Ertesi gün bizim için çok farklıydı diğer günlerden, hepimiz heyecanlıydık. Neden mi?
Çünkü, bugün buradaki son günümüz olacaktı. Yağmur buradan çıkmak için artık çaba gösterip onları alt etmemiz gerektiğini herkese duyurdu. Hepimizin nasıl istekli olduğu o zaman ortaya çıktı. Öyle ki, birinin bunu söylemesini bekliyorlarmış.
Yutkunarak birbirine kenetlediğim parmaklarımı çözdüm ve bakışlarımı çember oluşturmuş bireylere çevirdim, arkadaşlarımın konuşmamı beklediğini fark edince boğazımı temizledim.
''Bence.. Her şey bizim elimizde. Yani yedi kişiyle nasıl mücadele edebilirler ki? Onlar bizi silah altında zor tutuyorlar. Yani bir kez onlara kafa tuttuğumuzda ya bu işi bitirmeliyiz ya da oturup buna hiç sesimizi çıkarmamalıyız.'' Derin bir nefesi salıverdim.
Bora kaşlarını çatmış sırıtırken, 'şu an ciddi bir konuşma yapıyoruz, terbiyesiz' demek istedim. Can güldü. ''Aklıma bir film geldi,orada gençler mafyalara kafa tutunca, onları öldüresiye dövmüşlerdi.''
''Bu komik mi?'' Bu tepkim tamamen istemsizdi.
Can, bu tepkime homurdandı. ''Güzel bir filmdi, Lara. Dalga geçmek amaçlı gülmedim.''
''Her neyse,'' dediğimde elimi cimcikledi. Yerimde sıçrayıp, o sinirle elimle ters bir tokat atmak istedim ama elim ne ara yumruk şeklini almıştı, inanın bilmiyorum.
Can yanağını tuttu. ''Elin ne ağırmış, kızım.''
Omuz silktim ve tekrar konuya döndüm. ''Ne diyorduk?''
''Savaş zamanı,'' dedi Yağmur eğlenmiş sahte bir ifadeyle.
Bunu şimdilik hiç konuşmak istemiyordum. ''Kapatalım gitsin. Onlar gelinceye kadar en azından.''
''Evet.'' dedi Aylin bana katılarak. Çekingen tavırlarına bakılırsa aslında şimdiye kadar zor dayandığı, konuşmak istemediği, açıktı.
''Bize fener versenize, kendimizinkini bulamadık.'' Bora Bartu'ya dik dik bakarak sırıttı. ''Ne için?''
Esin'in bakışları baygınlaşırken, Bartu soludu. ''Tuvalete gitmemiz gerekiyor. Fenerimizi bulamadık.'' Elini bize doğru uzatıp bekledi.
''Işık olmadan da sıçabilirsiniz.'' Karnımı tutarak yerde kahkaha attım. Ve bir kez daha espirili sevgili seçmemden dolayı kendimle gurur duydum.
''Komik mi?'' diye Esin cırladığında, ''Komik olmasa gülmezdim.'' dedim başımla dediklerimi onaylarken.
Bora omzuma vurup bana destek çıkarken kolunun altına girip omuzlarımı titretecek derecede gülmem devam etti.
Ama karşımızdaki sıkılgan tipler bizi anında ciddileştirdi. ''Arkadaş, fener arıyormuş. Bizim ki yok, feneri olan var mı arkadaşlar?'' Bora bizimkilere dönüp kaşlarını kaldırarak alayla baktı.
''Valla bizim de yok.'' dedi Aylin sahte bir hüzünle. ''Ne yapacağız artık, ışıksız ormanın derinliklerinde kaybolmanız için dua edebiliriz, aslında.''
Güldüm.
Esin dişlerini sıkarak bana bakarken, omuz silktim. İkisi de deponun kapısına birkaç yumruk geçirip Akın'a seslenince Akın silahıyla beraber kapıda belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞE ÇEVİRMECE
Teen Fiction4 kız , 4 erkek. Hepsinin ayrı sorunları var ve bir oyunla birlikte birbirlerini tanıma şansı yakalayıp farklı maceralara atılıyorlar. Bir şişe çevirmece oyunu. Maalesef bu bizim oynadığımız şişe çevirmece oyunlarına benzemiyor. Bu daha tehlikeli ve...