Gözlerimi yavaşça araladığımda Yağmur'un sarı saçlarını görmüştüm. Kafamı hafifçe kaldırdığımda Ezgi hemen yanımdaydı. Onun yanındaysa Aylin. Sahildeydik. Dün olanları hatırlamamaya çalışarak Ezgi'nin üstüne yattığı bacağımı çekiştirdim. Bu onu uyandırmıştı. Etrafına bakındığında şok içindeydi. Üzerimizde havlu vardı. Havlu kimindi bilmiyorum ama şu an bize bön bön bakan salakların örttüğü kesindi. Allah'tan gece fazla soğuk değildi. Kafam nerede yattığımı bile idrak edememişti.
Bende Bora'ya yapışıp uyumuştum. Ne? Oyuncak ayım yoksa yanımdaki kişiye yapışırdım ben. Dün geceyi hatırladığımda utanmıştım birazcık. Bora'ya ciddi anlamda yapışmıştım. ''Ya bıraksana kızım.'' falan diye mızmızlandı ama onu duymamış gibi yaptım. Kafam yerinde değildi. Ama bu bizim yüzümüzden bir çocuğun suçsuz yere hapishaneye girdiğini değiştirmiyordu. Çocuk sayılırdı ve hırsızlıktan çokta ceza yiyeceğini sanmıyordum. Ya da sadece umuyordum.
''Uyandılar, sonunda.'' dedi Akın. Sesini duymak her bir sinir hücremi kabartmıştı. Hep onun yüzündendi... Her şey.
Yağmur yerinden hızla sıçrayıp telefonunu aradı. Sonunda bulmuştu. Hızla rehberden annesini bulup aradı. ''Bittim ben. Ya polislere gitmişse?'' dedi heyecanla. ''Açmıyor...'' dedi umutsuzca. ''Kızlar benim eve gitmem gerekiyor. Görüşürüz.'' deyip el salladı ve hızlıca koşup gözden kayboldu.
Bora ve Can hariç diğerleri ile bir süre konuşmayacaktım. Kalktığımdan beri yüzlerine bakmıyordum. Anlamışlardı tabii. ''Bir de trip atıyor.'' dedi Akın. Bartu omuz silkti. Bora ise ''Bize değil olum size.'' diye hatırlattı. ''Kız değil mi? Basit şeyleri büyütüyorl-''
''Senin basit dediğin olay yüzünden bir çocuk suçsuz yere hapiste!'' diye Aylin bağırdığında homurdanarak denize ilerledi.
''O çocuğun geçmişi zaten kötü. Göründüğü kadar masum değil. Ne yani suçu üzerimize alsaydık sicilimize işlerdi.'' dedi Akın sakin olmaya çalışarak.
''Senin sicilin zaten bozuk daha da işlese ne olur?'' diye araya girdiğimde sinirin etkisiyle güldü. ''Gülme! Aylin haklı. Ayrıca senin yüzünden başımıza gelmeyen bok kalmadı. Polisler eksikti bir!'' diye devam ettim.
''Lara!'' diye bağırdığında yerimde sıçradım. Ovv.. Sinirlendi sert çocuk. Ve üzerime geliyor. Sıçtığımın resmidir arkadaşlar.
Neyse ki Bartu onu tutmuştu. Bu çocuğu hala çözemedim. ''Bırak.. Bırak ağzını burnunu kırayım. Zaten niye aramıza aldık ki onu! Kız diye üste çıkmaya çalışıyor, kız diye üzerinde güç kullanamayacağımı sanıyor,hah!'' deyip koşarak üzerime geldi kumda ellerimle kaydım. Kaçamazdım, o zaman korkak olurdum. Kolumu tutup aniden kaldırdığında Can onu benden uzaklaştırmaya çalıştı. Ama Akın güçlüydü işte Can'a göre fazlasıyla yapılıydı. Onu ittirip kendinden uzaklaştırmıştı. Gözlerim korkuyla açılmıştı.
Birde tekrar koluma yapışan eli canımı yakmıştı. Acıyla bağırdım. Moraracağına emindim. Parmakları o kadar güçlüydü ki. Etimi yararcasına bastırıyordu. ''Akın! Bırak.'' dedi Bora en sonunda. Can'ı dinlemedi ama onu dinlerdi belki de.
Aynı zamanda kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Tenimdeki parmakları daha çok sıkmaya başladığında tiremişti. O derece sıkıyordu yani. ''Bırak kolumu!'' diye çığırmıştım. Bora ''Yeter Akın!'' diye bağırdığında Akın ona 'Sen bana basıl bağırırsın ufaklık' bakışı atmıştı.
''Tamam,'' dedi Akın. Yavaşça elini çekmişti. Tam rahatlayarak kendimi yere atacakken kalçalarımdan tutup beni çuval gibi omzuna almıştı. Sırtını yumruklayarak çığırmaya başladım. Sesim kısılmıştı artık. Dilim kopsaydı da demeseydim. Hayır , yine de ondan asla özür de dilemeyecek yalvarmayacaktım da. ''Piçsin sen!'' diye bağırdığımda daha da hızlanarak koşmaya başladı. Saçlarımdan gördüğüm kadarıyla beni iskeleye götürüyordu. Lütfen. Düşündüğüm. Şeyi. Yapmasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞE ÇEVİRMECE
Novela Juvenil4 kız , 4 erkek. Hepsinin ayrı sorunları var ve bir oyunla birlikte birbirlerini tanıma şansı yakalayıp farklı maceralara atılıyorlar. Bir şişe çevirmece oyunu. Maalesef bu bizim oynadığımız şişe çevirmece oyunlarına benzemiyor. Bu daha tehlikeli ve...