ŞIRNAK
"Doktor Bey beklenen kadın sonunda geldi."
"Demek öyle. Sonunda gelebildi."
"Ne yapmamı istersiniz?"
"Artık hastamızı uyandırma zamanı geldi Sebla Hemşire, artık hastamızı uyandırabiliriz. Sonra sahne onlarda olacak."
"Sizce başımız bir iş gelir mi?"
"Asıl istediklerini yapmazsak başımıza iş gelecektir. Sen elinden geldiği kadar kadının ve Hüseyin'in aklını bulandır. Sonra ne yapacağımıza karar veririz."
"Onlara haber verecek miyiz?"
"Evet, sen çık ben hemen haberdar ederim. Ve sakın gözünü onların üstünden ayrıma sakın."
****
Karan ciddi anlamda abartıyordu. Ben küçük bir kız çocuğu değildim aynı zaman da benim küçük bir ziyaretlerimden dolayı başıma ne gelebilirdi? Hem neden dün gece yemek yedikten sonra hemen evine tavırlı bir şekilde gitti anlamıyordum. Madem o kadar sinirlendin sebebini de söyle de ben de bileyim değil mi? Hayır, hayır! Ne olursa olsun kararımdan dönmeyecektim. Onu ziyarete gidecektim. Bir şey olmayacaktı. Orada yatan adamdan bana herhangi bir zarar geleceğine de inanmıyordum.
"Merhaba, ben Hüseyin için gelmiştim. Geçen gün geldiğimiz buradaki bayan içeriye girmeme izin vermişti. Yeniden içeriye girme şansım var mı?"
"Kimden bahsettiğinizi açık şekilde söylerseniz elimden gelen yardımı yaparım."
Adamın soy adı neydi ki? Ona açık bir dille anlatıp hangi odada kaldığını söylemiştim. "O halde müjdeyi vermek bana düşüyor. Hüseyin Bey uyandı. Hemen doktoru arayıp sizi bilgilendireceğim." Uyanmış mıydı? Ama bu nasıl olurdu. Günlerdir yoğun bakımda olan adam ikinci ziyaretimde uyanmıştı. İşte bu harikaydı.
Heyecanla telefonla konuşmasını dinlerken çok mutlu olmuştum. Ona bir can borcum vardı. Karan kabul etmese de onunda bir can borcu vardı. Eğer geri de kalan Hüseyin değilde o olsaydı kesinlikle vurulmuş belki de çoktan ölmüştü. "Hastamızın bilince gayet yerinde istediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz. Yalnız normal odaya alındı."
"Ben çok teşekkür ederim, hemen onu görmeye gidebilir miyim?" Elbette, dediğinde oda numarasını öğrendikten sonra oradan uzaklaşmıştım. Bulunduğu katı bulmakta fazla zorlansam da sonunda odasına gelmiş sonrada derin bir nefes alıp kapıyı çalmıştım. Umarım neden beni geri de öylece bırakıp kaçtınız diyerek bana kızmazdı.
Korkunun ecele faydasının olmadığını bildiğimden içeriden gelen sesle birlikte içeriye girdim. "Merhaba," İçeriye girdiğimde onu yine yatar vaziyette bulmuştum. Kapı da durup ona bakarken o bana herhangi bir tepki vermemişti. Bende kapıyı kapatıp ellerimi önümde birleştirerek yanına yaklaştım.
"Nasılsın?"
Bana soluk yüzüyle bakmaya devam ederken gülümseyerek cevap bekledim. "Sen... Sen buraya dün gelen kadınsın değil mi?" Dün mü? Cılız sesinden pek bir şey anlamasam da hala canı yanıyor gibiydi. "Sendin, sesini tanıdım." Nasıl tanımıştı. Yoksa benim sesimi duyup da mı uyandı.
"Sen beni duydun mu?"
"Uyan... Uyan diyordun?" Şaka gibiydi. Beni duymuş muydu? "Evet, bendim. Senin burada yattığını çok sonradan öğrendim. Öğrendiğim gün de hemen buraya geldim. Seni ziyaret etmeden asla içim rahat etmezdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN BEY ~ Günışığım
Chick-LitBir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? #Irmak Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim. #KaranAlakurt Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri