"Geçti."
Sahiden geçmiş miydi?
"Geçti güzelim."
Elimde elini hissettiğim o an bakışlarımı kaldırarak yola bakmıştım. Bir türlü ondan tarafa bakmaya dahi cesaret gösteremezken konuşmayı becerebileceğimi de hiç sanmıyordum. Kendimi alev topu gibi hissederken aynı zaman da içten içe titrediğimde doğruydu. Hala Hüseyin'in beni nasıl öpmeye cesaret edebildiğini bir türlü kavrayamazken ona nasıl açıklardım. Tüm yaşanan karmaşanın fazlalığı arasında boğulurken kafa dinlemeye ihtiyacım olduğundan da emindim.
"Irmak," Karan bir kez daha seslendiğinde yutkunarak başımı sağ tarafa çevirerek karanlık yola bakmaya devam ettim. Bugünkü yaşanılanlar bana çok fazla şey öğretmişti. Kendimi bir yaş daha yaşlandığımı hissediyordum. Hüseyin'in öpüşü öylesine basit bir öpücük falan da değildi. Belki birkaç saniyeliğine öyleydi ama şaşkınlığımdan dolayı dudaklarımı aralamamla üzerime daha çok abanması bir olmuştu. Bir kez daha titrediğimde Karan üşüyor musun, diye sormuştu. Yol boyunca sorular sorup duruyordu. Cevaplar alamasa da ısrarla sorularına devam ediyordu.
O an için dudaklarımı aralasam da cevap veremedim. Kendimi kirlenmiş gibi hissediyordum. Kendimi kirlenmiş koca bir pislik gibi hissediyordum. Çenemin altındaki yakıcı gözyaşı beni rahatsız ettiğinde elimin tersiyle sert bir şekilde sildim. Her ne olursa olsun bunu bana yapmaya hakkı yoktu. Hiçbir erkeğin zorla bir kadına dokunmaya hakkı yoktu. İstediğim dışında bana dokunamaz ve öpemezdi. O anın şaşkınlığından ötürü tepki veremesem de şu anda karşımda olsa tokadı hiç düşünmeden basardım.
"Hüseyin gayet güvenli ellerde merak etme. Adamlarda yakalandığına göre endişelenmen geremiyor. Eğer korkuyorsan merak etme ben tüm gece yanında olacağım."
Ona kimseyi yanımda istemiyorum diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki... Üstelikte ona bu kadar muhtaçken. Bilsem ki unutacağım bilsem ki tek bir dokunuşla her şeyi geride bırakacağım hiç düşünmez boynuna atılırdım. Ama hiçbir şey değişmeyecekti. Ona hiçbir şey anlatmayacak yahut söylemeyecektim. Hiçbir şey bilmesi gerekmiyordu.
Araba yavaşlarken eve geldiğimizi anlamıştım. Araba park edeceği sırada hızla dışarıya çıkarak eve doğru yürümeye başladım. Kararımı vermiştim. Yarın sabah ilk iş buradan gidecektim. Gittiğimdeyse geri dönüp dönmeye karar verecektim. Tabi önce ondan uzaklaşmak istiyordum. Ondan uzaklaşmalıydım. Karan arkamdan seslenirken çoktan apartmandan içeriye girip hızlı adımlarla yukarıya çıkmayı başardım. Öyle ki kapıya ulaştığım anda ondan kurtulduğumu düşünürken elini kolumda hissetmemle olduğum yere çivilenmiştim.
"Neler oluyor Irmak?"
Bırak, diye fısıldarken sesimi kendim bile işitmemiştim. Karan beni kendine doğru çevirdiğinde inatla yüzüne bakmaktansa postallarına bakıyordum. Onun postallarına bile bakmak beni ürkütürken hiçbir şey söyleyemezdim. Öğrenirse ne cevap vereceğini aslında biliyordum. Bildiğim için canım çok yanıyordu. Beni alakadar etmez diyecekti. Her şeye rağmen aramızdaki bağ sahte diyecek ve bu defa aşılmayacak engeller oluşacaktı aramızda. Tüm bunları bilirken sesimi çıkarıp bir çift kelime nasıl ederdim?
"Irmak!"
Eliyle çenemden tutup başımı kaldırdığında burnumu çekiştirerek üniformasına baktım. Hala ona bakmaya korkuyordum. "Sümeyye girişte bir şeyler saçmaladı. Bu halinin nedeni bu mu?" Arkadaşımı andığı anda bakışlarım gözlerine kaymıştı. Ona bir şey söylemiş olabilir miydi?
"Ne? Ne söyledi?"
"Aslında pek bir şey anladığım söylenemez. Onu hastane girişinde gördüm ve önümü kesip içeriye girme falan dedi. Benim de o anda seni görmekten başka aklımdan başka bir şey geçmiyordu. Tek derdim senin iyi olduğunu görmekti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN BEY ~ Günışığım
ChickLitBir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? #Irmak Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim. #KaranAlakurt Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri