Atakan - Bölüm 5

3.5K 203 3
                                    

MEDYA: George Benson - Give Me the Night

Sarışın çocuktan gözlerimi alamıyordum. Sadece dış görünüşü değildi olay; davranışları, duruşu, mimikleri... Karizma sözcüğünün vücut bulmuş hâliydi! Üstelik, çocuğu David Bowie'ye benzetiyor olmam da hiç yardımcı olmuyordu; beni tanıyan herkes o adama ne derece hayran olduğumu bilirdi.

Tam cesaretimi toplamış, çocukla konuşmak veya konuşmasak da karşı karşıya dans etmek için öne doğru bir adım atmıştım ki şarkı bitti. Tüküreyim, diye düşünüp bir sonraki şarkıyı beklemeye başladım. Sarışın çocuk, dansçı olduğunu düşündüğüm birkaç kişiyle konuşuyordu. Yüz ifadeleri ciddiydi. Biraz sonra çocuk eline mikrofon alıp son bir şarkı daha çalacağını, ondan sonra sahneyi Bennie and the Jets'in devralacağını duyurdu ve tüm barda müşterilerin coşkulu alkışları yankılandı.

Alkışların dinmesini bekledi sarışın çocuk. Ondan sonra arkasına döndü. Tam onu takip edecektim ki omzuma dokunan bir eli fark etmemle yerimde zıplamam bir oldu. Hışımla arkamı döndüm. Şaşkınlıktan donakalmıştım, karşımda Onur, her zamanki pişkin sırıtışı ve kasıntı duruşuyla bana bakıyordu.

"Senin ne işin var burada," diye bağırdım.

"İstersen pistte konuşmayalım, çok kalabalık ve gürültülü," deyip kolumdan tuttu ve beni barın girişine götürdü.

"Vay be Atakan, sen böyle soft mekanlara girer miydin?" Beni baştan ayağa süzmüştü. Yaramaz bakışlar attığını sanıyordu ama aslında sadece utanç vericiydi. Tek kaşımı kaldırıp küçümser bir tavırla ona döndüm:

"Arkadaşlarımlaydım." Koca bir kahkaha patlattı:

"Arkadaşların ha? Senin gruptakilerden başka arkadaşın var mıydı ki?" Kaşlarımı çattım. Bu çocuğa öyle bir şeyler söylemek istiyordum ki suratı mosmor kesilsindi. Daha ziyade mosmor kesilen bendim, yanaklarımın sinirden kızardığını yüzümün alevlenmesinden tahmin edebiliyordum. Genlerime sövdüm içimden, en ufak bir duydu değişiminde kızarırdık ailecek.

Onur saçma sapan bir şeyler söylemeye devam edecekti muhtemelen. Bu çocuktan kurtulmanın bir yolu var mı, diye düşünüyordum ki Burak'ın azarlayan sesini duydum:

"Neredesin kaç saattir? Ben seni sarışına gönderiyorum sen bu dangalakla vakit öldürüyorsun." Kollarını önünde kavuşturmuş, sol ayağıyla ritim tutuyordu. Ters ters baktığını düşünebilirdiniz aslında fakat o, Burak'ın normal hâliydi zaten. Onur, çocuğu baştan ayağı süzüp bir ıslık çaldı:

"Lütfen pasifim de." Bu çocuğun yüzsüzlüğüne inanamıyordum. Bazen gerçek bir insan değil de, komedi filmi karakteri gibi davranıyordu; o kadar absürttü işte! Burak, kaşlarını çatıp tiksinmiş gibi bir ifadeyle baktı Onur'a. Boyunun Onur'dan birazcık daha uzun olması muhtemelen o aptalı delirtmişti. Ortaokul bebesi gibiydi, boy takıntısını aşamıyordu. Aşağılanmış hissetmekten de nefret ederdi.

"Uza amına koyayım. Kızlardan hoşlanıyorum ben." Daha sonra Onur'u tamamen görmezden geldi ve bana döndü:

"Masaya gel bari. Tek başıma Tunç'u oyalayamıyorum, yine çok içecek geri zekalı."

Çok içecek olan, erkek bir geri zekalı lafı geçer de Onur, daha doğrusu Onur'un çükü, durur muydu? Hemen yüzünde geniş bir sırıtışla, Burak'ın ters tavırlarına aldırmadan atladı:

"Tunç kimmiş? Ben de geliyorum ya, beklesenize!"

Bennie and the Jets || BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin