BÖLÜM 9
zaman kasırgası
Söylemeliydim. Bir şekilde onlara gerçekleri söylemem gerekiyordu. Aksi takdirde başım daha büyük bir belaya girecekti. Oysa ben yalnızca onları benden uzak tutmak için beyaz bir yalan söylemiştim. Yalnızca ufacık beyaz bir yalandı. Şimdiyse yalanım parmağıma dolanmıştı. Karan'ın bu yüzüğü alırken neler hissettiğini bilmek dahi istemiyordum. İçinden bana ne kadar küfür etmiştir kim bilir? Belki de beni zehirlediği için büyük bir pişmanlık duyup o yüzden almıştır. Ailemi arayıp haber verdiğine göre kesin büyük bir pişmanlık içindeydi. Oysa onun bir suçu yoktu ki? Ben bile bir markete gitsem aldıklarımı sorgulamadan ona aynı yemeği yapabilirdim. Ona da pişmanlığımı bir an önce söylesem çok iyi olacaktı.
"Kızım kime diyorum ben, neden beni dinlemiyorsun? Baban bu konuda çok ciddi. O isteme gerçekleşsin faslını vs çoktan geçti. Onun derdi işi ciddiyete vurup herkese duyurmak."
"Anne önce Karan ile konuşmam gerekiyor."
"Ne konuşmasından bahsediyorsun? Baban ya söz yapılsın ya da kızına söyle buradan bizimle beraber evine dönecek diyor. Bir yerden de haklı değil mi Irmak, baban arkasına bakmadan seni birilerine emanet ederek gitmek istiyor. Kaçırılman sence de büyük bir olay değil mi? Üstelik bunu da şimdi öğreniyoruz. Hayır, Irmak, artık yolun sonuna geldin. Bir karar vermek zorundasın."
"Tamam, tamam. Önce Karan ile konuşacağım. Şimdi bana Karan'ı çağırır mısın? Ona danışmadan bir şey yapmak istemiyorum." Annem bıkkınlıkla bana bakarken ben hala yüzüğümle uğraşıyordum. Karan kaçırıldığımı söylerken aklı neredeydi acaba, neden bana danışmadan aileme bir şeyler söylüyordu.
Adam, senin iznin olmadan parmağına yüzük geçirmiş sende burada durmuş iznin olmadan diyorsun. Onu tüm bunlara iten sen değil misin? "Şimdi gidiyorum ama sakın şunu unutma Irmak, buradan giderken ya o söz aile arasında yapılacak ya da sende bizimle birlikte evine döneceksin. Beni anladın mı?"
"Evet, anne ben sizi ve korkularınızı çok iyi anladım. Şimdi Karan ile konuşmama izin verir misin?"
Annem sonunda çıkış cümlesini de kurduğunda dışarıya çıkıp Karan'ı çağırmıştı. Onun hala dışarıda durup beni beklemesi bile mucizeyken ona karşı olan tavırlarımı düzeltmem gerekiyordu. Aksi takdirde çok önce yapması gereken şeyi yaparak şimdi buradan kaçıp gidecek bir daha da geri dönmeyecekti. Kapıda Karan tüm heybetiyle göründüğünde heyecanlanarak doğrulmuştum. Ben arkama yaslanırken Karan da kapıyı kapatarak kaşlarını kaldırmıştı.
"Bir sorun mu var?"
Tabi ben sana baştan sona büyük bir sorunum. Bunu sesli şekilde dile getirmek yerine ona parmağımdaki yüzüğü gösterdim. Yüzüğü nedensizce çok sevsem de bu yüzük benim yalanlarımın en büyük kanıtıydı. Karan kapıyı kapatarak kaşlarını kaldırmıştı.
"Sana sormadan böyle bir şey yaptığım için her ne kadar üzgün olsam da başka çarem yoktu. Baban seni yanında beni gördüğü o an sinir krizi geçirince bende senin yalanına devam etmek zorunda kaldım. Aksi halde seni ben bu hale getirmişken bırakıp gidemezdim."
"Seni suçlamıyorum Karan, yaptığın onca şeyden sonra suçlu sen olmazsın. Lütfen yanıma oturur musun? Konuşmamız gereken daha önemli meseleler var." Karan derin bir nefes alıp bırakırken omuzları kalkıp inmişti. Onu böylesine üzgün görmekte beni üzüyordu. Karan istemiyor gibi yanıma oturduğunda bu olayı en acısız şekilde çözmem gerektiğini anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN BEY ~ Günışığım
ChickLitBir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? #Irmak Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim. #KaranAlakurt Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri