OYUN İÇİNDE OYUN!
"Demek öyle oldu."
Bir kez daha ne yazacağımı unutup başımı kaldırdığımda Sümeyye'nin elindeki kağıtlara boş gözlerle baktığını fark ettim. Onca işin arasında bir de ona dert anlattığıma inanmıyordum. Zaten Karan'ın tavrından sonra işe odaklanamıyorken Sümeyye de her şeyin tuzu biberi oluyordu.
"Neyi anlamakta zorlanıyorsun bilmiyorum. Her şey sana anlattığım gibi oldu. Şimdi masana gider misin? Yetiştirmem gereken işler var. Burada durup seninle çene çalamam."
"O halde yemekte konuşalım sana anlatmam gereken şeyler var."
Ne, desem de Sümeyye dosyayı kapattığı gibi gitmişti. Arkasından bakarken bir yandan da buraya gel diye fısıldarken arkasına dönüp yalnızca yarım saat sonra demişti. Masasına geçtiğindeyse diğer çalışma arkadaşlarıma bakarak gülümsemiştim. Tekrar işime gömüldüğümde Sümeyye tekrar başıma dikilene kadar yarım saatin hangi ara geçtiğini fark edememiştim.
"Hadi ama açlıktan midem kazınıyor."
Bir saniye diyerek son kez işlerime göz attıktan sonra elime telefonumu ve çantamı almıştım. Aceleyle interneti açsam da mesaj falan yoktu. Karan'dan mesaj beklemekte büyük saçmalıktı zaten. "Başını kaldır da bir önüne bak insanlara çarpacaksın." Tamam, diyerek onu geciştirdiğimde ablalardan biri düğün ne zaman demişti. Düğün olmayacağını bilsem de henüz karar vermedik diye geçiştirdim, insanlara elimdeki yüzükle başka bir şey diyemeceğime göre elimden başka türlüsü de gelmemişti.
Sümeyye koluma girerek "Enişteyi yemekten önce bir arasa mıydın, belki yemek yer gönlünü alırdın," demişti. Ona hiç sanmıyorum demiştim. Bana dün rest çekmişti. Yemek boyunca Sümeyye karşımda kıvranarak bir şeyler söyleme çabasına hazırlanır gibiydi.
"Söyle istersen yoksa orta yerinden çatlayacaksın."
"Aslında söyleyeceğim ama eminde değilim. Yalan yanlış seni yönlendirmek istemiyorum." Sümeyye çatalıyla salatasını karıştırırken arkama yaslandım. Bu kadar kıvrandığına göre önemli olmalıydı.
"Bana ya söylersin ya da bir daha sana özelimi anlatmam Sümeyye."
"Bilemiyorum Irmak, bana anlattıkların çok saçma geldi. Aklı başındaki her insan durumların normal olmadığını biliyor. Belki yüzde bir ihtimalle Hüseyin hafıza kaybı yaşamıştır ama diğer yaşananlar bana hiç normal gelmedi. Doktorun sana rol yap demesi sence ne kadar doğru?"
"Ben Hüseyin'in rol yaptığını hiç sanmıyorum. O tek başına su içecek bile güce sahip değilken yalan söylemeyecektir."
"Ben suçlu Hüseyin demedim. Yalan söylüyor da demedim. Belki de suçlu bir başkasıdır."
"Of Sümeyye, daha açık ol. Ben müneccim değilim."
"Tamam, söyleyeceğim ama endişelenme. Hani seninle o gün hastaneye gittik ya sende sonra Hüseyin'in yanına tek başına girdin. O sırada seninle içeriye giren hemşire sonradan yanıma geldi. Seninle ilgili bir şeyler sordu. O zaman öylesine ayak üstü sorular gibi gelmişti. Adını ve yakınlığını sordu. Ben de o ara yeni nişanlandığını vs söylemiş olabilirim."
"Yani?"
"Demem şu ki bu hemşire sizin Hüseyin ile nişanlı olduğunuzu söyleyen kadın olabilir. Çünkü benden sonra beyaz önlük bir doktorun yanına gidip bir şeyler konuştu. Ben hastayla ilgili bilgi falan verdi diye düşünmüştüm. Sıradan şeylerdi ama dün yaşananlar değil Irmak, bu adam neden senin oraya gitmenden bir gün sonra uyandı? Doktor neden oyuna devam et dedi? Onu geçtim hiçbir hemşire emin olmadan hafıza kaybı geçiren bir adamı bu şekilde yönlendirmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN BEY ~ Günışığım
ChickLitBir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? #Irmak Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim. #KaranAlakurt Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri