KAÇIŞ

69.6K 2.1K 758
                                    

günümüz


İLK SAHNE

ŞIRNAK


Neden?

 Neden bunca yıl sonra geçmişimin kötü hatıraları yakama yapışmıştı. Neden şimdi son anlarımı yaşıyormuşum gibi kötü hatıralar beynime üşüşüyordu, yoksa ölecek miydim? Kapana sıkışmanın verdiği korku mu beni böylesine kötü hissediyordum? Ölüme bu denli çok yaklaşmış olamazdım. Ben ölmek istemiyordum.Hayır, diyerek gözlerimi yeniden açsam da gördüğüm tek şey sonsuz karanlıktı. Geçmiş... Anı... Geçmişe dair anılar. ..

Kendimi tüm olanlara inandırabilmek adına içimden kaçırıldım, dedim.

Kaçırıldım. İki terörist tarafından kaçırıldım. Bir ses sakin ol derken diğer yanım sakin olmak mı ben mi, diyordu. Bir kez daha ağzım bağlı olmasına rağmen bağırmaya çabaladım. Bir yanda da hareket ederek tüm bağlarımdan kurtulmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Yaptığım tek şey canımın biraz daha acımasıydı. Ve tüm yaşananlarının kötü yanı yakınımda başkaları da vardı. Benim gibi boğuk sese sahip kişiler vardı. Bir değil birden fazla kişi... 

Görmemek neler olduğunu bilmemek beni çıldırtma noktasına getiriyordu.

"Şırnak diyorsun kızım Şırnak, sen henüz yirmi beş yaşındasın, tek başına oralara gitmek... Bilemiyorum kızım. Başının tehlikeye girmesini istemiyorum."

"Baba, sende biliyorsun üç senedir atanamadım. Şimdi ise memuriyetim oraya çıktı. İzin ver gideyim hem bana bir şey olmaz..."

Bu sözler kulağımda *--çınlarken ne kadar da aptal olduğumu düşündüm. Babam haklıydı. Tek başına yaşanmazdı. Olaylar bu kadar hat safhadayken tek başına yaşanılmazdı. Gözümdeki bağlı şey gözyaşlarımın aşağıya doğru akmasına da izin vermiyordu. Bu adamlar kim bilir bana ne iğrençlikler yapacaklardı. Tecavüz! Kapı açılmasıyla boğuk sesler yükselmiş. Bende sanki kurtulacakmışım gibi olduğum yerde hareket etmeye çalışıyordum. Elim bir bedene, sıcak bir tene değdi ve tam o sıra da göz bandım açıldı.

"Sence hangisi?" Gözüm açılınca ilk gördüğüm kişi bana boş gözlerle bakan uzun sakallara sahip terörist kılıklı adamdı. Ağzım bağlı olmasına rağmen bırakın demeye çalışırken hemen sağımda bir başka bir kızın olduğunu fark ettim. Yeşil gözlere sahip sarışın güzel bir kızdı ve o da tıpkı benim gibi ağlıyordu. Başımı sola çevirdiğim de ise iki adam vardı ve ikisinin de gözleri bağlıydı.

"Bu da soru mu? Tabi ki de şu afeti yanımıza alıyoruz."dediğinde yanımdaki sarışın kızı gösterip kolundan tuttukları gibi sürüklemeye başladılar. Bana çaresiz gözlerle bakıp yardım istese de daha fazla ağlamaktan başka elimden ne gelirdi. Yanımda ki adamlarda hareketlense de iki terörist bir şey söyleyerek hatta gülüşerek gitmişlerdi. Kapı üstümüze tekrar kilitlenince geriye sadece üç kişi kaldık.

Az önce onlar kızı götürmekten bahsetmişlerdi. Nereye götürüp ne yapacaklardı.?Hemen yanımda ki adamlara baktım. Cüsseleri yerinde olsa da elleri kolları bağlı oldukları için hiçbir şey yapamıyorlardı. Çaresizce küçük odada göz gezdirdim. Yüksekte odanın en yükseğinde küçük bir pencere vardı. Eğer oraya uzanırsam oradan kaçıp kurtulabilirdim.

Allah'ım affet!

Az önce güzel olmadığıma dair dua ettiğim için affet. Eğer biraz güzel olsaydım o kızın yerinde ben olacaktım. Etrafımda dönmeye çalışarak bir şeyler aradım. Cam! Hemen ayakucuma yakın yerde cam parçası vardı. Ayaklarımla onun kendime çekmeye çalıştım on dakika süre çabaladıktan sonra elim cam parçasına kavuştu.

Büyük bir umutla cama ulaşınca gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Kaçırıldığımda akşamüstüne geliyordu. Havanın erken karardığı ve baygın geçen süreyi de hesaba katarsak şuan saat gece yarısını geçmiş olmalıydı. Tabi baygın olduğum süre tahmini olarak doğruysa... Yanımdaki adama tekrar baktım. Az önce elimin değdiği adamdı . Ve diğerine göre daha babayiğit görünüyordu. Ona biraz daha yaklaşarak sırtımı sırtına dayadım. Bu hareketime tepki verse de elimdeki camı hissedince durulmuştu. Kendi elimdeki ipi kesemediğime göre onunkini kesebilirdim. Belki de dışarıdaki adamları yere serer diğer kızı da kurtarıp buradan kaçabilirdik.

Kaçmak için çok uğraşarak büyük çaba gösterdim. Cam elimi parçalasa da sıcak kanımı hissetsem de hiç duramadım. Sonra bir şeyler oldu. Evet, ip gevşer gibi oldu. İpin kesilmesiyle birlikte kulağımı ezan sesi doldurdu. Yanımdaki adam saniyeler içinde elindeki adam ipten kurtulunca ilk gözlerindeki ve ağzındaki bağlardan kurtuldu. Ve gözlerini açmasıyla mavi altında kaldım. Mavi gözleri nefesimi kesmişti. Saniyelik bakışmanın ardından ayağında ki ipi çözmüş sıra bana gelinceyse ilk ayaklarımdaki bağı sonra da elimi çözmüştü. Elime eli değince canım yandı. Cam parçası avucumun içi derin yaralamıştı.Adam sessizce avuç içime baktıktan sonra tekrar gözlerimin içine baktı. Benden uzaklaştığında aradığı anlık oluşan bağ tuzla buz olmuştu. Sıra diğer adama gelince ilk gözlerini açıp parmağıyla sus işareti yaptı.

"Nasıl kaçacağız?"diye soran diğer adama baktım. Üstündeki kıyafet onun postacı olduğunu gösteriyordu. Bende ikiliye kanlı elimle pencereyi işaret ettim. Mavi göz ilk kez sessizce konuşarak diğerine emir verdi.

"Sen pencere önünde diz çök bende dışarıyı kontrol edeceğim." Diğeri neden ben der gibi baksa da işin ciddiyetini bildiği için sorgulamadan söylediğini yaptı. Mavi göz postacının belinde yükselerek pencereden dışarıya baktı. Bende duvardan güç alarak ayağa kalkıp yanlarında durdum. Mavi gözün ayakları yere tekrar basınca bana baktı.

"Dışarıda kimse görünmüyor tek çare pencereden kaçmak birazdan gün doğacak ve adamlar bizi almaya gelecek, bu yüzden olabildiğince dilsiz olun."

"Diğer kız ne olacak?"diye sorduğunda postacı, mavi göze baktım. Şimdi biz eli silahlı adamlara nasıl karşı gelecektik? Mavi göz başka çaremiz yok deyince postacı sorgusuz sualsiz diz çökerek çıkmamız için bize merdiven görevi görmüştü. Mavi göz tek hamlede çıkarak açtığı pencereden kendini dışarıya attı.

Bende postacının üstüne çıkacaktım ki "Dikkatli ol." Diyerek mavi gözün yaptığı gibi yapmaya çalıştım ama ellerim buna izin vermiyordu. Postacı biraz daha yükselince dışarıyı gördüm. Son bir güç diyerek pencereden geçerek kendimi aşağıda beni bekleyen adamın kollarının bıraktım. Temiz hava bir o kadar da soğuktu.

"Ay!" 

Dengemi kaybedip mavi gözün kolları arasındayken hemen çıktığımız odadan bir el silah sesi geldi ve postacı "KAÇIN!" diye bağırdı. Ben donarken elimden tutup koşmam için çekiştiren adamla birlikte koşmaya başladım. Şuan ki tek rotam beni çeken adamın yönüydü. Bir el ateş sesi daha duyunca mavi gözlü adamdan acı dolu bir ses geldi. 

"Koş! Koş!"

Bu işin sonu yoktu. Ölecektik!



VE KARAN VE IRMAK İÇİN GERİ SAYIM BAŞLASIN.

YENİ BÖLÜM İÇİN PASAJIN ALTINA YORUM BIRAKIN.

KOTA BİNDİR.

Twitter hesabım : Sldakser

bölüm tagı: #mavigöz


👑

KARAN BEY ~ GünışığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin