Halüsinasyon

89.3K 1.7K 1K
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


HALÜSİNASYON


BÖLÜM 8

                                                            Girdap

"Karan!"

Karan. Karan!

Kan ter içinde sıçrarken içim titriyordu. Bir türlü kendimize gelemezken sayıkladığımı hayal meyal hatırlıyordum. Birilerinin beni kucakladığını hatta benimle konuşup eliyle alnımı tuttuğunu hissetsem de her şey kabus gibiydi. Kendime biraz olsun geldiğimdeyse hayal meyal odada göz gezdirerek bir şeyleri idrak etmeye çalıştım. Kendimde olmadığımın farkında olsam da gözlerimi güç bela açıp kapatabiliyor etrafımda birilerini fark etsem de kim olduklarını idrak edemiyordum

"Karan!" 

Bir kez daha adını fısıldadığım da gözlerimin önüne yalnızca son hali geliyordu. Kan revan içinde yerde yattığı son hali...

"Sonunda kedinde geldin demek!"

Nefes nefese  güç bela etrafıma bakarken ellerimin bağlı olduğunu fark ettim. Ellerimi acıyla çekiştirirken bir yandan da yattığım yataya bakıyordum. Ayaklarımla yatağa vururken adamlardan birinin yüzüne tekrar bakmıştım ki ağzım açık kaldı. Bu oydu. Bu adam o koruyucuydu. Bizim Karan ile karşılaştığımız... 

Karan! Karan en son yerde kanlar içinde...

"Aman Allah'ım!"

"Kendine geldiğine göre bizimkilere haber verip geleyim. Sen başında dur, sakın ola başından ayrılma." 

Ben henüz bir şey söylemezken odadan çıkmak için yürümeye başlamıştı ki sonunda beynim çalışmaya başladı. "Sen... Sen insan mısın be! Öldü. Senin yüzünden komutan öldü! İt herif, arkanı dönüp bana bak. Bak ki yüzüne tüküreyim. Bana bak...."

"Ah be güzelim, zamanı hiçbir zaman geriye alamayacaksın. Artık Mavi Komutanın yok!"

"Hayır... Hayır!" Diye arkasından bağırırken kapıdan çıkmıştı bile... Komutan ölmemişti. O ölemezdi. Ölemezdi... Ellerimi biraz daha çekiştirirken canım daha fazla yanmıştı. Nasıl olabiliyordu. Tüm bunlar nasıl  olmuştu. Hangi ara eve baskın düzenleyip onu öldürmüşlerdi. Oysa eve gitmiştik ve orada kimse yoktu... Takip, takip mi edilmiştik? Bizi takip etmişler ve ansızın baskın yapmışlardı. Günlerin verdiği yorgunluktan bizi ölüm uykumuzda yakalanmışlardı.  Yine de hayır. Mavi komutan ölmemeliydi. Ölemezdi.

"Kes ağlamayı  kadın, senin vızıltılarını çekmeyeceğim."

Adama baktığımda masada oturmuş bir şeylerle uğraşıyordu. Burnumu çekiştirerek bağlı olduğum iplerden kurtulmaya çalışsam da gücüm yeterli gelmiyordu. Ellerimi bağladıklarını belki anlayabilirdim ama neden ayaklarımı bağlıyorlardı. Zihnimde geçmişim fır dönse de bedenim hareket dahi etmiyordu. Üstümde ölüm ağırlığı vardı.

KARAN BEY ~ GünışığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin