Aklım yerinde olsaydı bu anın daha fazla tadını çıkarırdım ama birdenbire gözlerimin açılacağı tuttu ve büyü bozuldu. Fatih beni çeşitli konularda sorguya çekerken verdiğim cevapların birçoğunun içine yalan bile karıştıramıyordum.
Mckagan rumuzunu gördüğümde yaşadığım şaşkınlıktan dolayı öyle aşırı tepki verdim ki neredeyse yalanım ortaya çıkıyordu. Panikle cebimdeki telefonu alıp inceledim, aynı marka ve aynı modeldi, bu modası geçmiş sözde akıllı takozları hâlâ benden başka kullanan tek tanıdığım Tunç'tu. Telefona gelen mesajları incelediğimde de tahminim doğrulanıyordu.
Fatih'e aceleyle veda edip evinden çıktıktan sonra deli danalar gibi koşarak apartmandan çıktım. Bu sefer gerçekten işin içine etmiştim, şimdi nasıl Fatih'in karşısına çıkacaktım ki? Birileri telefonumu ele geçirip Mckagan rumuzu altında Fatih'le kurduğum kırılgan ilişkiyi tuzla buz etmişti!
Tunç'u biraz tanıyorsam böyle aşağılık bir hareket yapamazdı. Evet, benim kuzenim iyilik meleği falan değildi ama böyle saçmalıklarla uğraşacak kadar karmaşık çalışan bir beyni de yoktu. Hüseyin yapmış olabilirdi belki de, ne de olsa jigololarla takılmamı istemeyen oydu. Gerçi, o Tunç'un kuzenim olduğunu gayet iyi biliyordu. Tankut da böyle bir saçmalıkla uğraşacak çocuk değildi, zaten ben de dahil hiçbir grup üyesinin cinsel yaşamını takmıyordu ve yargılamıyordu da. Geriye bir tek Onur'un yapmış olma ihtimali kalıyordu.
Bir umut önce kendi telefonumu aradım. Birkaç kere ısrarla çaldırmama rağmen telefon açılmadı, son deneyişimde ise direkt aradığım numaraya ulaşılamıyor uyarısı çıkmıştı. Öfkeyle Onur'un numarasını tuşladım - evet, numarasını ezbere bilirdim - ve ağzına sıçmaya hazırlandım. O deliyi gebertecektim, hayatımın bir dönemini kararttığı yetmiyormuş gibi geleceğimi de mahvediyordu.
"Alo," dedi telefonu açan ses. Tanıdık biriydi ama kesinlikle Onur değildi.
"Tunç!" diye bağırdım şaşkınlıkla. "Sende Onur'un telefonu ne arıyor?"
"Ne bileyim, bu Onur'un telefonu muymuş," diye mırıldandı sesi kesik kesik gelirken. Muhtemelen telefonu incelemeyi yeni akıl etmişti ve kendi telefonu olmadığını şimdi fark ediyordu.
"Geri zekalı," diye bağırıp telefonu suratına kapattım. Onur'un telefonu son modeldi ve başka bir markanındı, üstüne üstlük rengi de siyah değil griydi! Muhtemelen dün gece Tunç güzelleşmiş kafasıyla ortalıkta telefonunu ararken Onur da eline kendininkini tutuşturup yerine benim telefonumu kapmıştı. Tüm gece gözü üzerimizdeydi, muhtemelen yanlışlıkla Tunç'un telefonunu aldığımı fark edip bunu fırsata çevirmişti.
Birden otobüs durağına yürümeyi kesip ters yöne, metroya doğru ilerlemeye başladım. Kendi evime değil Onur'un evine gidecektim ve o aptala hesabını soracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bennie and the Jets || BxB
Short StoryAçıkladığımda evden kovuldum. Beş parasızdım ve kazandığım okulu okuyabilmek için paraya ihtiyacım vardı. Bir yandan okurken bir yandan da çalışmak zordu. Ben de yapabileceğim en kısa yoldan para kazanmayı seçtim. Evet, tahmin ettiğiniz şeyi yaptım.