GÜNÜMÜZ
KARAN KOMUTAN
Kolay mıydı? Her şey bu kadar kolay mıydı? Yıllar sonra karşıma geç ve ben geldim de... Ben geldim aç kapılarını de.. Hayır, hayır! Hiçbir şey bu kadar olamazdı. Ona inanmayacaktım. Her ne söylerse ne anlatırsa anlatsın inanmayacaktım. Onca yıl yollarını gözlemişken tam da onsuzluğa alışmışken bunu yapmayacaktım. Sinirden titremek için elimin tersiyle dudağımı silerek suyunu elime almıştım. Bardağı tepsiye koyduğumda içten içe Selen uyanmasın diye dua ediyordum. Bugün onu babasına dair söz vermiştim. Bugün hiç gelmeyen hatta hiç gelemeyecek olan babasına götürmek için söz vermiştim.
Güçlü dur Irmak, bir kere bunu başarmışken yenilme. O güne yeniden dönme. O karlı sabahın ayazına geri dönme. Senin artık ona ihtiyacın yok. Tek ihtiyacın olan kişi yalnızca kızın, bir başkası değil. Kendimi biraz olsun toparlayabildiğim de elimdekilerle birlikte salona geçmiştim. Karan arkası dönük şekilde pencereden aşağıya bakarken beni hissetmiş olmalıydı ki hemen arkasını döndü. Beni gördüğünde hızlı adımlarla yanıma ulaşarak elimden tepsiyi alarak kenara koymuştu. Tekrar bana baktığında bir kez daha çok zayıfladığını görmüştüm. Nereden baksam bir altı yedi kilo vermiş gibi görünüyordu. Neden bu kadar zayıfladığını da anlamamıştım. Her zaman formuna dikkat ederdi.
"Oturalım mı?"
Seninle oturup hiçbir şey olmamış gibi muhabbet mi edecektim.
"Yine aynı boş bakışlar, bana ne zaman kızsan hep böyle derinden bakardın. Galiba o bakışlarından ardından kendini bana karşı dolduruyorsun, öyle mi?"
"Kahveni içip gider misin? Kızımın seslere uyanmasını istemiyorum."
"Peki onu görebilme şansım var mı? Bir kez daha onu görebilir miyim?" Sen çok fazla şey istiyorsun Karan! O suların üstünden çok fazla gemiler gelip geçti. "Her ne anlatacaksan anlat, seni diliyorum." Kızımı diline dolasın istemiyordum. Bu yüzden ondan olabildiğince uzağa oturarak ona bakmıştım.
"Pekala konuşalım."
Karan da bana mesafeli şekilde oturduğunda kahvesini eline almıştım. Kahvesinden bir yudum alırsa belki aklı başına gelir diye düşünmüştüm. Eğer sorabilseydim neden içtiğini sormak istiyorum. Hangi sebepten ötürü içtiğini merak etmiştim. Onun içtiğini bile bilmezken karşımda böyle görmek nedenlerini düşünmeme sebep olmuştu.
"Şimdi neden bunca yıl sonra diyorsun? Neden onca yıl sonra karşıma çıktın diye düşünüyorsun? Neden bu kadar geç kaldığımı merak ettiğini çok iyi biliyorum Irmak, nedenlerinin arkası gelmeyen bir ırmak gibi çağladığını da biliyorum. Yalnızca tüm nedenlerimi anlatmadan önce bana söz ver, sonuna kadar dinleyeceksin olur. Her ne anlatıyorsam sonuna kadar dinleyeceksin."
Seni bir hiç uğruna evime almamıştım. Birinci sebebi kızımın uyanıp tüm apartmana rezil olmak istemiyorken en büyük sebebi ise nedenleriydi. Nedenlerini merak ediyordum. Fikrim hiç değişmese de duymak istiyordum. Karan konuşmaya ara verip bir dönüt beklerken ona yalnızca boş şekilde bakmaya devam etmiştim. Sonunda kahvesinden bir yudum daha alarak devam etti.
"Seninle yollarımız kesişmeden günler öncesinde bir haber almıştım. Bu haber sağlığımla ilgiliydi. İlk duyduğumda üzülsem de sonradan zaten elbet bir gün diyerek boş vermeye çalıştım. Boş verip kendimi işime adadım. Normalde o gün göreve başka bir askerim gidecekken ben gitmiştim. Seninle denk düştüğümüz ilk gün aslında ben orada olmayacaktım. Seninle karşılaşmamızın en büyük etkeni de ayrılma sebebimiz de tamamen buydu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN BEY ~ Günışığım
ChickLitBir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? #Irmak Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim. #KaranAlakurt Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri