eighteen • 'mendes family.'

1.5K 94 106
                                    

Shawn içeriye geçince ben de içeriye girdim. 'Espinosa' diye seslendiği çocukla birlikte salona doğru ilerledi. Ellerimi iki yanıma açıp kaşlarımı çattım ve salona yürüdüm.

Espinosa dediğine göre çocuk İspanyol olmalıydı. Fakat esmer değildi, belki melez olabilirdi. Sonuçta Shawn Portekizli bir babaya sahipti, ama beyaz bir melezdi.

"Anne! Baba!" Shawn koltuklarda oturan sarışın bir kadın ve güneş gözlüklü adama seslendiğinde, ikisi de ayağa kalktı. Önce kadın, sonra adam Shawn'a sıkıca sarıldı.

Shawn anne ve babasından ayrılıp yanıma geldi ve elimi tuttu. Annesi, babası, arkadaşı koltuğa oturduğunda bizde bir koltuğa oturduk. Shawn elimi bırakmayıp anne ve babasına döndü. Gözlerim Shawn'ı buldu.

"Japonya nasıldı?" Kadın konuşmaya başladı.

"Mükemmeldi! Özellikle sushileri, tatmaya değerdi. Bir ara ailecek gitmeliyiz." Shawn güldüğünde, ben de gülümsedim. Kadının bakışları beni buluyordu, fakat ben onunla göz göze gelemiyordum. Bakışları meraklıydı.

Üstümde mini bir elbise vardı ve oğluyla el ele tutuşuyordum, tabii ki meraklı olacaktı.

"Shawn, bizi arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" Shawn, annesinin sesini duyunca bana bakıp gülümsedi ve devam etti.

"Anne, baba, sevgilim Carmen. Sevgili olalı 1 gün falan oldu ama çok mutluyuz." Shawn elimi hafifçe sıkınca utançla gülümsedim. Kafamı kaldırıp annesiyle göz göze geldim.

"Sevindim, Shawn. Sen mutluysan biz de mutluyuz, oğlum." Babası böyle diyince Shawn tebessüm etti. Shawn bir şey diyeceği sırada Aaliyah'ın mutluluk dolu sesi, hepimizin kafasını ona çevirmişti.

"Of baba, bu ikisi bir mutlu, hiç sorma! Abim ilk defa bu kadar mutlu olabilir, mutluluk sıçıyor resmen!" Aaliyah kendi kendine kahkaha attığında, boğazımı temizleyip Shawn'a baktım. Şaşkınca bana döndü.

Tabii ya, Aaliyah bizi öpüşürken basmıştı.

"Aaliyah, sen niye küfretmeye başladın?" Babası böyle dediğinde Aaliyah omuz silkti ve gülmeye devam etti. Salonda sadece Aaliyah'ın gülme sesi yankılanırken, Shawn'ın annesi bu sesi bozmuştu.

"Matthew, sen nasılsın evladım? Kanada nasıl? Sizinkiler ne alemde?" Kumral çocuk konuşmaya başlayınca ona merakla baktım.

Demek adı Matthew'dı.

"Hepsi çok iyi. Taylor depresyonda. Nash iyi, fakat Hayes biraz grip olmuş. Eh, annesi ve babası da evde olmayınca ona Nash bakıyor. Cameron biraz kudurdu, gece hayatına akmaya başladı. Johnson da stüdyolarda sürünüyor falan." Kadın gülümsedi.

"Onlar niye gelmedi? Seni uçak yolculuğunda yalnız bırakmışlar." Matthew omuz silkti.

"Gerek yok Karen, birde Taylor'ın o koca çenesini çekemezdim hiç. Artık Nash'le birlikte uçağı inletirler." İkisi de gülünce Shawn'a baktım. Gülümsüyordu. Mutluydu.

"Shawn, sen acıkmışsındır. Ben sana güzel bir muffin yapacağım." Annesi ayağa kalkınca Shawn, ellerini birbirine çarptı.

"Sevgilini iki dakika alabilir miyim Shawn?" Shawn'ın annesi bana seslenince ayağa kalktım ve peşinden ilerledim. Annesi mutfağa girince ben de girdim ve kapıyı kapattım. Elbisemi düzeltip sandalyeye oturdum. Annesi hemen karşıma oturdu.

"Sizin muffin yap-" Gözlerini devirdi.

"Evet, muffin yapmam gerekiyor. Shawn her gün muffin yiyor zaten, bir gün yemese bir şey olmaz." Annesi gülümsediğinde ben de gülümsedim. Büyük bir ciddiyete büründü.

gay || mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin