Ucuz roman

19.1K 1K 721
                                    

Ucuz roman


Ölüyorum değil mi? 

Ölüyorum. Ben senin aşkından ölüp bitiyorum. Egoist! Pislik! Her ne kadar hakaret varsa hepsini yüzüne çarpmak istesem de sesimi çıkaramıyordum. Yalnızca iki gün daha ona sabredecektim. Yalnızca iki gün daha Irmak, sonrası yok. 

Yok!

"Kızım, hadi ama seni bekliyoruz."

Anne son günlerde yaptığı gibi yine düşüncelerimi bölmüştü. Ben ne zaman kendimi Karan'a karşı doldurmaya başlasam hemen araya giriyordu.

"Anne durduk yere masrafa ne gerek var. Zaten ev için bir dünya para harcamışsınız."

Onca yaptıkları masrafa rağmen daha fazlasını yapıyorlardı. Sahte sözüm için bunca masrafa girmelerini istemiyorum. Ne de olsa eninde sonunda hepsi bir hiç olup gidecekti.

"Hazırlandık çıkacağız sen hala laf ediyorsun Irmak, yürü de oğlanı daha fazla bekletmeyelim." 

Babam içerinden beni de bekletmeyin dediğinde annem çok geç kalmayız, demişti. Annemin neden bu kadar ısrarcı olduğunu gerçekten bilmiyordum.Henüz yeni kendime gelmişken neden durduk yere dışarıya çıkıyorduk. "İstersen koluma gir." Anneme başımı olumsuz anlamda sallayarak kapıyı geçmiştim. Artık tek başıma yürüyecek kadar iyiyken buna gerek yoktu.

Annemle beraber asansöre bindiğimizde neden bu denli kendimi gerdiğimi de anlamıyordum. Adama sözlenelim diyen benken şimdi bundan nefret eder hale gelmiştim. "Kızım somurtup durmasana oğlan yanlış anlayacak." Anlarsa anlasın. Şu anda zerre umurumda değildi. Hele ki son sözlerinden sonra asla değildi.

Annemle beraber dışarıya çıktığımızda doğrudan onun arabasını aramıştım. Karan az önce evden ayrılarak bizi aşağıda bekleyeceğini söylemişti. Onu arabanın içinde gördüğümde ona odaklanmak yerine sağıma baktım. Baktım ama orada kimse yoktu. O an kaşlarım çatılırken neden takip edilme hissimi üzerimden atamadığımı anlayamamıştım. "Kızım sen öne geç ayıp olmasın." Annemin sözleriyle birlikte kendime gelerek başımı sallamıştım. Annem arakaya geçerken bende öne geçip oturduğumda hala o köşeye bakmaya devam ettim.

"Bir sorun mu var?"

 Bu soruyu şu günlerde ne de çok duymuştum. Karan'a bakıp hayır diyeceğim sırada üstünü değiştirdiğini anladım. Annem bu sabah onu kahvaltıya çağırmış akşam hakkında konuşmuşlar daha sonra da kıyafet alınması konusunda karar kılmışlardı. Ben sade bir şeyler giyme konusunda ısrarcı olsam da annem kesin dille ret etmişti.

"İyiyim. Sorun yok. Artık gidelim mi?" 

Annem heyecandan dediğindeyse tabi demiştim. Şu anda heyecandan ölüyordum.  Ona ve anneme bakmadan yalnızca yüzüğüme odaklanarak yol boyunca etrafıma bakındım. Şehir merkezine çok uzak olmadığımızdan gideceğimiz yere ulaşmamız çokta vaktimizi almamıştı.

Karan'a daha önce gözüme çarpa birkaç yeri söyleyerek en uygun yere park etmesini istedim. Arabaya müsait yere park ettiğinde annemle inip onu bekledik. Karan yanımıza ulaştığında uzanıp elimden tutmuştu ki dokunuşuyla birlikte elektrik çarpışa dönmüş gibi ona bakmıştım. Karan kulağıma eğilerek fısıldar gibi sözleniyoruz demişti. Evet, bende bunun bilincindeydim ama abartmasına da hiç gerek yoktu.

"Kızım bak şurası hoş görünüyor içeriye girelim mi?"

"Olur anne girelim. Karan da işleri varsa onu halletsin. Karan sende kendine bir şeyler bakmak istersen ileride birkaç tane şık mağaza olması lazım." Elimi ondan kurtarmaya çalışırken Karan elimi daha sıkı tutarak gitmeme engel olmuştu. "Acelem yok hayatım, sizinle birlikte gelebilirim." Hayatım mı? Bu adam kesinlikle benimle oyun oynuyordu. Omzuna yumruk atma hissimi en derinlerime gömerek gözlerimi devirdim.

KARAN BEY ~ GünışığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin