CEM ÇINAR - HAYALİM SENDİN
Güçlü bir kahkaha attığımda çene kaslarım ağrımıştı. Arkadaşlarımdan ayrı çektirdiğim onca günden sonra onları yeniden görmek beni iyi hissettirmişti. İnsan ait olduğu yere geri döndüğünde hissettiği tek şey huzurdu. Şu anlık işime tam anlamıyla döndüm denilemezdi ama arkadaşlarımı görmek bir şekilde iyi hissetmemi sağlamıştı. Hiçbiri başımdan geçenlere dair sorular sormazken yalnızca beni güldürmeye çalışıyordu. O sırada annem lafa girerek arkadaşlarımı söze davet etmişti. Henüz netleştiremediğimiz söze gün vermeden davet etmesi gözlerimi devirmeme sebep olduğunu söyleyebilirdim.
Arkadaşlarımın arasında uğultu çoğalırken kimisi sitem ederek hayıflanmıştı. Onlar geldiği andan itibaren özenle saklamaya çalıştığımı elimi kaldırarak onlara yüzüğümü gösterdim. Sümeyye çığlık atıp boynuma sarıldığında Furkan da sessiz ol diyerek hastane olduğumuzu altını çizerek belirtti.
"Irmak hemen bizi enişteyle tanıştırmazsan seninle bir ömür boyu konuşmayı düşünmüyorum."
Enişte. Nedense bu itham hoşuma gitmemiş yüzüm düşmüştü.
"Kızım arkadaşlarına daha önce Karan oğlumdan bahsetmedin mi?" Anneme başımı olumsuz anlamda sallarken Furkan yine araya girerek hasta ziyaretinin kısası makbuldür, demişti. Belki bir yerden beni kurtarmaya çalışırken diğer yanda da bunu söylemesinin en büyük sebebi dışarıdan ziyaret saatinin bittiğine dair anons yapılmasıydı. Galiba hayatımızdaki mutlu günlerim hep böyle kısa sürüyordu.
"Sırf hastasın diye sesini çıkarmıyorum ama bu demek değil ki seni affettik. Şimdi gidiyoruz ama en kısa zamanda yeniden başını şişirmeye geri döneceğiz haberin olsun."
Eminim ki bunu yapacaklardı. "Her zaman gelin. Tabi bu defa evime bekliyorum." Onların sitem dolu sözleri dahi mutluluğuma mutluluk katıyordu. Sıradan insanlar gibi normal yaşamımı fena şekilde özlemiş bir açıdan da hasret kalmıştım.
"Biz ev ziyaretine de geleceğiz sen hiç merak etme." Gülümseyerek kızları öptüğümde Furkan'a da teşekkür ederek el sallamıştım. Hepsi giderken annemde çantasını almıştı ki nereye, diye sordum. "Ev taşıma işleri bitmiş kızım. Baban haber verdi. Geriye ince işler kalmış. Baban yapamaz sende hasta olduğuna göre gidip bir el atayım. Yoksa sen çıkana kadar hiçbir iş bitmeyecek gibi." Annem nöbet tutar gibi başımda durmuş sonrada gitmeye karar vermişti.
"Anne onca işi tek başına nasıl yapacaksın. Hem babam hastane ortamlarını hiç sevmez. Bana burada tek kalacağımı söyleme lütfen, ben tek kalmak istemiyorum."
Burada beni yalnız bırakmasın diye minik bir kedi gibi bakmıştım. Yahut bakmaya çalışmıştım.
"Sen merak etme kızım, Karan birazdan burada olacak. Önce beni eve götürecek sonra da geri dönecektir. Sen söyle bakalım. İhtiyacın olan bir şeyler var mı?" Karan burada benimle beraber mi kalacaktı?
"Şimdilik yok da yine de sen kendini çok yorma anne, onca işi gerçekten yapamazsın."
"Merak etme dedim sana Irmak, ben işimi bilirim. Hem Karan oğlum birilerini bulmuş,bana yardımcı olacaklar. Anlayacağın yalnız değilim." Bu Karan da her şeyi çok biliyordu. Hala ona sinirli olsam da sesimi çıkarmamıştım. Annem yanaklarımdan öpüp kendime dikkat etmemi söylediğinde küçük kardeşimi sordum. Annem teyzesinde keyfinin yerinde olduğunu söyleyince gülümseyerek annemin çıkışını izlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN BEY ~ Günışığım
Chick-LitBir yabancıya aşık olup biz olmak o kadar zor mu? #Irmak Düzenin birazcık değiştirilmeye yeltenildiğini sezince harekete geçerim. #KaranAlakurt Kitap şarkısı: Mert Fırat - Aç kapıyı gir içeri