Bir gün..
Yine sıkılıyorum.
Oturup televizyon izleyerek..
Şaşırtmadım değil mi? Üç gündür hiçbir şey hem değişmemiş hem de sıkılmak artık alışkanlık haline gelmişti.
Evdeki üç, beş kitabımı da bitirdim, kitap evine , kütüphaneye gidebilirdim. Evet, bir günlük televizyon izleme kotamı çoktan doldurdum bile. Biraz internete girip kurgusunu araştırdığım önerilen kitapların içlerinden birkaçını almaya karar vermiştim bile. Kapı çaldığında ayaklandım. Nermin hanım yemek getirmiştir muhtemelen.
Tereddüt etmeden kapıyı açtığımda karşımda Bora duruyordu, o an her şey Bora'nın burada olmasını bile, atlayarak beni ev halimle -dağınık bir topuz şeftali damlalı çıkmayan şort ve bol gelen babamın tişörtlerinden biriyle- olduğuma takılmıştım. Beni böyle görmemeliydi. Kapıyı yüzüne kapatsam çokta ayıp olur muydu? Ya da birazdan buharlaşabilirim.
Utana sıkıla, ''Merhaba.'' dedim, elimi sallayıp zorla gülümseyerek.
''Sen tam olarak sıyırmadan duruma müdahale edeyim dedim.'' dediğinde yüzüne patlatmak için yumruğum bana yalvarmaya başlamıştı oysa kalbim.. o güzel suratı için üzülüyordu, salak.
''Sıyırmıyorum tamam mı?'' dedim diklenerek. Böyle yapacaksa siktir olup gidebilirdi, yalnızlık o kadar da zor değil.
'Sen onu benim götüme anlat.' götüde varmış, vay canına.
''Üç gündür Can'ın telefonlarına cevap vermedin.'' dediğinde hastanedeki perdeyle yere kapaklanma olayından beri telefonumu bir kenara atıp kullanmadığımı hatırladım. Telefonum benim bir parçamdı aslında, bana ne oldu bilmiyorum.
''Telefonumun nerede olduğunu bilmiyorum bile. Üç gündür kendimi kitaplara verdim.'' dedim. ''Birazdan da kitap evine gideceğim. İstersen gel?'' dedim utanarak, rahat davranmayı başarabilirim. Başarabilirim.
''Bilmem. Planlarım yok aslında, gidebiliriz.'' dediğinde açılarak onu içeriye davet ettim. Oturma odası bok götürüyordu.
''Aslında düzenliyimdir, ama tekrar dağılacağını bildiğim için ellemedim.'' dedim oturma odasını incelemeye başladığında.
''Eve erkek atmış gibisin, kıyafetlerinin burada ne işi var?'' dediğinde yerdeki siyah iç çamaşırını fark edip kendime lanet ettim. Onu balkona asmaya utandığım için buradaydı. Biliyorum , fakat karşı komşumuz sapık bir ergen!
''Bazen çamaşırlarımı burada kuruturum.'' dedim onları hızla yerden alıp kendime bastırarak.
''Ayrıca eve erkek falan atmam!'' dedim sinirle, şaka yaptığını anlamıştım ama böyle imaları erkekler yapınca sinir oluyordum.
''Şakaydı.'' dedi bilgisayarıma yaklaşıp en son kurgusunu okumayı yarım bıraktığım aşk romanına baktı.
''Kitap alacağım için.'' diye açıkladım. ''Fantastik ve korku, gerilim romanları alacağım.'' diye de ekledim elimdeki çamaşırları yastığın arkasına gizleyerek.
''Hmm.'' diye mırıldandı. ''Ben fantastik kitap okumam,'' dedi.
''Sen kitap okur musun ki?'' diye abartılı bir tepki verdim. ''Yani bu alışık olmadığım bir durum, kusura bakma.'' dedim bakışlarını görmezden gelerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞE ÇEVİRMECE
Novela Juvenil4 kız , 4 erkek. Hepsinin ayrı sorunları var ve bir oyunla birlikte birbirlerini tanıma şansı yakalayıp farklı maceralara atılıyorlar. Bir şişe çevirmece oyunu. Maalesef bu bizim oynadığımız şişe çevirmece oyunlarına benzemiyor. Bu daha tehlikeli ve...