Gece, gece birinin belime sarılan kollarıyla yatağımda sıçrayıp, kolumla yumruk attım. Tabii, o kişinin Bora olduğunu öğrenmeden önce. ''Bir şeyin var mı?''
''Uyumak istiyorum.''
İnadına, dürtükledim. ''Niye bu kadar geç saate kadar top peşinde koşturursun ki..''
''Şşşst.'' dedi parmağını dudağıma yerleştirip. ''Kadınlar football aşkından anlamaz. Koşturduğumuz şey top değil, yenme, kaleciye bir tane geçirme, karşı takımı yenilgiye uğratma gibi aldığımız hazdan da alakalı.''
Gece gece ne saçmalıyordu, zaten sesi mırıltı halindeydi. İki tane yanağına hafif hafif tokatladım. Gözlerini açmadan elimi yakalayıp yatağa bastırdı. ''Yorgunum.''
''Tamam, o zaman.'' dedim ben de. ''Aklından neler geçiyor?'' dediğinde gözlerimi pörtlettim. Onun da gözleri hafifçe aralanıp, sırıttı. ''Başka bir konudan bahsetseydim, uykum var, yorgunum derdin. Ama söz konusu sapıklık, öpüşmek ve daha birçok şeyse, anında uykun alıp başını gidiyor.''
''Gidiyor.''
''Erkek olmadığım için nasıl bir şey bilmiyorum ama hiç yorulmuyor musunuz? Edepsiz şeyler izlemekten, izlerken de öğk.. Sanırım devam edemeyeceğim.''
''Etme, zaten. Sana bir ara anlatırım detaylı detaylı. Bir şey yapmayacaksak, uyuyalım direkt. Yorgunluktan geberiyorum.''
''Sapık. Dön kıçını yat uyu. Neyi anlatacaksın?''
''İyi geceler.''
''Bora, cevap versene maymuş? Neyi anlatacaktın?''
''Sapık.''
Tüm uykumun kaçtığını anladığımda Bora'yı tekmeleyip durdum. Uyanır mı hayvan? Ayı, kış uykusuna yattı, bir kere.
--
Gürültülü silah sesi evi doldururken kulaklarımı kapamaya çalıştım. Soğuk silahı şakağımda hissederken attım bir kenara. Gözlerimi açamazken babam yerdejkiş silahı kapıp ıslak mendille temizlemeye başladı. Beni de cesedin üzerinden kolumdan yakalayıp ellerimi temizlemek için lavaboya sürükledi. Ellerimi yıkarken ağlıyordum. ''Baba özür dilerim ama seni öldürecekti. Seni boğuyordu, baba. Nefessiz kalmıştın.''
''Sus.'' dediğinde gözlerimi yumdum. Banyodan çıkıp silahı kavradı. Daha sonra masanın üzerine bıraktı. Onun yaptığı her hareketi dikkatlice incelerken tenim ürperdi. Ben de bir gün bu duruma yakalanırsam diye, dikkatlice inceledim onu. Elleri tiriyordu. Bense sürekli ağlıyordum hala bir insanı öldürdüğüme inanmakta zorluk çekiyordum. Çoğu zaman sınıfımızda beni tehdit eden erkeklere 'seni öldürürüm' deyip ciddi bir şekilde bunu düşünüyordum ama yapınca öyle olmuyordu bu gerçekten kötüydü. Kötü ne kelimeydi? Vicdan azabı çekiyordum. Bir insanı öldürmüştüm. Henüz 13 yaşındayken. Defalarca kez hıçkırırken babam bana elinde sıkıca kavradığı silah ile kanımı donduracak şekilde bakıyordu. O kadar korktum ki bağıramadım. İçime attım her şeyi.
''Cesedi yok edeceğiz. Tamam mı?'' Onu bahçeye gömebilirdik. Belki bulmaları kolay olurdu ama daha iyi bir fikir aklıma gelmiyordu.
''Bahçeye mi gömeceğiz?''
''Yakacağız.''
Hıçkırdım. ''Baba ya hapise girersen?'' diye sordum korkuyla. ''Merak etme, kızım. Her şeyi halledeceğim. Söz veriyorum. Şimdi ben evden çıkıyorum ve sende yerleri temizliyorsun.'' Kafamı salladım. ''Hangi bezleri, deterjanları kullanacağını biliyorsun. Bundan sonra hayatında olmayadabilirim. Artık bir şeylerin farkında olmalısın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİŞE ÇEVİRMECE
Novela Juvenil4 kız , 4 erkek. Hepsinin ayrı sorunları var ve bir oyunla birlikte birbirlerini tanıma şansı yakalayıp farklı maceralara atılıyorlar. Bir şişe çevirmece oyunu. Maalesef bu bizim oynadığımız şişe çevirmece oyunlarına benzemiyor. Bu daha tehlikeli ve...