-18. Elinden geleni ardına koyma.

2.8K 158 10
                                    

Selam :D Bölümü neredeyse her bölüm vote veren Somebody_Weird'e ithaf ediyorum:D Sessiz okuyucu olmadığın için seni tebrik ederim:D Umarım beğenirsin :))

Bölüm şarkısı: The Neighbourhood- Sweater Sweater . Multiye koydum onunla birlikte okuyabilirsiniz.

O saatten sonra pek bir şey yapmamıştık açıkçası, Bartu'ya tekrar sormuştuk ama cevap vermekten sıkıldı ve birkaç soruyu atladı, öncelikle tecavüz ettiği kızın ismini vermedi, kaçak işler yaptığı markayıda. Biz de daha fazla zorlamadan, kendi köşelerimize kurulmuştuk. Tırnaklarımdaki ojeyi kazıyarak vakit geçirirken, Bora uyuyordu. Bartu, yine psikopata bağlamış ileri geri sallanıyordu. Can, Yağmur ve Aylin'e bir şeyler anlatıyordu.

Sırtıma dokunan ellerle irkildim. ''Bir rüya gördüm.'' diye mırıldandı Bora.

''Sezgilerin iyiyse ileriye dönük bir şey olabilir, rüya olaylarını araştırıyorum da.'' 

''Çok karışıktı, birçok olay dönüyordu. Bartu ve Esin'i gördüm kumsalda oturmuş içki içiyorlardı ama rüya boyunca kendimi göremedim yani sadece seyirciydim. Sonra Can'ı gördüm dans ediyordu, Ezgi Can'ın dansını bir köşeden izliyordu, daha sonraysa Ezgi duvardan biri tarafından çekildi. Herkes kendi derdindeyken ben Ezgi'nin yanına doğru koştum. Onu yerde ölü buldum, boğazı kesilmişti. Yardım istedim bağırdım ama kimse beni duymadı.''

''Bu rüya değil resmen kabus.'' dediğimde başıyla onayladı.

''Ezgi'yi kimin öldürdüğü belli değil yani.''

''Ben oraya gittiğimde kimseyi göremedim.''

''Yüzün bembeyaz,'' dedim suratını işaret ederek. ''Rüya gibi değildi gerçekten korktum.'' dediğinde elimi yanağına dokundurdum. Elimi tutup avucumu öptüğünde donup kaldım. İçim titrerken zorlukla gülümsedim. O da gülümsememe karşılık verdi ama içten değildi. 

Kapı açıldığında başımı kapıya çevirdim. Akın bir tencere yemek ve tabaklarla gelip yere koydu. Bir eliyle silahı bize doğrultmuştu. 

''Kendiniz koyun,'' diye emir verip uzaklaşırken, onu arkadan yakalama fikrini düşündüm ama bizi tamamen serbest bırakmaz istediklerini alana kadar tekrar yakalarlardı.

Bora tencereyi açıp yüzünü buruşturduğunda kokudan anlamıştım; Kuru fasulye. Bir kez yediğim ve çıkarıp o günden-küçüklüğümden- beri senelerdir yemediğim tek yemek. Kahretsin.

''Bora ben bunu senelerdir yemiyorum ve yemem.'' dediğimde başıyla onayladı. ''Şurada dört kişilik pilav var.'' 

Direkt bir tabak pilavı alıp yemeye başladığımda Yağmur, Aylin ve Can'da yumulmuştu. 

''Pişmemiş bu,'' diye homurdandı Can. Ama seviyor olmalı ki saldırdı. Aylin zaten pek yemek seçen biri değildi ama patlıcanla kötü bir anısı olduğundan seçtiği tek yemek oydu yani fasulyeyi de yemişti. Yağmur isteksiz isteksiz yedi ara sıra pilavdan yedi. Bense 'forever pilav' mantğıyla bir tabak pilav yedim, çoktan soğumuştu ama Allah'tan iyi pişmişti. Bora, fasulyeyle bakışırken bir tabakta ona pilav koydum, iki tabak pilavı da kenarda süs bebeği gibi duran iki salak yerdi artık. Çocuğu nasıl mutlu etmişsem artık, elimden alıp bana minnetle gülümsedi. 

İki tabağı alıp kalkacakken, Esin'in veya Bartu'nun fasulye sevmediğini düşünerek tencerenin dibinde kalanları pilavın üzerine döktüm ve Bora'ya sinsice sırıttım. O da yaptığımı anladığında güldü, onlara doğru ilerleyip tabakları direkt yere koydum. Tahmin ettiğim gibi Esin yüzünü buruşturdu. Gülümseyip koşar adımlarla bizimkilerin oraya gittim. 

ŞİŞE ÇEVİRMECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin